Bir salı günü sabahı erken saatte bir dost telefon etti.
“Aile Bakanlığı’nın 12 bin aile üzerindeki araştırmasının sonuçları bugün gazetelerde yayımlandı. Gördün
mü” diye sordu.
“Gördüm ama henüz incelemedim” demeye fırsat bırakmadı.
Araştırmanın temel verileri üzerinde bir sohbet başladı aramızda:
“Araştırma sonuçlarına göre, ailelerimizin yüzde 91.9’u televizyon izliyor.”
“Valla mı?”
“Yüzde 44’ü hiç, ama hiç; yüzde 43.2’si ara sıra, ancak yüzde 12.8’i sık sık kitap okuyor.”
“Yapma!”
“Sinema ve tiyatroya yüzde 74.7’si hiç ama hiç, yüzde 22’si ara sıra, ancak yüzde 3.3’ü sık sık gidiyor.”
“İnanmam!”
“Spora gelince; yüzde 68.4’ü hiç ama hiç, yüzde 26’sı ara sıra, yüzde 5.4’ü sık sık spor yapıyor.”
“Hadi canım sen de!”
“Yüzde 59.6’sı mutlu. Yüzde 17’si çok mutlu. yüzde 2.4’ü mutsuz. Binde 4 çok mutsuz. Kırdakiler kentlere, erkekler kadınlara, üst sosyoekonomik statüdekiler alttakilere oranla daha mutlu.”
“................!”
***
Telefondaki dost belki araştırmanın başka sonuçlarını da anlatmaya koyulacaktı.
Yaşam koşullarının günbegün ağırlaştığı dönemde...
...toplumun yüzde 59.6’sının mutlu olduğunu dinleyince sustum.
Bu kez o, “Bu sonuçları nasıl değerlendiriyorsun” diye sordu.
Yanıtladım:
“AKP’nin 12 Haziran 2011’deki genel seçimlerde neden yüzde 50 aldığını açıklıyor bu sonuçlar” dedim.
“Nasıl yani?” dedi.
Açıklamaya çalıştım.
Araştırma toplumun aynası.
Üç veya dört kişiden oluşan bir ailelerin yüzde 44’ünün hiç, 43’ünün ara sıra kitap okuduğu, gazetelerle fazla ilgilenmediği, sinema veya tiyatroya gitmediği, spor yapmadığı, gece hayatı olmadığı, -ben de bir ek yapayım- Batı musikisine ancak yüzde 1’inin ilgi duyduğu ve fakat...
...yüzde 91.9’unun televizyon izlediği bir ülkede... ancak AKP gibi bir parti yüzde 50 oy alabilir...
***
TV’lerdeki aşkla meşkle örülü dizileri... Başbakan’ın dinden, imandan, dindar gençlik yetiştirmekten giren... CHP iktidarının camileri yıktığından söz ederek ana muhalefete haksız saldırı içeren konuşmalarını izleyen ama gazete okumayan sevgili halkım...
....örneğin tarih profesörü ünlü İlber Orbaylı’nın Milliyet’in geçen pazar ekinde yayımlanan yazısında; RTE’nin övgülerle yere göğe sığdıramadığı Adnan Menderes’in; imar çalışmaları sırasında...
....yıkılan Mimar Sinan mescitlerinden, Beyazıt’ta yıktırdığı Kemankeş Kara Mustafa Camii ve medresesinden, Topkapı’daki Kara Ahmet Paşa’nın zarif sebilinden değil söz etmediğini, değinmeye gerek görmediğini elbette bilmez, bilemez!..
Yakın tarihimizde din konusunu işleyen liderler görüldü ama; dini siyasal amaçları için sömüren böylesine rastlanmadı.
***
“Biraz abartmıyor musun?” dedi...
“Yok hayır!” dedim.
Taze bir örnek vereyim. Geçen pazar (30 Nisan 2012), AKP lideri, Başbakan RTE; partisinin Gençlik Kolları Kongresi’nde yine din, iman, dindar gençlik, yıkılan camiler konularında konuştu.
Konuşmayı naklen kaç TV’nin verdiğini merak ettim.
TRT1, NTV, atv, TV24, TGRT Haber, Sky, STV, ÜTV ve geniş bir özetini vererek CNNTürk; alkışlarla, senden büyük yok demeye gelen tezahüratla sık sık kesilen uzun konuşmasını aynen yayınladı. Buna karşın, muhalefet liderlerinin düzenledikleri benzeri toplantılardaki konuşmalar ya naklen ama kısa kısa aralıklarla ya da haber bültenlerinde yer alıyor...
Yüzde 91.9’u televizyon izleyen halkımız dört yılda bir sandığa giderken; ülkemizin AKP propagandası, olayı kendi anlayışına göre açıklayan konuşmalarıyla AKP’ye koşullanıyor ve... yüzde 50’si iktidara oy veriyor.
***
“Haklısın!” dedi mi demedi mi anımsamıyorum.
Gözü kulağı herhalde ekranda:
“Başbakan grupta konuşmaya başladı. Dinleyelim” dedi.
Yorum Gönder