1 Mayıs 1886 günü Amerikan işçileri sekiz saatlik iş günü için ülkede genel grev ilan ettiler. Bu eylem kan ve ateşle bastırıldı. Eylemin elebaşıları sayılan işçiler tutuklanıp yargılandı, idam cezasına çarptırıldı. Bu karar üzerine işçi önderlerinden biri yargıçlara şöyle dedi:
“Bir yanım var ki, öldüremezsiniz!”
Bu sözlerin sahibi işçi idam edildi, ama dediği gibi “bir yanı” öldürülemedi. Bugün evrensel bir koşul olan sekiz saatlik mesaiyi miras bıraktı. 1889’da ise 1 Mayıs işçi bayramı olarak kabul edildi.
İşçi ve emekçiler tarafından dünya çapında kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olan 1 Mayıs, Türkiye’de ilk kez 1923’te resmi olarak kutlandı. İstanbul’da tütün işçileri, askeri fabrika ve demiryolu işçileri, fırıncılar, tramvay, telefon, tünel, gazhane işçileri 1 Mayıs’ı “Yabancı şirketlere el konsun”, “8 saatlik iş günü”, “Hafta tatili” pankartlarıyla kutladı.
2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanması kabul edildi. 22 Nisan 2009’da da resmi tatil ilan edildi. Ancak dünyada 1800’lü yılların sonlarından itibaren yaygınlaşan 1 Mayıs kültürünün Türkiye’de yerleşmesi uzun yıllar aldı. Bugün bile halen yandaş sendika geniş kitleleri toplayabilmek için pop konserleri düzenliyorsa gerisini siz düşünün.
‘Amale bayramında asayiş berkemal’
Kısa tarihi girişten sonra biz asıl mecramıza dönüp; Cumhuriyet’in sararmış sayfalarında 1 Mayıs yolculuğuna çıkalım…
“Dün 1 Mayıs günü idi. Amele bayramı şehrimizde sükunetle geçmiştir. Polis müdürü bu hususta şunları söylemiştir:
‘Asayiş berkemaldir. Dün de her gün gibi sükunetle geçmiştir.’”
Cumhuriyet arşivinin 1 Mayıs ile ilgili en eski haberi işte bu. Haber, 2 Mayıs 1935’te yayımlanmıştı. Ama ilerleyen yıllarda “asayiş” hiç de “berkemal” olmadı…
Yıllarca bahar bayramıydı
1 Mayıs uzunca bir süre Türkiye’de yalnızca “bahar bayramı” olarak kutlandı. Hal böyle olunca 1 Mayıs kutlamaları da doğa gezileri ve piknikler şeklinde yapıldı.
İşin emek ve emekçi boyutu her zaman “komünizm tehdidi” olarak görüldü. Emekçileri temsil eden sendikalar bile bu konuda çoğu zaman ayrı düştü.
Bugün 1 Mayıs’ı farklı alanlarda, farklı etkinliklerle kutlayan Türk-İş ve DİSK geçmişte de benzer ayrılıkları yaşıyordu. Örneğin kanlı 1 Mayıs 1977’de Türk-İş 1 Mayıs’ı düzenleyenlerin açıkça komünizm propagandası yaptıklarını öne sürerek kendisine bağlı işçilerin programa katılmasına karşı çıkmıştı.
Ve o kanlı gün
Bu çıkışa karşın 1 Mayıs DİSK ve Türk-İş’e bağlı bazı sendikaların da katılımıyla Taksim’de kutlanacaktı. Ama emekçi bayramı, 1 Mayıs 1977’de emekçi katliamına dönüşmüştü. Cumhuriyet 2 Mayıs 1977’de vahşeti anlatıyordu:
“DİSK’e bağlı kuruluşlar, çok sayıda demokratik örgüt ve Türk-İş üyesi bazı sendikaların katıldığı 1 Mayıs İşçi Bayramı töreni, bazı kışkırtıcı unsurların saldırısıyla kana bulanmış, Taksim’in bir savaş alanına döndüğü olaylarda 33 kişi ölmüş, 100 kadar yurttaş yaralanmıştır.”
Bu ağır bilançodan sonra Ankara’da da Bakanlar Kurulu olağanüstü toplanmıştı. Başbakan Süleyman Demirel, sıkıyönetim düşünmediklerini belirterek, “Maalesef memleketin huzuruna musallat olanlar seçime tuzak kurmakla meşguldürler” demişti.
İstanbul’un gölgesinde kalsa da 1 Mayıs Ankara’da da heyecanla kutlanan bir bayram oldu her zaman. DİSK’in öncülük ettiği kutlamalar gözaltılar ve işkencelerle sonlansa da emekçi heyecanını hiç yitirmedi.
Sıkıyönetim komutanlığı Taksim Meydanı’nı tanklarla donatıp kutlamaları yasaklasa da, 1979 ve ertesi yıl bu heyecan daha da yükseldi. 1 Mayıs 1980 üretimden gelen gücün, yumruğunu masaya vurduğu tarihlerden biriydi. Ankara Belediyesi’nde çalışan DİSK üyesi 12 bin 500 işçi grev kararı alınca yaşam adeta durmuştu.
Cumhuriyet, 1 Mayıs 1980 tarihli sayısında şöyle diyordu:
“500 otobüsün çalışmaması üzerine askeri ve şehirlerarası otobüsler çalıştırılmışlardır. Belediye otobüsleri öğleden sonra yeniden sefere çıkmış, (dönemin Ankara Belediye Başkanı Ali) Dinçer konuyla ilgili incelemenin yapılarak gereğinin yerine getirileceğini söylemiştir.”
Ankara’dan armağan: 1 Mayıs marşı
Ankara’nın bir de armağanı olmuştur 1 Mayıs’a. Bugün 1 Mayıs denilince milyonlarca insanın dilinin ucuna gelen o ünlü 1 Mayıs marşının sözleri Ankara’dan yayılmıştır tüm yurda.
1974 yılında Maksim Gorki’nin Ana adlı romanınından Bertolt Brecht tarafından aynı adla uyarlanan tiyatro oyununu sahnelemeye hazırlanan Ankara Sanat Tiyatrosu, oyunun müzikleri için Sarper Özsan’a başvurur. Oyundaki birçok sahnenin müziği vardır, sözleri de Brecht tarafından yazılmıştır. Ancak Rusya’da tarihe “kanlı pazar” olarak geçmiş “1 Mayıs 1905” sahnesinin sözü yoktur.
Özsan bu bölüm için bir marş hazırlamaya karar verir. AST oyuncularının hayranlık verici sahnesinin ardından Özsan’ın yazdığı bu marş dalga dalga tüm yurda yayılır…
“Yepyeni bir güneş doğar, dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir, kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri, mutlak gelen gündedir
1 Mayıs, 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı…”
Yorum Gönder