İki Ayrı Türkiye - Kürşat Başar

Yıllar önce televizyondaki bir tartışma programında genç sayılacak iki akademisyeni izlemiş ve nasıl olup da böyle farklı iki dünyayı aynı anda aynı okullarda yetiştirmiş olduğumuzu düşünmüştüm.
Malum, bizde ister sağ ister sol olsun entelektüeller yabancı sözcüklerle konuşmayı, kavramları başka dillerden seçmeyi pek severler.
Programda izlediğim akademisyenlerden biri daha çok Fransızca ve İngilizce kavramlarla konuşuyor, bol bol Avrupalı düşünürlerden alıntılar yapıyordu.
Öteki ise Farsça ve Arapça kavramlar kullanıyor, daha çok din içerikli referanslara yaslanıyordu.
Her ikisi de aslında felsefi bir sorun tartıştıkları halde birbirlerini anlayamaz haldeydiler.
Bu tartışmayı izleyen öğrencileri düşünmüştüm o akşam. Eğer akademisyenler böyleyse öğrenciler nasıldı?
***
Başbakan’ın geçen gün imam hatip liselerini gözbebeği olarak açıklamasını dinlerken o tartışma programını hatırladım.
Türkiye yıllar boyunca kendi Milli Eğitim müfredatıyla birbirinden tamamen farklı, iki ayrı gençlik yetiştirmişti.
Bu iki gençlik birbirine yabancıydı.
Referansları farklı, hayata bakışları farklı, zevkleri, beğenileri, kültürel alışkanlıkları, sanat anlayışları, hatta giyim kuşamları bile farklıydı.
Aslında birbirlerine bakışları da farklı ve çoğu zaman ciddi biçimde önyargılıydı.
Yıllar önce gerçekte “iki Türkiye” ayrımının yoksullar ve zenginler arasında değil, bu iki farklı eğitim tarzından gelişmekte olduğunu yazmıştım.
***
Oysa ister Kuran kursuna ve imam hatiplere gitsin, ister İngiliz anaokuluyla başlayıp kolejleri bitirsin, ister farklı ülkelerde yüksek eğitim yapsın, bu çocukların hepsi bu ülkenin zenginlikleriydi.
Bir ülke aynı bakış açısına sahip gençlerle hiçbir yere varamayacağına göre farklı bakış açıları ve yorumları öğrenen gençlerin bir araya gelerek yaratacağı ortak fayda önemliydi.
Ama görüldüğü gibi pek öyle olmadı.
İki Türkiye, aynı Milli Eğitim’in okullarında ayrı diller, aynı kavramların farklı yorumları, ayrı referans noktalarıyla yetişmiş ve çok küçük yaşlardan beri böyle eğitildiği için de değişmesi oldukça zor önyargılara ve kesin kanaatlere sahip iki farklı yapı yarattı.
Bu ayrımı ortadan kaldırıp birleştirmek yerine ayrımı keskinleştirmek, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olur.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget