“Kaleminden pislik akıyor.”
Tanınmış bir yazarımız için böyle söylendi.
Düşündüm “pislik” nedir diye...
Pis’ten gelme bir söz!..
Pis demek, kirlilik, bozukluk, çirkinlik, adilik, utanç vericilik, ne dersen de, hepsi var bu “pislik”te...
Yaşamın her yanında, her köşesinde var bu “pislik” denen nesne...
Yazar, bir de “Paşa” sözünü kullanmış.
“Paşa” demek önemlidir, Paşa olmak, Paşa sayılmak...
“Paşa”nın aşağılandığı görüldü de mi kullanıldı bu “pislik” sözü; “Paşa”yı, “Paşa”ları savunmak, korumak mı istediler?
Oysa “Paşa”larla dolup taşıyor ülkenin cezaevleri!
Hiçbiri bir mahkemeden almadı bu cezayı. Hiçbiri mahkûm değil yasaların gözünde! Ama tutuklu olmak yetiyor, yıllarca cezaevlerinde yatmaya...
Sen “Paşa”yı savunmaya kalkışırsan! Üstelik senin yönetiminde sayısız “Paşa” Hasdal’larda Silivri’lerde acı çekerken...
“Pislik” en çok nerededir? Çöp tenekelerinde, çöp arabalarında mı? Her yerde bulunur pislikler! Bir tek türde değildir, her çeşidi vardır. İnsanların ellerinde, yüzlerinde, konuşmalarında bile...
Başkalarında pislik ararsın, ama kendi pisliğini görmezsin. Saklarsın. Oysa gözü olan görür, kulağı olan duyar, birazcık bilgisi, görgüsü olan anlar, o pislikten uzaklaşmaya bakar, orta yerde bırakır pisliği...
“Kaleminden pislik akar.” Yazarlar artık kalem kullanmıyor. Daktilo bile tarihe karıştı. Ararsan şeridini bile bulamazsın. Dünya değişti kimse kalem kullanmaz oldu? Bilgisayarlar varken...
Ama o pislik adını verdiğin nesne ya da sözcük yalnız yazarların kullanımında değil, hemen her yerde, özellikle de hırslı politikacı takımının dilinde, üçkâğıtçı yazarcıkların kaleminde!..
Görüp temizlemezsen, sen de o pisliğin bir parçası olursun! Uygar kişi pislikleri ortadan kaldırandır.
Pislik, sağlıksızlıktır. Özellikle politika dünyasının yüz karasıdır. Nereden gelirse gelsin, ağızdan, kalemden, her yerden....
Yorum Gönder