18 Mayıs Cuma günü, medyamızın yüz akı programlarından “Medya Mahallesi”nde, basınımızın genç kalemlerinden ve bilim adamlarından dostum Özgür Mumcu konuktu.
Programda bir ara söz, Recep Tayyip Bey’in Müslüman bir gençlik istediği noktasına geldi.
O sırada düşündüm:
Başbakan, gerçekten Müslüman bir gençlik istiyor muydu?
“Dinine ve kinine sahip çıkan bir gençlik” dediğine göre kuşku olmaması gerek.
Dini anladık da, kine sahipten murat ne ola ki?
Her neyse, Başbakan laik eğitimi gömmek niyetinde, ne yapmak istediğini de dinine sahip bir gençlik yetiştirme amacıyla açıklıyor.
Çağdaş eğitimin, ki kaçınılmaz olarak laiktir, amacı düşünen, sorgulayan, araştıran, kuşkucu, her şeyin değişebileceğini düşünerek, kendi birikimlerini, bilgilerini de gerektiğinde zamanın mihenk taşına vuran kuşaklar yetiştirmektir.
Sorgulayıcı olmayan, ister ilahi olsun ister siyasi, ister milli, kutsallık zırhı arkasına saklanmış dokunulmazlara yer veren eğitim, hiçbir zaman laik olarak nitelenemez.
***
Laik eğitim yalnız dinsel dogmalara değil, her türlü dogmaya karşıdır.
Öyle olunca da, laik eğitim ile yetişmiş öğrenciler kolay kolay boyun eğmezler, sorgularlar, tartışırlar.
Başbakan böyle bir eğitimi istemediğini, gerekçelerini belirtmese bile açıkça söylüyor.
Yani Başbakan laik bir eğitimi istemediğini açıkça söylüyor, ama bunu neden istemediğini açıkça söylemiyor.
Laik eğitim ile de dinine bağlı nesiller yetiştirmek mümkündür.
Türkiye’de eğitimin laik olduğu dönemde yetişenler Müslüman değiller miydi?
Ya da Batı ülkelerinin laik eğitimiyle yetişmiş insanları dinsiz mi oldular yıllarca?
Tabii ki hayır, zaten mesele aslında, başka bir noktada düğümleniyor.
Ne istendiğini söylüyoruz maskesi altında, aslında ne istenmediği gizleniyor.
İstenmeyen, sorgulayıcı, her söylenene eyvallah etmeyen nesiller yetiştiren eğitimdir.
Aslında çağdaş dünyada yer bulmak isteyen ulusların ihtiyaç duydukları eğitim, sorgulayıcı, kuşkucu, açıkçası laik eğitimdir.
***
Bir de şu soru geliyor aklıma:
- 1 Mayıs günü Taksim’deki gösterilere katılan, emekten yana tavır koymuş olan, “aptesli kapitalizmin karşıtı” Müslüman gençleri istiyor mu acaba Tayyip Bey? Ilımlı İslam olarak adlandırılan Tayyip Bey rejimi, aslında küreselleşme ile uyum sağlamış İslam, yani bir anlamda “aptesli kapitalizm”in müttefiki, hatta bizzat kendisi olduğuna göre, acaba bu Müslüman çocuklara nasıl bakar ve öyle bir kuşağın yetişmesini ister mi?
Bu soruya doğru cevap verebilmek için gerçek anahtar kavramın ne olduğuna çok iyi bakmak gerek.
Bugün Türkiye’de egemen olan dünya egemenleri tarafından, CIA’nın laboratuvarlarında hazırlanan, sonra da model olarak sunulan rejimin resmi adı her ne kadar ılımı İslam ise de, aslında “ılımlı” sözcüğünü asıl amacı olarak “uyumlu” şeklinde okuduğunuz zaman, olayı çözebilirsiniz.
Aynı şekilde Müslüman gençler yetiştirecek bir eğitimden söz ederken de, asıl maksat dogmacı eğitimle “muti” (itaat eden) gençler yetiştirmektir. “İtaatkârlık” dogmacı eğitimin ayrılmaz parçası olduğundan, ayrıca belirtmeye gerek duyulmuyor.
Ama aptesli kapitalizme boyun eğmeyen Müslüman gençler söz konusu olunca durum değişiyor ve onlar ile onlar gibiler istenmiyor.
Muti oldukları sürece makbuldür gençler. Hem muti hem Müslüman olurlarsa ne âlâ!
Ama aptesli kapitalizme itaatkâr olmazlarsa Müslüman olsalar bile kıymeti yok.
Aslında istenen Müslüman nesiller değil, muti nesillerdir.
Yorum Gönder