Kasap Mladiç - Şükran Soner

Srebrenitsa katliamında 8 bin Boşnak erkeğin ölüm emrini veren Sırp subay Ratko Mladiç’in Sırbistan’da yakalanması haberi, “Gelişme bölgedeki barışa önemli katkıda bulunacaktır” vurgulaması ile verildi.

Eski Yugoslavya doğumlu, oralarda yaşanan kanlı hesaplaşmalara tepkili biri olarak duygularımı yokladım; “Barış için geçmişle hesaplaşmak önemlidir” genel değerlendirmesine karşın, “işlevsiz, kötü bir tiyatro oyunu çerçevesinde herkesin üzerine düşen rolü; duygusuz, kusursuz robotlar gibi oynadıkları” izlenimim ağır bastı.

Gerçekten kasap Mladiç olup olmadığından emin olmak için önce DNA testine başvurulan, “yaşlanmış, değişmiş” vurgulaması yapılan bu kişinin yakalanması, insanlık suçları adına yargılanmasının simgesel bir anlamı olsa da, çok yapay, kötü bir tiyatro oyununun sahnelenmesi çok fazla sırıtıyor...

Yakalanma haberinin eşliğinde Mladiç’in katliamlara komuta ettiği tarihlerde ellerini kollarını sallayarak yaptığı çalışmaların görselleri veriliyor. Bosna işgali, katliamlar, insanlık suçlarının işlenmesi sürecinde bölgede bulunan NATO güçlerinin, AB-ABD ülkelerinin her şeyi göz göre göre seyrettikleri böylece kanıtlanmış oluyor...

Hemen nedenlerine ilişkin özel ilgim bağlantılı birkaç cümlelik bilgilendirme eklemeliyim... Tito Yugoslavya’sının dünyanın denenmiş en anlamlı çokkültürlü model kimliğine karşın, özünde çokkültürlülükten söz edilirken gelişmiş kültürlerin çıkar ittifakı olan AB merkez ülkelerinin, kendi çıkarlarına uymayanı toptan bağırlarına basmaya karşı çıktıklarını anımsamak gerek...

AB’nin merkez ülkeleri kendi çıkarları ile uyumlu olarak Yugoslavya’nın parçalanmasında öncelikli rol oynadılar...

AB’nin imparatorluklar tarihleriyle de bağlantılı; önce Hırvatistan, Slovenya’nın Yugoslavya’dan kopmasına katkıda bulundular. Sırbistan doğal kimlik kültürü ile Rusya ile bağlantılı kalacaktı. Müslüman ağırlıklı Bosna ve Kosova’nın kaderleri de Rusya ile var olan başta petrol güçlü ilişkilerin de yönlendirmesinde Sırbistan’a terk edilecekti...

***

AB’nin toprakları içinde, Yugoslavya’nın parçalanması ile travma yaşayan, Sırp ırkçılığının beslendiği Sırbistan odaklı Bosna ve Kosova üzerindeki baskılara, fiili işgal, sonra da çete katliamlarına seyirci kalınması işte bu paylaşım, çıkarlar genel tablosundan... Tabii Bosna ve Kosova, Afrika kıtasında, getirisi olmayan bölgeler, topraklar üzerinde kalmadıklarından, AB, ABD’nin ağırlıklı iç kamuoylarına dönük olarak demokrasi, insan hakları, barış ilkeleri çerçevesinde hesap vermek zorunda kaldıkları bir süreç de yaşanmış oldu.

Eski Yugoslavya AB’yi zorlayacak çokkültürlü bütünlük kimliğini yitirdikten sonra 9 devletçik olarak, sindirile sindirile belki bir kısmı, belki zaman içinde tümü, arka bahçeye uygun sıralamada AB içine alınacaklar listesine girdikten sonra işler değişti. AB adaylık listesinde AB merkez ülke çıkarları öncelik sıralamasında Sırbistan’ı öne almak ister. İç kamuoyuna da dönük AB kriterleri, engelleri nasıl aşılacak?

Sırbistan kanlı tarihi ile hesaplaşacak, AB kriterlerine bağlılık yemini etmiş yönetimler iktidara gelecek... Başından beri ülkesinde saklanmış, akrabalarının arasında istendiği zaman bulunup çıkarılan Miloşeviç’ten sonra sıra Kasap Mladiç’te. Onun yakalanması, savaş suçluları mahkemesinde yargılanması süreçleri dünya medyasında ana haberlere girdikçe ABD, AB siyasi iktidarlarının, insanlığın vicdanı aklanacak... Dünyalılar insan hakları duyarlılıklarına, suçlulardan hesap sorulduğuna güven tazelemiş olacaklar.

Gizli suç ortaklıklarının kanıtlanmamış kuşkuları silinecek, emperyal liberal güç odaklarının her şeye rağmen insan hakları, demokrasi için güvence oldukları algılaması tazelenecek... Eski Yugoslaya’nın 9 devletçiğinin vatandaşları birlikte barış içinde yaşarken yakaladıkları insanca yaşamdan çok uzağa, yoksulluğa, yoksunluğa savrulmuşlar...

Müslümanları, Tito sonrası sürekli yoksullaşma, yoksunlaşma, parçalanma, toprak kaybetme travmasında... ayrımcılık tuzaklarında düşman belleyen Sırplar çetelerin cinayetlerinde kurtuluş aradıklarını unutmak isteyecekler... İçlerinden çıkmış çete başlarını teslim ederek, günah keçisi ilan ederek, suç ortaklığından arınma, en azından sessiz kalmanın ayıbından sıyrılma, en çok da bir yerlerden AB’ye yaklaşarak yeni kurtuluş reçeteleri arayacaklar...

ABD-AB önce dünyanın gözü önünde suçlu ilan edilen siyasi iktidarların devrilmesini istediler. Yüz binler Belgrad meydanlarında toplanarak, Soros destekli fonlar, demokratik sivil toplum örgütlenmeleri eliyle istenen iktidar değişikliklerini gerçekleştirdiler... Yoksulluk, yoksunluk, çaresizlik cenderesini kıramadılar. AB üyeliği arka bahçeden de olsa giderek daha büyük umut haline geldikçe, çete başlarının teslim edilmesi, kanlı yakın tarihle hesaplaşılması dayatması daha güçlü gündeme girdi.

Katil lakablı Miloşeviç’i teslim etmek yetmedi, sıra Kasap Mladiç’te... Hepsi çaresiz geriye püskürtülmüş Tito Yugoslavyası’ndan çıkmış 9 devletçiğin vatandaşları, kaçınılmaz biçimde aralarında yürüyen ekonomik, sosyal, siyasal ilişkiler ağında bir araya geldikçe özlemle birlikte paylaştıkları barış içindeki güzel, refah toplumu günlerini anıyorlar... Nasıl olduğunu bile anlayamadan, birbirlerini boğazlayarak bugün geldikleri koşullara hayıflanıyorlar...

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget