Türkiye’nin yeni muhafazakârları - Merdan Yanardağ

Amerikan siyaset terminolojisinde ‘Neo-Con’ diye kısaltılan yeni muhafazakâr (Neo-Conservative) hareket ve yeni muhafazakârlık (Neo-Cons), bir tür ‘Ortaçağa dönüş’ ideolojisi ve ‘yeni gericilik’ olarak da değerlendirilebilir. Bu yanı, seçkinci ve faşizan bir öze sahiptir.
Yeni muhafazakârlar aydınlanmaya, moderniteye ve insanlığın bütün ilerici birikimine yönelik gerici bir eleştiri geliştirmek için bütün güçleriyle çalışırlar. Üstelik bu eleştiriyi, ‘demokratik ve ‘özgürlükçü’ gerekçelere dayandırmak için özel bir çaba harcarlar.
Yeni muhafazakârlar ile post-modernistler ve neo-liberaller arasında ortak bir ideolojik zemin vardır. Bu zemin yeni gericiliktir.

George W. Bush’un, 20 Ocak 2001 tarihinde, “darbe” olarak da nitelendirilen bir seçim sonucu ABD Başkanlığı’na getirilmesi, yeni muhafazakârların Hıristiyan köktencilerle ittifak halinde iktidar olmalarını sağladı. Bush yönetimi tam anlamıyla yeni muhafazakârların iktidarda olduğu bir dönem olarak değerlendirilebilir. Afganistan ve Irak işgalleri onların eseridir. Büyük Ortadoğu Projesi ve ‘Ilımlı İslam’ siyasetini onlar geliştirdi.
Ancak, yeni muhafazakârların Amerikan siyaseti üzerindeki etkinliği Bush yönetimiyle sınırlı tutulamayacak bir çapa ve tarihsel derinliğe sahipti. Kökleri 1960’lı yıllara kadar gidiyordu. ABD’nin ilk Yeni Muhafazakâr Devlet Başkanı’nın Ronald Reagan olduğunu söylemek hiç yanlış değildi.
Amerikan yeni muhafazakâr hareketinin önemli isimlerinin çoğunu Yahudi kökenli eski solcular oluşturuyordu. Hareketin kurucularını ve önde gelen isimlerini oluşturan eski solcuların daha çok, Sovyet karşıtı geleneklerden (Troçkist, Maocu vb) ile ‘yeni sol’ akımlardan gelmesi de dikkat çekiyordu.
Dini, toplumları yönetmek için vazgeçilmez araçlardan biri olarak gören ve bu nedenle dini gruplarla ittifakı savunan yeni muhafazakârların büyük çoğunluğu gerçekte ateistti.
Yeni muhafazakârlar, ilk olarak Commentary Dergisi’nin kurucularından yine sol kökenli (Troçkist) Irving Kristol’un Başkan Nixon’un seçim kampanyasını desteklemesiyle (1981) siyaset sahnesine çıktılar. Ronald Reagan’ın başkanlık döneminde hükümette görev alma ve bürokrasi içinde örgütlenme olanağı buldular. Bu dönemde Sovyetler Birliği ile yumuşama (detant) siyasetine ve Ortadoğu’da barış girişimlerine karşı çıktılar. Vietnam Savaşını desteklediler ve bunun için kamuoyu oluşturmaya çalıştılar.
Genellikle enstitüler, vakıflar, üniversiteler, halkla ilişkiler şirketleri, dergiler, gazeteler, reklam şirketleri ve genel olarak medyada yer aldılar.
Savunma yerine hep saldırıyı tercih ettiler. Öyle ki, Neo-Con hareketin kurucu babalarından Prof. Leo Strauss’un, “Güçlü olmak, ancak iç ve dış siyasetteki rakiplerin güçsüzlüğüyle doğru orantılıdır” görüşünün gereğini her aşamada yerine getirdiler.
***
Yeni muhafazakârların Türkiye serüveni de aşağı yukarı ABD’de yaşananlara benzemektedir. Bazı eski solcular, tıpkı ABD’de olduğu gibi yeni rejimin en önemli teorisyenleri, stratejistleri ve kamuoyu yapıcıları haline geldiler. Bunlar iddia ettikleri gibi “liberal demokrat” ya da “sol liberal” değildir.
Bu çevre, Türkiye’deki yeni muhafazakâr hareketin soldan gelen kesimini oluşturdukları için kendilerini böyle tanımlamaktadır. Bu nedenle söz konusu kişilerin önemli bölümü, hâlâ “solcu” olduklarına dair bir izlenim bırakmaya çalışmaktadır. Çünkü entelektüel saygınlıklarının zarar göreceği endişesi ile muhafazakâr ya da sağcı olarak anılmaktan korkmaktadırlar.
Öyle anlaşılmaktadır ki, iktidardan ve servetten pay almak için ‘eski solcu olmak’ hâlâ çok işe yaramaktadır. Çünkü daha bilgili, görgülü, zorluklarla mücadele etme kapasitesi yüksek, analiz yetenekleri gelişkin ve strateji oluşmak konusunda deneylidirler. Ayrıca eski solcular önceki rejimlerin saldırılarına uğradıkları için daha inandırıcı ve ikna edici olmaktadırlar.
Cengiz Çandar, Şahin Alpay, Ahmet Altan, Serdar Turgut, Ertuğrul Özkök, Hasan Cemal, Halil Berktay, Yasemin Çongar, Ali Bayramoğlu, Mehmet Altan, Alper Görmüş, Kürşat Bumin, İsmet Berkan, Murat Yetkin, Oral Çalışlar, , Orhan Miroğlu, Beril Dedeoğlu, Hilmi Yavuz, Nilüfer Göle, Şerif Mardin, Zafer Üskül, Mustafa Erdoğan, Levent Köker, Etyen Mahçupyan, Ergun Babahan, Ergun Özbudun akla ilk gelen isimler arasındadır. Kuşkusuz sayıları çok daha fazladır.
Bu kişiler muhafazakârlar ve Ilımlı İslamcılarla birlikte Türkiye’nin ‘yeni muhafazakâr’ akımını oluşturuyorlar. Bu isimlere, sağ ve İslamcı kökenli Taha Akyol, Mümtaz’er Türköne, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç, Beşir Ayvazoğlu ve Yalçın Akdoğan gibi isimleri de ekleyebiliriz. Böylece tablo tamamlanmış olmaktadır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget