*Asteğmen Kubilay’ı anma törenlerine, Cumhuriyet kurulduğu andan beri görev yapan tüm Valiler katıldılar ve orada Türkiye Cumhuriyeti Devletini onurla temsil ettiler, ama Türkiyeli Başbakan Erdoğan ve Türkiyeli Bakan Bülent Arınç kızar diye İzmir Valisi, Devrim Şehidi Kubilay’ı anma törenlerine katılmadı,
*Kurtuluş Savaşımızın ilk şehidi, İzmir’in kahraman evladı Hasan Tahsin’in anma törenine şimdiye kadar görev yapan tüm Valiler katıldılar ve Cumhuriyete sahip çıktılar, ama İzmir Valisi törene katılmadı ve anıta çiçek konmasına da izin vermedi,
*Türkiye Cumhuriyetinin Valilerinden hiç biri, müteahhitlerin özel işleri için mankenlik yapmadılar, ama o, “Ben Türk değilim, bana Türk demeyin, utanırım” diyen adamın yeğeninin, tapu dağıtım törenine, TOKİ törenine katılır gibi katıldı, gazetelere poz verdi…
İzmir, EXPO 2020 adayı oldu. İzmir’e, Ege Bölgesine ve Türkiye ekonomisine ciddi oranda olumlu katkı verecek bu organizasyonu İzmir’in kazanması için herkes seferber oldu.
Başta, İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm sivil toplum örgütleri destek verdi.
EXPO 2020 Yürütme Kurulu Başkanlığına oybirliği ile Mahmut Özgener getirildi.
Gerek yurtdışında, gerekse yurtiçinde çalışmalar başladı.
Fakat, 3 gün önce Yürütme Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancıoğlu ve İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, EXPO Yürütme Kurulundaki görevlerinden istifa ettiler!...
Mahmut Özgener ayrılış gerekçesini; “Sayın Valimizle, çalışma anlayışından kaynaklanan fikir aykırılıkları” olarak açıkladı.
İzmir Valisinden ise şu ana kadar herhangi bir açıklama görmedik…
“Çalışma anlayışından kaynaklanan fikir ayrılıkları” işte bu söz, konunun can damarıdır…
Gerek Özgener, gerek Yorgancıoğlu, gerekse Kestelli tüm Türkiye’nin tanıdığı değerlerimizdir. Eğitimleri, çalışma hayatındaki başarıları, temsil ettikleri kuruluşlardaki saygınlıkları, ekip çalışmalarındaki demokrat tutumları herkes tarafından bilinmektedir.
Dikkatlerden kaçmaması gereken nokta, bu istifaların kişisel yönü kadar “kurumsal” yönünün de olmasıdır. İstifa eden üç kişi aynı zamanda “Ege Tütün İhracatçıları Birliğini-Ege Bölgesi Sanayi Odasını- İzmir Ticaret Borsası”nı da temsil etmektedirler ve seçimle göreve gelmişlerdir.
Dünyadaki modern yönetim tarzlarını çok iyi bilen Türkiye çapındaki üç saygın yöneticiyi, canlarından bezdirip “istifa” noktasına getiren “anlayış”, son 10 yıldır AKP’nin Türk Bürokrasisine dayattığı; “Bana biat edeceksin”, “Sen devletin değil, benim Valimsin” , “Tüm alımlara ben karar veririm” anlayışıdır.
Omurgası olmayan Valiler bu emre uymakta, gerektiği yerde kömür-buzdolabı dağıtmakta, Sosyal Yardımlaşma Fonunu, partinin istediği gibi kullanmakta, şehre gelen Bakanları, milletin parası ile ağırlamakta ve AKP İl Başkanı gibi davranmaktadırlar.
Bu arada olan, “Valilik” gibi önemli bir makama olmakta ve bu makamın itibarı gün geçtikçe aşağıya doğru gitmektedir !...
Devletin Valisini, Özel Kalem Müdürü gibi, partisinin İl Başkanı gibi gören çağdışı anlayışın birinci derece sorumlusu elbette ki iktidardır. İkinci derecede sorumlu ise kendini ve makamını kullandıranlardadır.
İzmir’den Milletvekili seçilen Bakan Binali Yıldırım da aynı tutumu İzmir Valisine uygulamaktadır!...
Hep söylerim;
İster siyasetçi, ister bürokrat olarak Türk Milletinin hizmetine talip olan kişi, oturduğu koltuğa şeref vermelidir. O zaman, koltuktan kalkınca şerefi de onunla birlikte gelir. Ama adam, oturduğu koltuktan şeref alıyorsa, koltuktan kalkınca şeref koltukta kalır, o adamın da yüzüne kimse bakmaz…
Bu günler gelir geçer, hesap günü gelir, bürokratlara usulsüz iş yaptıranlar, yasal olmayan emir verenler kaçarlar, yasaların önünde herkes kendi hesabını vermek zorunda kalır…
Yorum Gönder