Devlet eliyle olması ve olmaması gereken! - Gündüz Akgül

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, yaptığı bir yönetmelik değişikliğİ ile Şehir tiyatroların yönetiminin, bundan böyle sanatçılarda değil, belediye bürokratlarının elinde olacağını belirledi.
Bu karar üzerine sanatçılar ve tüm duyarlı aydınlar ayağa kalkarak protesto yürüyüşleri ve paneller düzenlediler.
Protestolar, Sayın Başbakanı çileden çıkardı.
Her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan, Belediye Başkanına sahip çıkmak adına “Sayın Kadir (Topbaş) Bey, doğru yapmıştır tiyatro tartışmasında. Dünyanın hiçbir yerinde devlet eliyle tiyatro olmaz. Tiyatroları özelleştirmeye götürüyoruz. Ben de bu konuyu Bakanlar Kurulu’na getireceğim. İstedikleri oyunu oynasın arkadaşlar. Biz de gerekirse istediğimiz oyunlara sponsor oluruz. Tiyatroların tamamen özelleştirilmesini teklif edeceğiz.” Diyerek son noktayı koydu.
Dünya ülkelerinde devlet eliyle tiyatro olup olmadığını bilmediğim için, bu konuda yazılanlara bakmak gereğini duydum.
Sorunun yanıtını, bilgisine ve yazarlıkta dik duruşuna güvendiğim Sayın Deniz Kavukçuoğlu’un 02.05.2012 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki Tencere yuvarlanıyor kapağını buluyor” başlıklı makalesinde buldum.
Bu konuda bilgilendiğim için Sayın Kavukçuoğlu’na ayrıca teşekkür ederim.
Sayın Kavukçuoğlu makalesinde, “doğru olan nedir, bakalım” dediktensonra ya devletin veya kamunun büyük paydaş ve tümünün özerk olduğu Avrupa devletlerdeki tiyatroları saymaya başlıyor.
“The Royal National Theatre, Londra/İngiltere
Nationaltheatret, Oslo/Norveç
Théatre National, Nice/Fransa
Prague National Theatre, Prag/Çek Cumhuriyeti
Teatrul National Bucureşti, Bükreş/Romanya
Staatstheater, Hamburg/Almanya  
Stadsschouwburg, Amsterdam/Hollanda
Théatre Royal de la Monnaie, Brüksel/Belçika,
Staatstheater Wien, Viyana/Avusturya
Compañia Nacional de Teatro Clasico, Madrid/İspanya
La Scala, Milano/İtalya”
Bu bilginin doğruluğuna inanıyorum. Ancak doğru olmadığı, aksini söyleyen Sayın Başbakan tarafından kamuoyuna açıklanması gerekmektedir.
Sanatçıya gereken önemi vererek saygı duyan büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK, bu konudaki duygularını şöyle açıklıyor. “Efendiler, siz hayatınızda mebus olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz. Fakat hiçbir zaman sanatkâr olamazsınız.”
Sanata ve sanatçıya karşı takınılan bu olumsuz tavrı anlamakta güçlük çektiğimi belirtmeliyim.
Bu açıklamalardan sonra Sayın Başbakana bir soru sormak zorunlu hale gelmektedir.
2012 Yılı bütçesini incelediğimizde, Diyanet işleri Başkanlığı ödeneğinin 22,4 artışla 3 milyar 891 milyon 166 bin lira olarak saptandığını görüyoruz.
 Avrupa Birliği Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bütçelerinin toplamı (3 milyar 022 milyon 459 bin), Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe kadar olmadığını görülmektedir.
Sorum şu;
Laik rejimi kabul eden Avrupa ülkelerinden herhangi birinde, devlet din işlerini finanse ediyor mu?
Laik olan Avrupa devletleri, din ve devlet işini birbirinden ayrı tutarak dini tamamen kiliseye bırakmışlardır. Din işleri, ayrı gelirleri olan kiliselerce finanse edildiğini biliyoruz.
Yanlışım veya bu konuda bilgi eksikliğim varsa lütfen yanıtlayın.
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
gunduzakgul@hotmail.com

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget