Çığlık Çığlığa - Hikmet Çetinkaya

Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, nın 10 Mart 2012 köşe yazısı :
Çığlık Çığlığa

Yaşama tutunmak ve sarılmak... Bir ağaç dalında hayat bulan yapraklar, bir kuş sürüsü, iki kıta arasında kalan kara parçası...
Bir tepenin yamacında oturup bakmak göğe uzun uzun.
Düşünmek!
Neyin nerede olduğunu bilmek!
Pozantı Cezaevi’nde cinsel tacize uğramış çocukların annelerini gördünüz mü bilmem televizyon ekranlarında?
Çığlık çığlığaydı hepsi... Hepsi yoksul ailelerin çocuklarıydı...
“Biz çocuklarımızı Ankara’ya gidip nasıl ziyaret ederiz ki... Paramız pulumuz yok... Aşımız ekmeğimiz...”
Onları izlerken bilmem yürekleriniz paramparça oldu mu?
Duygularımızın köreldiği bir dönemde hiçbir şeyin farkında bile değildik toplum olarak.
Pınar Selek için istenen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası... Prof. Dr. Büşra Ersanlı’nın, Ragıp Zarakolu’un tutuklanması, halkın oylarıyla seçilmiş sekiz milletvekilinin hâlâ hapiste olması...
Balbay, Tuncay, Nedim, Ahmet, Soner, Barış’lar, Deniz, Prof. Dr. Hilmioğlu...
Çoğunun adını bilmediğim 100 gazeteci...
***
İçimi bunaltan bir sabahın ilk saatlerinde, susmak için verilen sözleri tutanlar ve bu çağda ortaçağın derinliğinde yaşamak isteyenler geliyor aklıma...
Mollalar rejimine alkış tutup, ABD’nin Irak’ı işgal ettiğinde köşelerinde, televizyon ekranlarında yazanlar, konuşanlar...
Unutanlar için iki tümce yazayım, bakın ne demişler:
“Ah şimdi Bağdat’ta olmak vardı... ABD Irak’a demokrasiyi ve özgürlükleri getirecek...”
İki üç milyon sivil öldü, kadınlar dul kaldı...
ABD çekip gidince 85 milyar dolarlık yolsuzluk yapanlar ortaya çıktı...
Şii-Sünni çatışması sürüyor, her hafta en az 200 kişi ölüyor...
Libya’da her gün 30-40 kişi aşiret çatışmalarında can verirken “Şeriat devleti isteriz” sesleri yükseliyor...
Tam bu sırada ABD ve NATO güçleri Afganistan’da Taliban’la pazarlık için masaya oturuyor.
İsrail tam siper...
İran’ı vurur mu?
Hiç sanmam!
İran’da 10 değil, 50 değil tam 187 nükleer tesis var; Lübnan’da Hizbullah...
Her bir nükleer füzeyi ancak bir uçak vurabilir.
Geçiniz!
Lübnan Hizbullah’ı füzelerle İsrail’i kırar geçirir...
Rusya, Çin ve Hindistan Suriye’nin yanında olduğuna göre, ne BM ne de NATO güçleri Libya’da yaptığını yapabilir.
***
Kısaca, bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete...
Televizyon kanallarında 28 Şubat’ı yerden yere vururken burnumuzun ucunda neler olup bittiğini pek konuşmuyoruz...
28 Şubat zaten ABD ve AB destekli bir postmodern darbeydi, geldi geçti; AKP hükümet değil iktidar oldu.
Kimse Türkiye’de darbe olur ayaklarına sakın yatmasın, bizim 13 yaşındaki Lara bile buna inanmıyor.
Sorum şu benim:
“Suriye’de Esad rejimine başkaldıranlar kaç kişi, destekleyenler kaç kişi?”
Türkiye laik demokratik bir Cumhuriyet...
Ne kadar eleştirirsek eleştirelim demokrasimiz, hukukumuz ağır aksak işliyor...
Ben Türkiye’nin Katar’la ya da Suudi Arabistan’la yan yana gelmesine tahammül edemiyorum.
Suudi Arabistan’da kadınlar tek başına markete bile giremez...
Geçiniz!
Kimse kimseye “mavra” atmasın, bildiklerini yazsın söylesin.
Suriye’de Esad rejimi hani üç ayda çökerdi?
Çökmedi ve kolay kolay çökmez...
Müslüman Kardeşler’in ne mal olduğunu pek çok kişi Libya iç savaşından sonra anladı.
NATO uçaklarının bombardımanı olmasaydı muhalif aşiretler Kaddafi’yi devirebilir miydi?
***
Yazımı noktalarken Dünya Emekçi Kadınları’nın gününü düşündüm...
Ay ışığını... Bozkırın ortasında durmuş bir treni... Uzakta yanıp sönen kasabanın ışıklarını...
Behice Boran’ı anımsadım, Aybar’ı, Sargın’ı...
Büşra Ersanlı’yı, gözlerinde aydınlık bir günü bekleyen Pınar Selek’i ve babası Av. Alp Selek’i...
Akıp giden yılları...
Gözlerimi yumup bir süre öyle kaldım!

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget