Üç gün önce Meltem TV ve Kanal 34’de beraber program yaptığımız Sevgili Selim Kotil aradı: “Haydar Baş Hocamızla beraber Hacı Bektaş Veli’yi ziyarete gidiyoruz. İsterseniz siz de katılabilirsiniz.”
Memnuniyetle dedim ve ziyaretçi kafileye Ankara’da dahil oldum!
Ankara - Hacıbektaş
güzergâhında verilen çay molasında Prof. Dr. Haydar Baş bey, Hacı Bektaş Veli’yi bir cümle ile şöyle tasvir ediyor: “Hacı Bektaş Veli Hazretleri, Anadolu coğrafyasını Türk ve Vatan yapan büyük bir mana önderi ve Ehl-i Beyt torunudur.”
Malum Haydar Baş Hoca bizim gibi Sünni ve Hanefi, dolayısı ile mütefekkir kimliği ile ilmi ve mana seviyesi tescilli olan Prof. Dr. Haydar Baş beyin bu ifadesi fevkalade önemli zira bizim itikadı alışkanlıklarımızın içinde bir Sünninin Hacı Bektaş Veli’yi ziyaret etmesi gibi bir gelenek yok!
İşte Haydar Baş Hoca önceki gün aslında yanlış olan bu geleneği ya da hurafeyi yıkıyor ve Hacı Beştaş Dergâhına yüz sürüyor!
Çay molasında bizim gibi beraberinde olanlara şu öğüdü veriyor: “Ziyarette 11 ihlâs-ı Şerif ve bir Fatiha okuyun ve bol bol dua edin.”
Ve çok sürmüyor Hacı Bektaş’a varıyoruz.
İtiraf ediyorum gazetecilik mesleğim gereği Türkiye’nin pek çok yerini iyi bilen biri olarak bu güzel ilçeye ilk defa geliyorum.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey ilk istikametimiz Arife Nine’nin Evi diyor!
O kim mi?
Hacı Bektaş’ın torunlarından, kendi beyanı ile yaşı 82 olan bir asil hanımefendi!
Cem Evi’nin bitişiğinde olan evinde hepimize kucak açıyor!
Ve tam burada bir parantez:
Bu evin tarihsel önemi Gazi Mustafa Kemal’in Devleti yeniden kurma sürecinde yöre halkından destek gayesi ile
ağırlanmış olması!
Arife Nine Prof. Dr. Haydar Baş beyi İslam’da Birliğin ve Bütünlüğün önderi diye selamlıyor.
Akabinde sazlar eşliğinde müthiş bir hoş geldiniz
seremonisi!
Arife Nine’nin oğlu ve kızı bütün içtenlikleri ile ikram için çırpınırken etrafı ve mekânı gözlemliyorum!
Her şeyi ile Ahmet Yesevi ile Hacı Bektaş Veli yani Türk kokan bir mekân ve ortam!
Yabancılık hissetmek ne kelime, daha önce neden gelmedim diye hayıflanıyorum!
Şahitlik ettiğim fotoğraf ise şah eser:
Alevi evlerinin işaretlendiği ve Sünni - Şia fitnesinin alevlendirildiği bir süreçte Sünni camianın önder bir ismi olan
Ehl-i Beyt Sevdalısı Prof. Dr. Baş bey, Hacı Bektaş Veli’nin
torununu evinde ziyaret ediyor ve İslam bütünlüğü ve kardeşliği görüntüsünü veriyorlar!
Bu ev ziyareti sonrası nihayet Dergâhtayız!
İhlâslar ve fatihadan sonra bu büyük Evliyanın huzurunda avuçlarımızı açıp dualar
ediyoruz!
Anlatılması zor bir mana iklimi!
Ve sonuç:
İtiraf ediyorum Haydar Baş Hoca’nın sayesinde sadece Ehl-i Beyt hakikatini değil aynı zamanda Hacı Bektaş Veli’yi keşfettim!
PKK’ya yargı vizesi!
Duydunuz mu Öcalan’a Sayın demek suç olmaktan çıkarıldı!
Ondan önemlisi PKK’ya
gerilla demek de fikir
özgürlüğüne giriyormuş!
Böyle buyurdu Yargıtay’ımız!
Oldu olacak PKK’yı Ulusal Kurtuluş Hareketi ilan etselerdi bari!
Bu süreçte bütün bunların olması tesadüf olabilir mi?
Yeni Anayasa, Kürdistan şu bu derken gerilla kavramının kutsanması!
Bilineni tekrardan
haykırıyorum:
Çok sürmez bu ülkede acayip şeyler olacak!
Yargı bile bu bölünme olayında adeta öncü misyonunda ise vay bu ülkenin haline!
Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi kime peşkeş çekti!
Fenerbahçeliler F Tipini püskürtü diye sevinirken bir tuhaf fotoğraf!
Önceki gün yapılan kongrede kazanan Aziz Yıldırım’ın listesinde Ahmet Ketenci ile Ersan Topbaş isimleri!
Birisi Başbakanımızın halasının torunu ve oğlunun kayınbiraderi, diğeri de AKP’li İstanbul Belediye Başkanının oğlu!
Lafı dolandırmadan söyleyeyim bunun adı peşkeştir!
Evet, Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi peşkeş çekmiştir!
Belli ki Aziz bey tahliye olma adına bunları yaptı ama yapılan doğru değildir!
Hani AKP’den sandıkta hesap sorulacaktı, bu mudur hesap sormak?
Yanlış olan bir başka şey de Başbakan’ın bu hadiseye olur ya da onay vermesidir!
Bu Yönetim kadrosundan sonra Aziz Yıldırım tahliye olursa yapılacak spekülasyonun önüne geçilemez.
Yorum Gönder