A bankasından çek kredi.
B bankası borcunu kapat.
C bankasından al kredi.
D bankasının borcunu yetiştir.
Kredi kartlı hayat güzeldi.
Onun da dibi göründü.
İsmi önemli değil Türkiye’nin ilk büyük 4 bankasından birinin genel müdürü geçen hafta; “dönmeyen kredilerlerde büyük artış var” diye gazetelere konuştu. Genel Müdür, gelecekte; “demediniz, uyarmadınız” muhtemel suçlamasına karşı kendine bir savunma yolu yarattı.
Anlayana!
Genel müdür söyledi.
Bankalarımız güçlü deniliyor.
Acaba ne kadar güçlü?
Dış kredi musluğu da damlaya döndü. Yurt dışından kredi olanakları daraldı. Dış kredi muslukları, kriz dönemleri hariç, 10 yıl gürül gürül Türkiye için akmıştı. Türkiye’nin sırtından çok yüksek faiz parası kaptılar. Şimdi Londra’nın, Bürüksel’in Frankfurt’un ve Wall Street’in dünyaya sıcak para pompalayan finans kurtları Türkiye’de “yolun sonunun göründüğüne” karar verdiler.
İyi not bu nedenle morardı.
Türkiye’nin kredi notu indi.
Durağana döndü.
Xxx
Şu anlama geliyor.
Sıcak parayı severiz.
Sıcak parasız yapamayız.
Sıcak paranın ucuz olanını daha çok severiz. Kredi notu durağana döndüğü için “ucuz sıcak para akışının Türkiye havuzuna hiç uğramayacağı da” görüldü.
Tek partinin balonu sönüyor.
Tek adamın fiyakası bozuluyor.
Tek adam kendine “Müslüman dünyanın yükselen yıldızı” süsü veriyor; derecelendirme kuruluşu not indirince “yutmayız bunu…” diye havayı yumrukluyor. Aynı kuruluş, geçmişte “not arttırdığı zaman” kendine bundan övünme payı çıkartıyordu, indirince “ideolojik bunlar” demeye başladı.
İhracatın düşüyor.
Bu da mı ideolojik.
Enflasyonun artıyor.
Bu da mı ideolojik.
Konut balonları oluştu.
Bu da mı ideolojik.
Bütçe açığın büyüyor.
Bu da mı ideolojik.
Türkiye’yi “cari açıkta dünya şampiyonu” yaptınız, bu da mı ideolojik.
Türkiye’nin notunu “pozitiften durağana çekenler” dünya para sahiplerine; “elinizdeki dövizleri (dolar-euro-sterlin- İsviçre frangı-japon yeni ve diğerleri) bozdurup Türkiye’den tahvil almanız risklidir demek istiyor ve Türkiye’yi yönetenlere de “siz de tedbirlerinizi alın, yolun sonu göründü” uyarısını yapıyor.
Xxx
Uyarıyı anlamak istemedi.
“Başkanlık sistemi” konuşulsun diye yapay gündemler yaratmaya çalışıyor. Devletin neyi var neyi yok, ucuz fiyata yandaş şirketlere sattılar. Özelleştirmeden gelen paraları da savurganca harcadılar. Şimdi elde satacak 2B
adlı orman arazileri kaldı. Bir de “Katar” adlı petrol zengini ülke var, onu “su yolu” yaptılar. Başbakan gidiyor, dönüyor. Ardından bakanlar Katar’a koşturuyor.
Katar parasına umut bağladılar.
Yolun sonu göründü.
(uyan borusu)
Sütün zehiri teğet geçti.
Bir bakan “yüksek ahlaktan” bahsetti, diğer bakan “süte zehiri PKK karıştırmıştır” diye şaka yapmaya kalktı. 32 bin okulda 7 milyon öğrenciye bedava süt dağıtımından sorumlu iki bakanlık kendi bilim heyetlerini topladılar; “süt bozuk değil çocukların bağırsakları bozuk” diye özetlenen açıklama yapıtılar. Milletvekili seçilmeden önce SÖZCÜ’de yazarlık da yapan Dr. Aytun
Çıray, Başbakan’a cevaplaması için 10 soru sordu. Sorular içinde; “Analiz raporlarının sonucu nasıldır? Analize gönderilen örneklere ait şahit numuneler var mıdır? Varsa nerede muhafaza edilmektedir?” sorusu vardı. Milletvekili 10 sorusundan hiçbirine cevap alamadı. Ben de bu köşede 3 gündür; “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin İzmir’deki ilköğretim öğrencilerine dağıttığı 200 ml’lik pastorize sütün maliyeti, soğuk zincirle nakliyesi ve dağıtımı da dahil 37 kuruş iken, İki bakanlığın şirketlerden aldığı aynı miktar sütün maliyeti neden 53 kuruş?” diye halkın öğrenmesi için soruyorum. Ben de cevap almış değilim.
Yorum Gönder