Millî Mücadele’ye hıyanet asla affedilmemiştir - Yaşar Nuri Öztürk

Millî Mücadele aleyhine ve İngilizler lehine çalışan İskilipli Âtıf Hoca’nın hıyaneti de affedilmemiştir.
Kurtuluş Savaşı’nın öncüleri Müdafaai Hukuk kadrosu, Millî Mücadele’ye değil ihaneti, en küçük bir yamukluğu bile affetmemiştir. Bu konuda en küçük ihtimalleri bile takip sebebi saymışlardır. Çünkü en büyük acıyı onlara çektiren, kutsal mücadelelerine ihanet eden adam-lardı. Onların sık sık kullandıkları tabirle ‘namussuzlardı.’ Düşünülsün ki, Elmalılı Hamdi (ölm. 1942) gibi bir zât, 1. ve 2. Damat Ferit Paşa hükûmetlerinde Evkaf Nâzırlığı’nı kabul ettiği için bu hain Damat’ın Millî Mücadele aleyhine verdiği kararlardan sorumlu tutulup idama mahkûm edilmiştir. Ancak Ankara İstiklal Mahkemesi, bu bilge insanın o hıyanet icraatından sorumlu tutulamayacağına karar verip beraatini sağlamıştır. Ve bir süre sonra, Meclis ve Atatürk, Cumhuriyet’in din bahsinde en büyük hamlesi olan Kur’an’ın tercüme ve tefsiri işini bu üstat zâta havale etmiş ve bugün iftiharla kitaplıklarımıza koyduğumuz Elmalılı Tefsiri vücut bulmuştur.
Elmalılı üstat, idamına hükmedilecek kadar hırpalandığı halde bunu bir kin meselesi yapmamış, TBMM’nin tevdi ettiği tefsir görevini kemali itina ile yerine getirip eserini tarihe ve millete bırakmıştır.
Bir başka önemli örnek daha var: Ahmet Hamdi Akseki. Millî Mücadele’nin ve Cumhuriyet dönemi din hizmetlerinin öne çıkmış isimlerinden biri olan Ahmet Hamdi Akseki (ölm. 1951), 1920’de kurulan ve Millî Mücadele’ye hıyaneti sabit olan Tarikat-i Salahiye Cemiyeti’ne bir zamanlar üye olduğu için 1925’te tutuklanıp Ankara İstiklal Mahkeme-si’nde yargılanmış, ama 11 idam kararının çıktığı bu davadan beraat etmiştir.
Aksekili, Millî Mücadele için Anadolu’ya ilk geçenlerdendir. Müdafaai Hukuk zihniyet ve mücadelesinin sembol isimlerinden biri olan ilk Diyanet İşleri Başkanı Rifat Börekçi’nin isteğiyle Diyanet İşleri Müşavere Heyeti üyeliğine getirildi. Börekçi, onu, 1939 yılında kendisinin tek yardımcısı olarak atadı ve o tarihten itibaren Diyanet İşleri’ni o yönetti. Elmalılı üstadın anıt tefsirinin Diyanet tarafından basımını organize eden de o dur. Daha sonra, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı resmen üstlenmiştir.
Millî Mücadele’ye ‘toz kondurmak’ ihtimali belirdiği anda böyle bir zâta bile acınmamıştır. Elbette ki, yargılama sonunda akla kara ayrılmış, Aksekili beraat etmiş, hainler idam sehpasına gönderilmiştir. Ama baştan ve peşinen af yoktur.
Aksekili, aynen Elmalılı üstat örneğinde gördüğümüz gibi, çektiği zahmetlerin hangi kaygıların ürünü olduğunu vicdanında değerlendirmiş, Müdafaai Hukuk kadrosuna asla kızmamış, sitem etmemiş; tam aksine, hizmetlerine bütün hızıyla devam etmiş ama eleştirilerini de en etkili biçimde yapmıştır. Vatanperver-namuslu adam işte böyle olur.
Saltanat dincilerinin, zaman zaman istismara kalktıkları ve bir tür ‘kendileri gibi düşünen mollalardan biri’ gösterme oyununa girdikleri Aksekili, gelenekçi yanı ağır basmakla birlikte, dincilerin gösterdikleri gibi değildir. Zaman içinde, müçtehit fakîh Seyit Bey çizgisine yaklaşmıştır. Düşünülsün ki, bu insan, ölümünden kısa bir süre önce kendisini ziyaret eden ve o zamanlar genç bir asistan olan Prof. Dr. Tahsin Yazıcı’ya, İslam ve Müslümanlarla ilgili sohbetleri sırasında şu tarihi sözü söyleyebilmiştir:
“Oğlum, Avrupa’nın kurtuluşu için bir Luther yeterli oldu ama bizim kurtuluşumuz için bir Luther yetmez. Bize birkaç Luther lazım.”
Demek oluyor ki, Müdafaai Hukuk kadrosu, değil İskilipli gibi daha baştan beri hıyanet şaibesi taşıyan bir adamı, Elmalılı gibi temiz ve nezih bir allâmeyi, Aksekili gibi bir ilim ve irfan adamını bile, Millî Mücadele karşısında ‘Acaba?’ türünden bir ihtimal ile hesaba çekmiştir. Çünkü o kadro, hıyanet ve ihanetten çok büyük acılar çekti. İskilipli gibi, hıyaneti ve dışarı hesabına çalıştığı belgelenmiş bir adamı neden rahat bırakacaktı? Millî Mücadele’den rahatsız olanlar keyiflensin diye mi?!

DİYANET ANSİKLOPEDİSİ’NİN ÇELİŞKİSİ

İskilipli’nin idam gerekçesi ‘Millî Mücadeye’ye ve devlete ihanet’ iken ve bu gerçek İstiklal Mahkemeleri zabıtlarında kayıtlı iken, hâlâ bir ‘Şapka Risalesi’ yalanı dolandırılıyor. Türkiye Diyanet Vakfı gibi önemli bir kurumun yayınladığı Diyanet İslam Ansiklopedisi’nde bile, yaygaralar etkili olmuş ve anılan ansiklopedinin İstiklal Mahkemeleri maddesinde Âtıf Hoca’nın ‘Şapka Risalesi’ yüzünden idam edildiği iddia edilmiştir. Bundan daha şaşırtıcı olanı şudur: Anılan ansiklopedinin anılan maddesinde böyle denirken, İskilipli Âtıf maddesinde bu zâtın ‘Şapka Risalesi’ davasından beraat ettiği, sonradan başka bir davadan mahkûm olduğu yazılmaktadır. Yani Diyanet Ansiklopedisi’nde çelişki ile yanlış iç içedir. Çok üzücü bir durumdur bu.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget