Kapalıçarşı da küreselleşiyor. İşin özü bu. Öyle olmasaydı Vakko’nun ya da kozmetikçi M.A.C’ın ne işi vardı orada?
Babıâli’nin komşusuydu Kapalıçarşı. Eski gazeteciliği aradığımız kadar, yakında eski Kapalıçarşı’yı da özleyebiliriz.
Hele şimdi, “asrın projesi” olarak sunulan restorasyondan sonra neye benzer Kapalıçarşı, düşünmesi bile korkutucu gelebilir.
Yenilik iyidir oysa. Ama gelecek söz konusu ise iyidir... Tazelenme doğanın da, insanın da ihtiyacı. İnsanoğlu binlerce yıldır hep yeni olanın peşinde.
Gerçekte ise yeni, “yepyeni” olmayabilir. Tam da Bedri Baykam’ın 1991-92’deki Akıtma Serisi eserlerine verdiği ad gibi “This has been done before - Aynısı daha önce yapılmıştır” çünkü. İnsanoğlunu tatmin etmek için, eski olanın bir şekilde yeni olarak sunulması gerek.
***
Babıâli gazetecisi Deniz Banoğlu, ATTAC Avusturya’nın hazırladığı “Kimin Avrupası?” adlı kitabını Türkçeye kazandırdı. ATTAC, küresel adaleti savunan uluslararası bir dayanışma platformu. Kitabın yazarlarından Robert Menasse “kahve”den yola çıkmış. Yıllardır raflarda duran kahve markası birdenbire nasıl “Neu: Classic - Yepyeni: Klasik” oluverirse, küreselleşme için de aynısı geçerli.
Küreselleşmeyi önemsiyoruz, çünkü aynı zamanda hem yepyeni, hem de klasik!
20’nci yüzyılın başı küreselleşmenin en büyüğünü yaşamıştı. Ne var ki küreselleşmenin yenisi, eskisinden pek ders almışa benzemiyor. Menasse’ın altını çizdiği sorun, bugün küreselleşme sayesinde kazananların dünyanın ve insanlığın geleceğini takmamaları.
Avrupa özelinde bakarsak, nerede kaldı iki dünya savaşından alınan dersler?
Avrupa’yı Avrupa yapan sosyal devlet nerede?
Ve sosyal paradigmasını yok ettiğiniz bir Avrupa’dan ne kalır geriye?
Kürenin küreselleşmesine evet, ama insancıl bir insanlık ve yaşanır bir dünya yaratmak koşuluyla! Zaman ATTAC hareketinin savunduğu gibi bunun koşullarını tartışma zamanıdır. İkinci küreselleşme dalgası var olan her şeyi son damlasına kadar sağmak olarak anlaşıldıysa suç kimin? Suçlu küreselleşme mi, yoksa onu başıboş uygulayanlar mı?
Küresel finans piyasalarının güdümünde yaşamak ne kadar demokratiktir?
Rekabet edebilirlik ve kâr etmek ana değer olunca, sosyal haklar engel gibi görülür. Çevrenin korunması öncelik olmaktan çıkar, sosyal refah demode bir kavramdır artık.
Gelecek böyle satılır...
Özetle dünyanın geleceğini geri istemek gerekiyor. Avrupa da buna dahil.
Bugün dünyanın içinde bulunduğu duruma bakarsak, küreselleşmenin değerleri sorgulanmaya muhtaç.
***
Yenilenme binlerce yıldır bir ihtiyaç. Küreselleşen Kapalıçarşı da yenilenecek, Avrupa da yenilenecek, küreselleşmenin kendi de.
Bu süreçte Avrupa Birliği yok olmayacak. Artık iyice anladık ki hiçbir devlet küreselleşmenin sonucu olan işsizlik ve finansal krizlerle tek başına savaşma lüksüne sahip değil.
Tadilattan önce Kapalıçarşı’ya gidip bütün bunları bir fincan “neu classic” kahve içerken düşünmeli...
Yorum Gönder