1 Mayıs’tan 19 Mayıs’a - Mustafa Balbay

1 Mayıs’ın ardından 19 Mayıs’ın da çok geniş katılımla kutlanması çağdaş toplum olma bilinciyle ilgili olumlu bir tabloydu.

Uzun zamandır, ne yazık ki bütün bayramlarımızı gerilimle karşılıyoruz, tartışmayla uğurluyoruz.
Bayram tadında bayramlara hasretiz.
Her 1 Mayıs’ın ortak iki konusu var:
77’nin failleri, Taksim Alanı’nın sahipleri.
77 tartışması bu yıl daha değişik dozda başladı, sarsıntıları devam ediyor. Taksim Alanı’nın sahipleri ise artık belli; 1 Mayıs katılımcıları.
Yani halk, yani toplumun bütün renkleri. Bu yılki kutlamaların gerçek bir emek bayramı tadında geçmesi, toplumdan umudunu kesmeyen herkesi sevindirdi.
***
Daha 1 Mayıs’ın tadı damağımızdan gitmeden 19 Mayıs’ın nasıl kutlanmayacağına ilişkin tartışmalar başladı.
Hükümet, 19 Mayıs’ın stadyumlarda kutlanmayacağını, böyle “zorlama” bayramların ileri demokrasiye yakışmadığını ilan ettikten sonra bir karar daha aldı:
Atatürk anıtlarına çelenk koymak da özel izne bağlı. Özel izin dışında yasak.
Mutlaka bu “çiçek yasağı” da demokrasinin ilerlemesine bağlanacaktır. Belki önümüzdeki yıllarda daha ileri gidilir, Atatürk anıtının bulunduğu alanlar “yayalara yasak bölge” ilan edilebilir.
Soran olursa gerekçe mi yok:
“Atatürk’ü en iyi biz koruruz. Başka niyetimiz yok. Her kararın ardında özel anlam aramayın!”
Kara mizah bir yana... Stadyum törenlerinin kaldırılmasının, anıtlara çelenk koymanın yasaklanmasının ardından 19 Mayıs kutlamaları halksız ve sönük geçseydi, şu yorumlar öne çıkacaktı:
“Alın işte; görkemli 19 Mayıs kutlamaları diyordunuz, Atatürk’ün doğum günü diyordunuz, içi boşmuş... Halk bu günlerin anlamını, önemini çoktan unutmuş. Zorlama törenler kaldırılınca bayramı kutlayan da olmadı...”
Ancak durum tam tersi oldu. Halk 19 Mayıs’ı sahiplendi. Hem kendiliğinden, toplumsal bir refleksle bayrağını alıp sokağa çıktı, hem de düzenlenen alternatif törenlerin tümünün aktif katılımcısı oldu.
Şunu söylesek yeridir:
19 Mayıs 1919: Atatürk Samsun’a çıktı.
19 Mayıs 2012: Halkımız meydana çıktı.
Salt bir bayram kutlamasından bu kadar geniş anlam çıkarmak abartılı gelebilir ama, öyle bakmamak gerek. Başta vurguladığımız gibi, zaten bayramlara salt bayram gözüyle bakılmıyor. İçeriğinden kutlama biçimine kadar her şeyinden her türlü anlam çıkarılıyor.
19 Mayıs halk kutlamalarından çıkan temel anlam da şu:
Toplum, her şeye karşın Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş değerlerinin farkında.
Bütün 19 Mayıs katılımcılarına bizden gökyüzü dolusu selam olsun.
***
19 Mayıs’ın tadı sürerken sokaklar bu kez kamu çalışanlarının sesiyle doldu. Hükümetin önerdiği maaş zammını yetersiz buluyorlardı.
Eğer medyanın ekonomi haberleri gerçeği yansıtıyorsa, çok iyi kalkınıyoruz. Bütün ekonomi kurumları, şirketler gidişten memnun, hızla ilk 20 ekonomiden ilk 10 ekonomiye doğru ilerliyoruz. Pek çok holding de 2012 kârlarından öte 2013, 2014 hedeflerini açıklıyor. Merkez Bankası rezervleri dolu; bütçe, açık bir yana fazla veriyor.
Bu durumda sormak gerekmez mi!
Memurun hakkını niye vermiyorsunuz?
Hükümet fedakârlığı eşit paylaştırıyor. “Feda” kısmı çalışanlara, “kârlık” kısmı zenginlere!
Hak arama bilinci gerçek demokrasinin bir parçasıdır. Kamu çalışanlarının bu cesaretini kutluyoruz.
Çarşamba günü çok basit, rutin bir nedenle doktora danışmak istemiştik. “Yok” dediler. Nedenini sorduk, “greve katılmış” dediler.
Sevindik...
Halkımız canlansın.
Biz ölürüz!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget