Geçen hafta herhalde hayatımın en özel konserlerinden birine katıldım.
Lefkoşa’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın bahçesinde engelli çocukların katıldığı etkinlikte, “Düşler Akademisi”nin gerçekleştirdiği “Social Inclusion Band” konserinde piyanist Burçin Büke ile birlikte ben de bir parçaya eşlik ettim.
“Social Inclusion Band”, beş müzisyenin destekleriyle, beş engelli çocuğumuzun yer aldığı on kişilik bir orkestra.
Görme engelli, Down sendromlu, otistik çocukların vurmalı çalgılarda yer aldığı ve şarkı söylediği topluluk pek çok konser veriyor.
Lefkoşa konserine, KKTC Özel Eğitim Vakfı’nın da katkılarıyla pek çok engelli çocuk katıldı.
***
“Düşler Akademisi”, engelli ve sosyal dezavantajlı çocuklara, gençlere ücretsiz olarak kültür sanat eğitimi verilen, gönüllü eğitmenlerle çalışan bir sosyal sorumluluk projesi...
Tiyatrodan resme, ritimden dansa, pilatesten baleye, filmden fotoğrafa pek çok alanda çalışmalar yapan akademinin projelerinden biri de “Social Inclusion Band”...
Nüfusun yüzde 15’inin engelli olduğu bir ülkede bu konuda ne kadar geri kaldığımızı hepimiz biliyoruz.
Hâlâ bugün pek çok yerde, engelli çocukların sosyal hayattan kopuk, adeta evlere kilitlendiği bir ortam devam ediyor.
Son yıllarda sivil toplum örgütlerinin, uluslararası kuruluşların, belediyelerin de desteğiyle birtakım gelişmeler olsa da engelli yurttaşlarımızın hayat alanı hâlâ çok dar.
Özellikle çocukların eğitimle, bulundukları durumun çok üzerine çıkabildikleri, kendilerini inanılmaz derecede geliştirebildikleri artık bütün dünyada bilinen bir şey.
***
Bu konularda özel eğitimler, yıllara dayalı deneyimler giderek daha da hız kazanmış durumda.
Özellikle müzik, tiyatro, resim gibi sanatsal çalışmalar engelli çocuklar için çok önemli gelişmelere yol açıyor.
Bu tür çalışmalarda özellikle eğitim ve tedavi konusunda elbette devletin yaklaşımı çok önemli. Ama belki daha da önemlisi, büyük şirketlerin sponsorluğu ve gönüllü sayısının artması...
Gelişmiş ülkelerdeki büyük şirketlerin bazılarında gördüğüm bir uygulamayı her zaman hatırlıyorum. Bu şirketlerin özellikle üst düzey çalışanları, her ay bir hafta sonunu sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü geçiriyor. Kimi engellilerle, kimi yaşlılarla, kimi yoksullarla gerçekleştirilen projelerde yer alıyor.
Bu, büyük sermayenin bu konulara katkı yapmasını sağlıyor, ama aynı zamanda, kendi hayat koşulları iyileştikçe çok daha güç koşullarda yaşayanları unutan insanlara hayatın öteki yüzünü hatırlatıyor.
Yorum Gönder