Çekten Çekenler! - Mustafa Balbay
Silivri hapishaneler zincirinin her biri farklı mahpuslar için. 10 ayrı hapishaneden birinde salt cinayet ve benzer suçlar, birinde çocuk yaştakiler;
öyle gidiyor...
İki yıl kadar kaldığımız 4 No’lu Cezaevi’nde ağırlık uyuşturucu suçlularıydı. İlk günlerde sormuşlardı, “Abi biz uyuşturucudan girdik sen neden” diye. “Uyarıcıdan” diye takılmıştım.
Suçlama ağır olunca hapis süreleri de uzundu. Tüm tutuklulular yıllarla ifade ediliyordu.
28 Şubat’ta sürgün edildiğimiz 1 No’lu hapishanede daha çok ekonomik suçlular var. Birinci sırayı çek suçları alıyor.
Karşılıksız çek... Hukuki deyimle “karşılıksız çek keşide etme suçu”...
Bu yüzden tutukluların hemen tümü piyasada kabul gören mesleklerden. Tekstilci, mobilyacı, kasap, tüccar, toptancı, müteahhit, bakkal...
Başlangıçta, avukata gidip gelirken, yemek dağıtımı ve benzer hizmetlerde karşılaşınca yakın bir diyaloğumuz yoktu. Türkçemizin koca uyak kazanından birer kepçe alıp adlarına, memleketlerine dağıttıkça selamlarımız sıcaklaştı. Derken dertlerini anlatmak istediler. Öyle uzun diyalog yasak. Ben de mektup yazın dedim. Karşılaşınca konu başlığını söylüyorlar, ayrıntıları mektupla iletiyorlar. Yan koridordaki koğuşlarda kalanlarla böylece haberleşiyoruz. Mektubun ulaşma süresi bir hafta.
İletişim çağına selam olsun.
***
Çek suçlarının çok dramatik boyutları var. Büyük çoğunluğu 2008’de “teğet geçen” ekonomik krizin kurbanı olmuş. “Kayıt dışı çalışanlar, kurallara uymuyorlar. Tabii çekle de çok işleri olmuyor. Yasalara uygun hareket edenler ekonomideki ani dalgalanmalardan çok çabuk etkileniyor. 15 gün alacaklarınızı tahsil edemezseniz borçlarınızı ödeyemez duruma düşüyorsunuz. Hazır parayı acil işlerde kullanınca çekleriniz dönüyor ve suçlu hale geliyorsunuz” diyorlar. Çekin vadeli ödeme aracı olarak kullanılmasının bir sonucu.
Çekiniz karşılıksız çıktığı an hem borçlu, hem suçlu hale geliyorsunuz. Alacaklı sizi cumhuriyet savcısına şikâyet ediyor. Adli süreç başlıyor. Bu zaman diliminde borcunuzu ödeyemezseniz hapse. Genel olarak her 100 liralık borç için bir gün hapis yatıyorsunuz. Diyelim ki 10 bin liralık çekiniz karşılıksız çıktı. 100 gün hapis yatıyorsunuz.
Sonra?
Sonrası yine borcunuz borç. Tabii çek kullanmanız yasaklanıyor. Devletin kestiği adli para cezasını da ödemeniz gerekiyor. Reel sektörün içinde olduğunuz için reel sektörün gerçekleri işliyor. Piyasada tutunmanız zorlaşıyor, işyeriniz batıyor.
Böyle bir durumda devlet, elinizden tutup işinizi düzene sokarak hem borcunuzu ödeyip hem vergi vermenizi sağlamak yerine, deyim yerindeyse “bir tekme de benden” diyor.
Ağır suçlara göre yıllardan çok aylarla hapiste kalan çek suçluları karşılaşınca sıklıkla, “Falanca gün sürem doluyor. Çıkacağım, görüşemezsek hakkınızı helal edin” diyor. Bakıyorum, yine karşılaşıyoruz, surat asık: “Abi hapisteyken işler iyice bozuldu, bir karşılıksız çek daha çıkmış.”
Hapishane hesabına göre devlet bir mahpus için günde ortalama 30 lira harcıyor. Bunu tutuklu sayısıyla ve tutukluluk süresiyle çarptığınızda ortaya hiç de küçümsenmeyecek bir rakam çıkıyor. Hapistekilerin yarısının tutuklu olduğu dikkate alınırsa 50 bin kişiyi 30’la çarptığınızda; suçlu olup olmadığı henüz kesinleşmemiş kişiler için devletin günde 1.5 milyon lira harcadığı gerçeği ortaya çıkıyor.
***
Binlerce çek suçlusunun önerisi şu:
Bize öncelikle suçlu değil, borçlu muamelesi yapılsın. İşimizi sürdürmemiz sağlansın, istihdama katkıda bulunalım, borcumuzu ödeyelim, vergimizi verelim. Bu konuda AB ülkelerindeki standart ne ise o uygulansın.
Mobilyacı Sait, toptancı Ufuk, müteahhit Soner, kasap Tarık, tüccar Özgür bunu öneriyor.
Hükümetin elinde kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi de var. Bu sorunu hemen çözebilir.
Konu dışarıda farklı şekillerde tartışılıyor olabilir ama, içeride ciddi bir yara var.
Yorum Gönder