Türkiye’de farklı bir şey yapmak ne kadar zor. “Behzat Ç.”, müdavimi olduğum dizi... Televizyondaki en yalansız işlerden biri..
Seyirciye yaranma çabasına girmiyor çünkü; yalakalık yapmıyor.
“Kahramanımı sevsinler, örnek alsınlar” derdinde değil.
Bir tip çiziyor ve onu olabildiğince samimi anlatıyor.
Daha önce Emniyet desteğiyle çekilen sipariş dizilerdeki tiplerin aksine sempatik değil somurtuk bir “amir” Behzat; ağzı bozuk, aksi, içiyor, dövüyor, küfrediyor.
Ama derin bir iç dünyası var.
Ona girebilirseniz çizilen tipten önce o derinliği ve samimiyetini seviyorsunuz.
Dikliğine, ağzına geleni eğip bükmeden söylemesine, devletin derinliklerine dalmaktaki cesaretine hayran oluyorsunuz.
Sık sık onunla birlikte küfrediyorsunuz.
* * *
Dizinin yayınından önce uyarı yazıları çıkıyor ekranda...
Devlet, diziye karşı toplumu korumaya alıyor, aileleri “Aman ha bunun içinde bir sürü zararlı unsur var” diye uyarıyor, çocukları yatmaya yolluyor.
Ama yetmiyor.
Yeşilay Başkanı, birasını elinden düşürmeyen Behzat’ın Türk polisini temsil edemeyeceğini (sanki öyle bir iddiası varmış gibi) söyleyip yasaklanmasını istiyor.
Hükümet, “Merak etmeyin izlemedeyiz” diye aba altından sopa gösteriyor.
* * *
Başta söyledim: Türkiye’de farklı işe kalkışan herkes, bunun bedelini ödemeye peşinen hazırlıklıdır.
Hele rüşvet çeklerini kürsüde yırtıp atan, arada Emniyet içindeki tarikatçı yapılanmalara çakan, Meral Okay’ın ölümünden sonra “O kadına” diye gönderme yapan, küfürleri kapatmak için hemen her cümlenin bir yerine mecburen “bip” koyan bir diziyseniz, zaten kelle koltukta yayındasınız demektir.
Yine de insan bu bağnazlığa isyan ediyor.
“Her ekrana çıkana yüklenen topluma örnek olma misyonu”, yaratıcıları birer kamu görevlisi haline getiriyor.
Behzat’ın eve ayakkabıyla girmemesi ya da yorgunluk atmak için geceleri doğa belgeselleri seyretmesi kesmiyor.
İçkiyi, sigarayı bırakması, ağzını bozmaması, evlenip barklanması, farklılıklarından soyunması isteniyor.
* * *
Geçen bölüm zorla başgöz edildi Behzat...
Kerhen nikâhlandığı her halinden belliydi.
“Düzgün dizi kahramanı tasarımcıları”na bırakırsanız yakında birayı, sigarayı, barı da bırakır, “bip”siz konuşmaya başlar.
Kamulaştırılır.
Tatsızlaştırılır.
Tektipleştirilir.
Madem öyle, “Sovyetik” yöntemle bu işi tek merkezden yapalım. Devlet, bütün yazarları kamulaştırsın. Hepimizi maaşa bağlasın. Toplumun örnek almasını istediği karakterleri de belirlesin.
Topluma ne lazımsa, “ideal Türk aile yapısı” nasılsa, iyi bir polis nasıl davranırsa öyle yazalım.
Ağzı bozukları ıslah edelim; bekarları evlendirelim, 3 çocuk sahibi edelim. İçkiyi sigarayı bıraktıralım; tinerci değil, dindar bir nesil yaratmaya gayret ve hizmet edelim.
RTÜK boşa yorulmasın, hükümet de “Gözüm üstünüzde” diye açıklamalar yapmak zorunda kalmasın.
Dizinin adı “Behzat Ç’avuş” olsun. “Bip” filan da kalmasın.
Dikta ülkelerinin seyircileri gibi, izlerken içinden “bip”lesin.
Yorum Gönder