Başbakan’ın öfkesi nükleer bomba tahribatı yaratıyor. İstanbul Şehir Tiyatroları yok olabilir!
Belediyeye bağlı tiyatroların yönetimini bürokrasi ağırlıklı bir kurula devreden karara tiyatrocuların tepki göstermesi beklenmedik bir öfke patlamasının sebebi oldu.
Büyük bir çoğunluk, sanatçılarla belediye arasına bir aşamada Başbakan’ın girerek ihtilâfı halledeceğini bekliyordu.
Başbakan çatışmaya gecikmeden müdâhil oldu ama hakem gibi değil, adeta fedai gibi daldı meselenin içine.
Uzlaştırıcı bir marifet gösterecek yerde ihtilafın sanatçı tarafına adeta meydan dayağı attı.
“Tiyatroları özelleştiriyorum. İşte buyurun özgürlük! Hem maaş al hem verip veriştir. Yok öyle!..”
Başbakan’ın öfke ve tehdit yoğunluğu tavan yapan konuşması, son dönemde ortaya atılan “muhafazakâr sanat” projesinin tiyatroda nasıl işleyeceğine dair ipuçları da verdi:
“Tiyatroları özelleştireceğiz. Gerektiği zaman bizler hükümet olarak istediğimiz oyunlara sponsor olur, desteğimizi veririz!”
Böylelikle iktidar sanat faaliyetlerinin desteklenmesine ayrılan paraları adaletli bir dağıtıma tabi tutarak değil oyunu, sanatçıyı, tiyatroyu seçerek siyasi amaçlarla yönlendirme imkânı bulacaktır.
Başbakan’ın terör gibi insan hayatını ilgilendiren konularda hızlı tepki vermesini anlamak mümkündür. Ama sanatı ilgilendiren bir ihtilâfı sabırsız bir tutumla kestirip atması sağlıklı bir yaklaşım değildir.
Bu tutum biraz da muhalif partilere verilen oyları “milli irade” saymayan bakış açısının yanlışlığından ileri geliyor. Böyle bir bakış açısı Başbakan’ı, “demokrasiyi koruyorum” zannıyla demokrasiye ters düşürüyor.
Ve tabii, eleştiren gazeteciyi işinden kovdurmayı, iktidar beklentisine ters karar veren savcıyı, hâkimi sürgüne göndermeyi, boyun eğmeyen tiyatrocuları sokağa atmayı kendinde hak görüyor.
Bu devlet silâh bırakmaya razı etmek için terör örgütü ile bile masaya oturup konuşuyor, değil mi?
Peki sanatçılar, bu kadarını bile hak etmiyor mu?
Ortak heyecan ölmesin
19 Mayıs kutlamalarını okulların içine kapatan bakanlık kararının yürütmesini Danıştay durdurdu.
Ama işaretler yargı kararına uyulmayacağını gösteriyor. AKP Gençlik Kolları kongresinde Başbakan’ın sarfettiği şu sözler işarettir:
“Kimse mürebbiye gibi parmağını sallayarak bizi tehdit etmeye, bizi tedip etmeye kalkmasın kalkışmasın!”
MHP lideri Bahçeli dün iktidara sert bir eleştiri ve suçlama yöneltti. Milli bayramların üstünde oynanmasının “rejim değişikliğini hayata geçirmek” amacı güttüğünü iddia etti.
Doğrudur, yanlıştır, ayrı mesele. Ama iktidarın milli bayramlara dönük bakışı kitlede tedirginlik yaratacak boyuta varmıştır.
Allah Türk halkını tek yumruk gibi birlik halinde olmaya mecbur bırakacak bir tehlike ile karşı karşıya bırakmasın.
Çünkü böyle bir durumda, milli bayramları tahrip etmenin pişmanlığı işe yaramaz.
Kutlamanın türünü değiştirmeyi anlamak mümkün. Ama bayramı, heyecanını söndürmenin anlamı, amacı nedir?
Yorum Gönder