“Anamın ak sütü gibi profesörüm. Doçentim de, doktorum da. Bunların hepsi anamın ak sütü gibi helal” diyen Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in akademik yaşamından bir kesit:
Yardımcı Doçent olduğu dönemde “İslam Ekonomisinin Temel Meseleleri” adlı kitabı Türkçeye çevirdi. 1988’de yayımlanan ve Pakistanlı Muhammed Ekrem Han’a ait kitapta, “problemlere İslami çerçeve içinde çözümler getirilebilmesi için alan çalışmasına dayalı araştırma ve tezler yapılması” öneriliyor. Kitaba göre bu araştırma ve tezler, öğrencileri İslam ile gerçek hayat arasındaki ilgiyi kurabilecek metodolojiyle yetiştirmeyi amaç edinmeli; üniversitedeki öğretim üyeleri de bu yönde araştırma projeleri hazırlamalı. Ve yine o kitaba göre, tüm bilginin İslamlaştırılması hareketi, politik alanda gerçek lider tipini yetiştirmeye yardımcı olacak…
Kararnamenin Anlamı
Yeni bir kararname ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü’ne “Hazine’nin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların imar planlarını yapmak, yaptırmak, tadil etmek ve imar uygulamasını gerçekleştirmek” yetkisi verildi. Şehir Plancıları Odası’na göre, kararnamenin anlamı çok açık:
“Kısa süre içinde kentlerin emlak değeri yükselen bölgelerindeki boş kamu arazileri; mülkiyeti Maliye Hazinesi’ne ait olan okullar, yeşil alanlar, sosyal ve kültürel tesisler, sağlık ve spor tesisleri, planlarında değişiklik yapılıp satılacak.”
Afiyet, bal, şeker olsun…
Önsöz
Şanlı yemin direnişini gerçekleştirmiş yeni CHP’nin son özsözü:
“AKP’ye diz çöktürdük, anayasa yaptıracağız!”
Sınav Cezası
Okurumuz Deniz Aksoy’dan, Kamu Personeli Seçme Sınavı izlenimleri:
“Sınava gireceğim okulun kapısındayım. Yanımda yasak olan sadece tek bir şey var: Ev anahtarı! Mecburen! Yoksa kapıda kalırım, anahtarı kime bırakabilirim ki sabahın 7.30’unda?
Anahtarı almıyorlar, ‘Nereye bırakabilirim?’ diye soruyorum, kapının sağında bir masayı gösteriyor polis. Masanın üzeri kayıp eşya deposu gibi, her şey var. Bir an kendimi havaalanında, cezaevi girişinde ya da mülteci kampında hissediyorum. Anahtarımı bıraktıktan sonra boydan boya aranıyorum, ayak bileğimden saçımdaki tokaya kadar. Neyse ki okulun önündeki emanetçiye bir şey bırakmak zorunda kalmadım; çünkü onlar da sınav boyunca emanetinize sahip çıkmak için 2 lira alıyor. Yani bu anlamda da ayrı bir sektör oluşmuş durumda. Ne güzel işte, ÖSYM işsizliği azaltmış ve yeni iş alanları yaratmış!”
ÖSYM’nin başarısının ardındaki sırrı hepimiz biliyoruz: İstifa istemlerine karşın koltuğunda ısrarla oturmayı sürdüren ÖSYM’nin biricik başkanı!
MYK Değişimi
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, seçimden sonra MYK’de değişim yapmayı öngörüyordu. Muhaliflerin kurultay girişimi, ardından yemin bunalımı derken bu girişimi askıya almıştı.
Duyduğumuza göre, Kılıçdaroğlu ertelediği değişimi yürürlüğe sokacak ve şu anda genel başkan yardımcılığını sürdüren 7-8 ismi görevden alacakmış. Görevinden alınacaklar arasında Süheyl Batum, Volkan Canalioğlu, İzzet Çetin, Gülsün Bilgehan, Sena Kaleli ve Emrehan Halıcı’nın adları sayılıyor. Kılıçdaroğlu’nun, Gürsel Tekin’i bu listeye eklemede istekli olduğu da ileri sürülenler arasında.
Yerlerine kimlerin geleceği konusunda söylentiler farklı. Ancak, Ercan Karakaş ismi kesin gibiymiş.
CHP’de muhaliflerin stratejisine gelince… Bir süre sessiz ve suskun kalmayı yeğleyeceklermiş:
“Bu, pusuya yatıp bekleme gibi algılanmamalı. Çok değişik gruplardan insanların yerleştirilmesiyle farklı bir yöne sapan partinin kendi yolunu bulması lazım. Biz, doğru bildiğimiz durakta bekleyeceğiz.”
Devlet
Çocuklarımız yurt toprağına düşerken bir bir, neredeyse dışarıda orduyu yönetecek komutan kalmadı.
Değmeyin, AKP devlet yönetiyor.
Cumhuriyetin savcıları, yargıçları sürgüne gönderildi.
Değmeyin, AKP devlet oluyor.
Diyarbakır’da “özerklik” ilan edildi.
Değmeyin, 1923’te kurulan devlet bitiriliyor. Hem de göz göre göre…
Kazdağları’nın
Şairi
Eğitimci-araştırmacı Niyazi Altunya, geçen günlerde toprağa verilen Ahmet Uysal için “Kazdağları’nın şairini yitirdik” diyor:
“Onun dostluğundan, güzel gülüşünden, dokunaklı güzel şiir okuyuşundan yoksun kaldık. ‘gâvur İzmir’e uğradım ki/tez vakit ben de gâvur olayım/… yıkılsın bütün çağdışı görüşler/gâvur İzmir’le yeni dünyalara soyunayım’ diyen şair, bizi bırakıp gitti. Ne denir; kaderin cilvesi olmalı.”
İsterse
Recep Tayyip Erdoğan, başbakan olmadan önce hüküm giydiği o satırları Meclis kürsüsünden bir kez daha okumuş:
“Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışla, müminler asker.”
İsterse, bin kere okur artık. Hatta TBMM salonuna, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sözünün yerine bile astırabilir. Çünkü, o dizelerin tümü yaşama geçti.
Yorum Gönder