Bayram Gibi - Şükran Soner

Başbakan Erdoğan, 19 Mayıs’ın, anlamının içini boşaltma, gelecek kuşaklar için değerlerini, algılanmasını unutturmaya yönelik iktidar çabaları, yönetmelik taktikleri ters tepince renk vemedi; halkın, gençliğin 19 Mayıs’a sahip çıktığı, bayramın, kutlamaların amacına ulaştığı... gibi bir şeyler söyledi. 19 Mayıs’ın bu yıl çok daha katılımcı bir gençlik, halk kitlelerinin katılımı ile gerçekten coşkulu bir bayram havasında kutlandığı ne kadar doğruysa, iktidarlarının amaçları, beklentileri ile ters düştüğü de bir o kadar doğru. Ellerine bayraklarını alarak sokaklara dökülenlerin coşkulu kutlamalarının bütününde, iktidarlarının 19 Mayıs’ı anlamından kopartma kararlarının protestosu, karşı duruşları, Mustafa Kemal’in önderliğinde Kurtuluş Savaşı destanı yazılması, Cumhuriyet ve devrimlerine sahip çıkılması vardı...
Sözün özü, Başbakan Erdoğan’ın yiğitliğe toz kondurmamak adına, gönüllerinde yatanın; “19 Mayıs kutlamalarını sivilleştirme olduğu, sayelerinde bayram kutlamasına, gençlik ve halkın katılımına aracı oldukları...” imajı inandırıcı olmaktan uzak, gerçeklerle tersyüz olarak fazlası ile sırıtmış oldu. Her şeyden önce gerçekten iktidarlarının sorumluluğu, iradesinde düzenlenen tüm resmi kutlamalar, 19 Mayıs’ın anlamından kopukluk bir yana, gençlikten, halktan kopuk kaldı. Sokaklara taşan gençlik ve halk kitleleri ise muhalefet patentli, CHP, muhalefet belediyeleri, demokratik kitle örgütleri, Cumhuriyet Kadınları, Çağdaş Yaşam, Türkiye Gençlik Birliği’nin düzenledikleri etkinlikler, şenlikler, fener alayları, konserler... patentliydi. Doğal olarak AKP iktidarında 19 Mayıs kutlamalarına getirilen yasakların protestosunu da öne çıkaran, 19 Mayıs’ın anlamının içini doldurma amaçlı sloganlar, pankartlar öne çıkarılmıştı. Yetmemiş, pek çok merkezde Atatürk anıtlarına çelenk konulmasını bile yasaklayan, kutlamalara izin vermeyen idari kararlar ile anılacak bir 19 Mayıs Bayramı yaşanmıştı.
Erdoğan iktidarlarının 19 Mayıs operasyonunun, gençliği, halkı sokağa çıkarttığı çok doğruydu. Ancak, sokaklarda iktidarın ideolojik yandaşlarının, seçmeninin esamisi okunmazken, çok rahatsız oldukları muhalefetleri, 19 Mayıs’ın değerleri, anlamı üzerinde buluşabilen renkleri, ortak etkinliklerde, sloganlarda bir araya gelmişlerdi. İleri demokrasi sloganı ile Türkiye’nin pusulasını değiştirmeye yönelik çoğunluk yasakçılığına sıçrayan Erdoğan iktidarları için, alabilirlerse anlamlı bir ders olmalı.
***
Erdoğan iktidarlarının hafta sonu dersleri arasında Fenerbahçe’nin Başkan Yıldırım’ı cezaevinden oybirliği ile seçtiren kongresi de önemli bir yer almalı. İlk kez cezaevinden oybirliği ile seçilme boyutu, tepkisi ile değil sadece... Yıldırım’ın önceden hazırladığı, seçim sonrası okunan teşekkür mesajında altını çizdiği, ilk seçildiğinde çok az oy farkından, oyların tamamına getiren özel yargılamanın haksızlıkları, hukuksuzluklarına toplumsal tepki, kenetlenme doğru algılanmalı, doğru yorumlanmalı. Dünkü canlı televizyon yayınlarında Fenerbahçe yönetimine yeniden seçilen, AKP içinde siyaset yapmış kişileri dinledim. Siyasi kimliklerini bir yana atarak Yıldırım’a oy vermelerini, haksızlığa tepkide kenetlenme olarak açıklamaları yeterince ders verici.
Çoğunluk seçmen oyunu, Meclis çoğunluğunu, partizanlaşma, sivil diktatoryal icraatlar aracı olarak kullanmanın, toplumu sindirmede, teslim almada, biat kültüründe, iktidarla çıkar ittifakları oluşturmada, her türden toplumsal baskı, muhalefeti sindirmede etkinlikleri yadsınamazsa da... İşe yarar doz aşındırıldığında, dipten büyüyecek dalgaları arttırmada öylesine tersine işleyecek silah nitelikleri de vardır ki.. Biraz eskimiş, Türkiye’de yaşanmış pek çok toplumsal patlamaya, askeri darbeler içinde olmak üzere, iktidar gücünün, hele de yakalanmış çoğunluk gücünün vicdansız, baskı gücü olarak kullanılmasının tersine teptiği pek çok dipten gelen dalgaya tanıklık etmiş bir gazeteci olarak öylesine taze kokular alıyorum ki.
Depremlerin tarihini değil ama olabilirliğini, kaçınılmazlığını söylemek noktasındaki deprem uzmanları, bilim insanlarınınkine benzer fetva vermekten kendimi alıkoyamıyorum. Bu ülkeninin insanının, çok farklı kültür, eğitim düzeylerinden insanlarının, tarihsel, toplumsal, ekonomik-sosyal-siyasal birikimleri öylesine noktalara gelmiştir ki. İnançlarını, kimliklerini sömürerek yüzyıllar öncesinin değerleri ile cepheleştirerek nerelere çekerseniz çekin... Yolundan alıkoyarsınız, zaman kaybettirir, standartlarını geriye çekebilirsiniz, örgütlülüklerine, sol sosyal birikimlerine çok fazla sekte de vurabilirsiniz. Ancak yüzyıllar öncesinin çağdışı yaşamına asla mahkûm edemez, razı edemezsiniz. Padişahlığın, diktatörlüklerin, şeyhliklerin değerleriyle, ırklar-mezhepler çatışmasında, Ortadoğu bataklığındaki ülkeler koşullarında... teslim alamazsınız.
Bu türden projelerde Türkiye’ye rol biçenler uyarılır.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget