WSJ Doğru Söylüyor! - Yakup Kepenek
Seçimlere doğru yabancı yayın organlarının ülke siyasetini değerlendirmeleri doğaldır. NYT-New York Times, FT-Financial Times, The Economist dergisi son günlerde art arda yorumlarda CHP’yi ele aldılar. Adını New York Borsası’nın bulunduğu caddeden alan WSJ-Wall Street Journal gazetesi geçen günlerde bir haber-yorum yayımladı. Yorumda, CHP’nin büyük bir değişim geçirmekte olduğu vurgulanıyordu.
***
CHP’nin geçirmekte olduğu büyük değişimin her gün çarpıcı yeni bir örneği görülüyor.
İşte bunlardan ikisi.
CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve Ankara I. Bölge 5. sıra milletvekili adayı Bülent Kuşoğlu’nun yaptığı açıklamayı “ezber bozan” açıklamalar olarak nitelendiren Zaman gazetesi (Habib Güler, 24 Nisan 2011) haberi şöyle sürdürüyor:
“Tekke ve zaviyelerin kapatılmış olmasını eleştiren Kuşoğlu, bunun toplumu yozlaştırdığını savundu… Bu kurumların tarih boyunca Türklük ve İslamiyetin aktarılmasında çok önemli roller oynadığını belirten Kuşoğlu, ‘Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. Bunlar irtica yuvaları, yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları’ diyor.”
Tekke ve zaviyeler 1925’te kapatıldı. Kapatılmalarının ana nedeni de bunların toplumu yozlaştırdıkları kanısıydı. Demek ki yanlış yapılmış(!).
Kuşoğlu’na anımsatmakta yarar var. Tekke ve zaviyelerin kapatıldığı yıllarda ve sonrasında Türkiye, halkevleri ve halkodaları, Köy Enstitüleri ve bilimsel ilkelere uygun üniversite kurarak, yaşamda gerçek yol gösterici olarak bilimi ve tekniği aldı ve uygarlık yolunda büyük adımlar attı.
Kuşoğlu’nun geldiği sağcı siyasal çizginin iktidarları halkevlerini, halkodalarını ve Köy Enstitülerini birer birer kapattı. Üniversitelerin durumu da ortada.
Halkevleri, halkodaları ve Köy Enstitülerinin yerini on yıllardır Kuşoğlu’nun istediği, İslamiyetin aktarılmasında çok önemli çalışmalar yapan imam-hatipler, onlarca cemaat, vakıf ve dernekler almış bulunuyor. Anlaşılan CHP adayı Kuşoğlu, İslamiyetin aktarılmasında ülkenin bugün ulaştığı noktayı yeterli bulmuyor. Tekke ve zaviyelerin, nasıl yapılacaksa, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmelerini ve yeniden kurulmalarını istiyor!
***
CHP’deki değişimin ikinci örneği Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa 1. sıra adayı Sena Kaleli, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’ne 26 Nisan günü yaptığı ziyaret sırasında yaptığı açıklamada “… cemaatlerden bazıları iktidarın arka bahçesi durumundadır. Bunları yok sayamayız. … bunları yok saymak sivil toplum anlayışına uygun olmayan bir davranıştır” diyor.
Kaleli’nin aynı ziyaret sırasında dile getirdiği “bilim ve din” ilişkileri konusundaki ilginç görüşleri ayrıca incelenmeye değer. Ancak burada çok önemli bir yanılgı var: Cemaat yapılanması ne ölçüde sivil toplum sayılır?
Herhangi bir toplumsal bir araya gelişin sivil toplum sayılması için üç temel koşul aranır. Sivil toplum kuruluşu, öncelikle, eşitler arası bir örgüt içi yapılanmadır. Sivil toplumda, astlık-üstlük, kaskatı bir hiyerarşik yapı düşünülemez. İkinci olarak, sivil toplum kuruluşu, açık ve saydam çalışır ve kuruluşa giriş ve çıkışlar tam anlamıyla özgürce olur. Üçüncüsü, sivil toplum kuruluşu devlet ile herhangi bir ilişki içinde olmaz.
Cemaatlerin özellikleri bu koşullara hiç uymaz.
***
Elbette CHP’deki değişimi yalnızca adı geçen iki adayın ya da benzerlerinin görüşlerine indirgemek doğru değildir; sürece kişisel adaylıkların ötesinde ve bütünlük içinde bakılmalıdır. Bütün bunlar CHP desteklenmesine engel sayılmamalıdır.
Yine de seçimlere gidilirken CHP adaylarının, özellikle AKP’nin bile henüz gündeme getirmediği, tekke, zaviye ve cemaat açılımı yapmalarının hiç kuşkusuz, açıklanması gereken siyasal bir mantığı ve dayanağı vardır!
Ancak, CHP içinden yapılan kimi eleştirilerden, yıllarca, sağcıların saldırılarına aldırmadan CHP’nin ilkelerini, değerlerini, cumhuriyetçi-solcu kimliğini savunanların; CHP’ye emek ve gönül verenlerin ve bunun bedelini ödeyenlerin bu tür İslamcı, cemaatçi açılımları, yerli medyanın çok büyük bir bölümünün bu yöndeki çok ısrarlı çabalarına karşın, bir türlü anlamadığı ve de anlamak istemediği anlaşılıyor(!).
Onların anlamadığını küresel büyük sermayenin sözcüleri anlıyor!
Yorum Gönder