Üniversite kontenjanları artırılmış - Abbas Güçlü
Sürekli yeni üniversiteler açılıyor. Yılsonuna kadar sayıları 200’e yaklaşırsa hiç şaşırmamak gerekir. Bu arada kontenjanlar da giderek artıyor. Geçen yıl 670 bindi. Bu yıl 700 bini aşması bekleniyor...
Madalyonun görünen yüzünde bu veriler var. Ve her iki artış da büyük tepkilere neden oluyor. Yeterli altyapı kurulmadan bir rektör ve bir tabela ile neden yeni üniversite açılıyor diyenler de var, üniversite mezunu işsiz sayısı bu kadar yüksekken, kontenjanlar hâlâ niye artırılıyor diye tepki gösterenler de. Haksızlar mı? Haklılar. Ama yeni üniversitelerin de açılması gerekiyor, kontenjanların artırılması da. Çünkü yüksek öğrenimdeki okullaşma oranımız hâlâ AB ülkelerinin çok gerisinde...
Bugün için pek çok üniversitenin çok zor koşullarda olduğunu biliyoruz. Ama ODTÜ ve Hacettepe gibi gurur kaynağımız olan daha birçok üniversitenin barakalarda kurulduğunu da unutmamalıyız...
Son beş yıl içerisinde kurulan üniversitelerden bazıları hâlâ yerinde saysa da müthiş bir başarı örneği sergileyenler de yok değil.
Genç Bakış nedeni ile her hafta başka bir üniversiteye konuk olduğumuz için biliyorum. Örneğin son bir ay içerisinde program yaptığımız üniversitelerden Düzce, Karabük, Kırşehir ve Karaman’daki üniversitelerimizi buna örnek gösterebilirim.
Hem kampüs altyapısı hem de akademik kadro ve araştırma konusunda, henüz çok yeni olmalarına rağmen kırk yıllık üniversitelere taş çıkartan bir performans sergilemişler. DPT, TÜBİTAK, Maliye’den büyük destek görmüşler, görmeye de devam ediyorlar.
YÖK’ün bu konuda maalesef çok fazla bir katkısı yok. Ama iktidarın, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın ilgisi ve desteğinin memnuniyet verici bir düzeyde olduğunu biliyor ve görüyoruz. Ama nedense bunu bir türlü anlatamıyorlar. Hatta gidip yeterince görmüyorlar...
Sayısal artış iyi de!..
Hükümet zor olanı yapıp 100’e yakın yeni üniversitenin önünü açtı, onlara binlerce dönümlük arazi, kadro ve mali destek sağladı. Bundan sonrası ise YÖK’e düşüyor.
Zaten asli görevi de bu değil mi? Ama artık onlar da bu yükün altından kalkamıyor.
YÖK kurulduğunda 19 üniversite vardı. 30 üniversiteye kadar da durumu idare etti. Şimdi bu elbise onlara da artık dar geliyor. YÖK yasasının değişmesi işte bu açıdan çok önemli.
Seçimlerden sonra, umarız genel bir Anayasa değişikliği zaman alsa bile sadece bu konuda yeni bir düzenlemeye gidilmesi, üniversitelerimizin geleceği açısından olmazsa olmazlardan birisidir...
Yeni YÖK yasası ile birlikte Özal döneminde gündeme gelen “Özerk“ ve “Özgün Üniversite“ modeli de tekrar tartışmaya açılabilir.
Yeni yasa, hem üniversiteleri tek tip ve YÖK’e bağlı olmaktan çıkartmalı hem de eğitim-öğretim amaçlı olanlara, bilim üreten araştırmacı üniversiteleri birbirinden ayırmalıdır.
Örneğin artık İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe gibi üniversiteler artık lisans öğrenimi yerine yüksek lisans ve doktoraya yönelmeli ve giderek güçlenen teknoparkları ile bilim ve teknoloji üreten merkezler haline gelmelidir.
Bu o kadar zor mu? Kesinlikle hayır. Yeter ki misyon ve vizyonları yeniden gözden geçirilsin...
Teknoparklar göz kamaştırıyor
Eğer vaktiniz varsa mutlaka en yakınınızdaki bir üniversiteyi ziyaret edin ve eğer varsa teknoparklarını gezin. Kesinlikle zamanınız boşa gitmeyecek, gülen bir yüz ve gururla ayrılacaksınız.
Garanti veriyorum çünkü çok fazla içlerindeyim ve gece gündüz demeden ne zaman bir fırsat bulsam, bu merkezleri geziyorum ya da yeni yapılanmalara yönelik projelerini dinliyorum. Hemen hepsi de heyecan verici. Ama aralarında müthiş bir kopukluk var. Bu yüzden ısrarla bir Bilim Bakanlığı’na ihtiyacımız var diyorum. Çünkü gelecek orada. Ve onların ciddi anlamda desteğe ihtiyaçları var.
Rektörlerin zamanının çok önemli bir bölümü, Maliye Bakanlığı’nın yolunu aşındırmakla geçiyor. Oysa onları ikna etmek için harcadıkları zamanı, daha fazla araştırma için ayırsalar tablo bugünkünden çok daha farklı olur.
Türkiye, son 30 yılda dünya bilimine katkı sıralamasında 40’lı sıralardan önce 30’la, sonra 20’lere yükseldi. Biraz destekle önce ilk 15’e, ardından ilk 10’a girmemiz işten bile değil. CHP’nin çılgın projesinin bu yönde olması da sevindirici. MHP de karşı çıkmıyor. Yani tüm partiler en azından bu konuda uzlaşırlarsa, Türkiye’ye ve gençlerimize en büyük iyiliği yapmış olurlar...
Özetin özeti: Yapılacak çok iş var. Enerjimizi gelin buna harcayalım...
Yorum Gönder