Öğretim elemanlarının maaş sorunu, yıllardır bir türlü çözülemiyor. Gelip giden başbakanların neredeyse hepsi bu konuda kesin sözler verdi. Hatta bir ara düzenlemeler yapılır gibi oldu. Ama bir türlü arkası gelmedi..
Hocalık onurlu bir görev. Ama mezun ettikleri öğrenciler bile kendilerinden fazla maaş almaya başlayınca, moralleri altüst oluyor.
Bu konuda yaşanan fırtınayı görmek için YÖK’ün resmi paylaşım formuna ve facebook’a girmeniz yeter de artar.
Öğretim elemanları, siyasetçilerden göremedikleri desteği bu kez Çankaya nezdinde aramaya başladılar. Hatırlanacağı gibi Sayın Cumhurbaşkanı da bir zamanlar öğretim üyesiydi ve hocalar, kendilerini en iyi onun anlayacağı inancındalar.
‘Bizi en iyi sen anlarsın’
Cumhurbaşkanı Gül’e yazılan bu çok çarpıcı mektup, bakalım ne kadar etkili olacak:
“Sayın Cumhurbaşkanım,
Tüm samimiyetimle sağlık, mutluluk ve başarılarınızın devamını dilerim. Bu mektubu yazmak bir hoca olarak bana zor geliyor, fakat vahim durumun izahı için birilerinin yazması lazım diye düşündüm. Siz de eski bir öğretim üyesi olduğunuz için, cüretimi anlayışla karşılayacağınızı umuyorum.
Yeni kabul edilen, ‘eşit işe eşit ücret’ adlı değişiklikle bardak taşmış, üniversitede çalışan öğretim üyeleri toplumun gözünde komik duruma düşürülmüş, alay konusu olmuş ve ücretleriyle aşağılanmıştır. Hele son yapılan milletvekili danışmanlarının ve sekreterlerinin ücret artışlarından sonra bu aşağılama had safhaya ulaşmıştır.
Bir asistanın maaşı yaklaşık 1900 TL, yardımcı doçentin 2400 TL, Doçentin 2900 TL ve profesörün ücretle 3400 TL civarındadır. Bu maaşlar polis, başçavuş, kamudaki teknik personelin maaşlarından çok düşüktür ve ‘iyi ki de okumamışım’ veya ‘bunun için mi bu kadar okudunuz’ sözleri son zamanlarda daha sık duyulur olmuştur.
Bu düşük maaş ve kısıtlı kadro imkânları nedeniyle en iyi öğrencilerimiz maalesef akademisyenliği tercih etmemekte, akademisyenliğin fidanlığı olan yüksek lisans öğrencilerinin büyük çoğunluğu en başarılı öğrencilerimizden oluşmamaktadır. Bırakınız Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Yıldız, Hacettepe ve diğer büyük üniversiteleri, taşra üniversitelerinin bölüm birincileri, ikincileri bile tercihlerini özel sektörden yana kullanmaktadırlar. İş bulma umudu olmayanların çoğu yüksek lisansa başvurmakta, bunların da bir kısmı ancak akademisyenliği tercih etmektedirler.
akademisyenlerin tümü sevilmeyebilir, ‘hak etmiyorlar’ denilebilir. Biz de tümünü sevmiyoruz, ama sanki diğer görevlilerin, örneğin, yargı mensuplarının tümü seviliyor ve aldıkları ücreti hak ediyorlar mı? Neden öğretim üyelerine sıra gelince böyle bir farklılık doğuyor? Bizleri toplum nazarında boş işlerin adamı gibi göstererek utandırıyorlar?
Size bu mektubu yazmaktaki amacım maddiyat kazanmak değildir. Akademisyenlerin bu unvanlara ulaşmak için çektikleri sıkıntıları sizden daha iyi kimse bilemez. Akademisyenlerin yaptıkları çalışmaların hafife alınmasına, maaşlarıyla aşağılanmasına bir son verilmeli ve zedelenen itibarları tamir edilmelidir. Hukuk fakültesindeki bir profesör, mezun ettiği hâkim, savcı ve kaymakamdan; Ziraat fakültesindeki bir doçent mezun ettiği Tarım İl Müdürlüğü’nde, Çevre Müdürlüğü’nde çalışan bir ziraat veya çevre mühendisinden; Kimya bölümündeki bir öğretim üyesi kimyager veya polis olan bir mezunundan maalesef daha az maaş almaktadır.
Bu uygulanan ücret politikasıyla Türkiye zannımca bindiği dalı kesmektedir. Bir gün bilime gereken para ayrıldığında maalesef Türkiye’de bilim yapacak adam bulunamayacaktır. Durumun düzeltilmesi için elinizden geleni yapacağınızdan şüphem yok, kaygılarımı aşırı bulmayıp, mazur görürseniz çok memnun olurum. Saygılar, muhabbetler ve hürmetlerimi sunarım.”
Öğretmenler de aynı durumda
Sıkıntı çekenler, elbette sadece üniversite öğretim elemanları değil. Öğretmenler de benzer sıkıntı içerisindeler. Her ne kadar, son yıllarda, iş garantisi olduğu için öğretmenliği tercih eden sayısı fazla ama yine de memnuniyet oranları çok yüksek değil.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın önderliğinde, bu yönde başlatılacak bir iyileştirme hareketi, eğitime müthiş bir taze kan kazandıracaktır..
Özetin özeti: Öğretim elemanları mutlu olmayan bir eğitim sisteminden, büyük reformlar beklemek hayalcilik olur. Projeler için on milyarlarca dolar kaynak ayıranlar, öğretmenleri de unutmamalılar...
Yorum Gönder