Nefret: Söylem, Eylem ve Suç - Deniz Kavukçuoğlu

Cumhuriyet yazarı Deniz Kavukçuoğlu, nun 5 Mart 2012 yazısı :
Nefret: Söylem, Eylem ve Suç
“Nefret”, “nefret etmek”, “nefret duymak” gibi sözcükler son zamanlarda sıkça kullanılır oldu. Bu iyiye işaret değildir. Son örneğini Hocalı kıyımının 20. yıl anma gününde Taksim alanında açılan “Hepiniz Ermenisiniz! Hepiniz piçsiniz!” yazılı bez afişte gördük.
Nefret sözcüğünü Türk Dil Kurumu, “1. Bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik duygu. 2. Tiksinme, tiksinti” olarak tanımlıyor. Felsefe Terimleri Sözlüğü ise “Bir şeye yönelmiş duygu. Kişilere karşı: Birinin kötülüğünü istemeye varan tutku; yok etme isteğine varan bir yadsıma; bu yüzden nefretin en yüksek derecesi öldürmeyi isteyen nefret olarak” açıklıyor.
***
Nefret duygusunun yol açtığı söylem ve eylemler birçok ülkede “suç” olarak görülüyor ve cezalandırılıyor. Bir kişiye, gruba veya bir mülke karşı işlenen herhangi bir cezai suçun kaynağı o kimsenin, “ırkı, rengi, etnik kökeni ya da uyruğu; dini; cinsiyeti, cinsel yönelimi; yaşı, fiziksel veya zihinsel engelleri” ise bu, nefret suçunu oluşturuyor.
Nefret suçları, “Sözlü taciz, tehdit edici davranışlar, aşağılayıcı konuşma, ad veya lakap takmak, postayla, telefonla veya mesajla rahatsız etmek, duvar yazısı, fiziksel saldırı, grupça saldırı” gibi yollardan işleniyor/işlenebiliyor.
Nefret yasaları ya da diğer adıyla önyargı yasaları, ırk, din ve köken kavramlarını içerecek şekilde ilk olarak 1980’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde kabul edilmiş, zamanla Avrupa’ya yayılmıştır. ABD’de nefret yasalarının yürürlüğe konmasının ve nefret suçlarının en ağır şekilde cezalandırılmasının başlıca nedeni ABD’nin etnik, dini, kültürel olarak farklı topluluklardan oluşmasıdır. Irkçılık ve ayırımcılık önemli bir sorun olarak çok uzun yıllar bir göçmen ülkesi olan ve ABD’li üst kimliği oluşturarak toplum içi uzlaşmayı ve düzeni sağlamaya çalışan ABD’nin başını ağrıtmıştır. Nefret yasaları 1990’larda Hıristiyan din adamlarının karşı çıkmalarına karşın cinsel kaynaklı nefreti de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
***
Bugün dünyanın Doğu-Batı, Kuzey-Güney birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de nefret suçları işlenmektedir.
Almanya’da Türklere karşı işlenen seri cinayetlerin kaynağıyla Taksim’de açılan o afişin kaynağı arasında özde/temelde bir fark yoktur. Her ikisinin de kaynağı nefrettir. Almanya’da birileri Türklerden nefret ederken Türkiye’de de birileri Ermenilerden nefret etmektedir. Ne var ki bu iki ülkede işlenen nefret suçlarına karşı devletin aldığı tavır farklıdır. Orada Başbakan, öldürülen Türkler için düzenlenen saygı töreninde Türklerden özür dilerken, burada İçişleri Bakanı o nefreti yansıtan afişin önünde konuşma yapmakta bir sakınca görmemektedir.
Buradaki umursamazlığın gerekçesi olayın “kendi başınalığı”, küçük bir grup tarafından gerçekleştirilmiş olmasıdır. Ne var ki Hrant Dink, Rahip Santoro, Malatya’daki Zirve Yayınevi cinayetleri gibi ölümcül nefret suçları bu tür çağrılarla işlenmiştir.
Alevilere karşı Kahramanmaraş, Çorum ve Sivas’ta gerçekleştirilen kıyımlar da Türkiye’de işlenen nefret suçlarının somut örnekleridir.
***
Türkiye, farklı etnik kökenlerden gelen, farklı inançlara sahip insanların bir arada yaşadıkları çok etnisiteli, çokkültürlü bir ülkedir. Bu her ülkeye nasip olmayan büyük bir zenginliktir. Irkçılık/ayrımcılık ise ölümcül bir virüstür. Bu virüs ülkeyi bir sardı mı temizlenmesi, toplumun bu ölümcül virüsten arındırılması çok zordur.
Geç olmadan geniş kapsamlı bir Nefret Suçları Yasası çıkarılarak şimdilik “kendi başına” eylemler olarak görülüp umursanmayan fakat gelecekteki büyük felaketlerin habercisi olan bu tehlikeli gelişmenin önü alınmalıdır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget