Suriye’nin Tanıksız Katliamı - Nilgün Cerrahoğlu
Ahmedinejad karşıtı “Yeşil İsyan”la baş gösteren Müslüman dünyasının ayaklanmalar dizisi bildiğimiz bir gerçeği bir kez daha kanıtladı:
Suudi Arabistan’ı bir yana bırakacak olursak; İslam âleminin en zalim ve vahşi dikta rejimleriyle yan yana yaşıyoruz…
“İleri demokrasi” iddiasını kimselere bırakmayan Erdoğan hükümeti üstüne üstlük; bu belalı rejimlerle “iyi komşuluk ilişkileri” ötesine geçen “kanka” bağları içinde…
İki yıl öncesinin hileli seçimleriyle yollara düşen yüz binlerce İranlının “özgürlük”, “hakkaniyet” arayışlarına sırt çevirerek Ahmedinejad’ı kutlayan “ilk başkent” olan Ankara; Tahran’a “meşruiyet zırhı” sağlamıştı…
Aynı şeyi bugün -bir başka biçimde- “Arap isyanlarının en kanlısı” sıfatını kazanan Beşşar rejimi için yapıyor.
İran-Suriye işbirliği
Bakmayın RTE’nin o “reform yap!” çağrılarına…
Laf olsun torba dolsun laflar bunlar…
Tutarlılık ve inandırıcılıktan yoksunlar…
Kelin merhemi olsa başına sürerdi hesabının ötesinde, zamanlama açısından geç kalmış diskurlar…
Suriye’nin “demokrasi açığını” Ankara yeni mi fark etti?
Fazla geriye gitmeyi bırakın, halkının “reform isteklerine” kulak tıkayan Esad rejimiyle daha çok yeni; 1.5 ay önce “Şamgen” yapılmadı mı?
Suriye gösterilerine bakıyorsunuz, Mübarek’in devrildiği 25 Ocak’ın hemen ertesi gün patlak vermiş. Şamgen’in start aldığı 11 Mart tarihinde, Suriye yani çoktan fıkır fıkır kaynamaya başlamış…
AKP; Mısır-Tunus örnekleri ortadayken nasıl böyle bir atılıma kalkışmış?
İki şık var: Ya burnunun ucunu görmüyor. Ya; Şam rejiminin her yöntemi kullanmak pahasına ayakta kalacağını varsayıyor…
Tahran ayaklanmasını kanla bastıran Ahmedinejad rejimini bağrına nasıl bastıysa; bu kez de Esad’ı ne olursa olsun, bağrına basmayı sürdürmek istiyor.
Ankara’nın teveccühünü kazanan iki rejim de zaten, koltuk değneği gibi birbirlerine yaslanarak yol alıyorlar.
Öyle ki ülkesinde özgürlük arayışının başını ezen Ahmedinejad’ın; Suriye ayaklanmasını bastırmak için Esad’a doğrudan destek gücü olarak devrim muhafızlarını yolladığı söyleniyor.
Mısır-Tunus Farkı
Gösterileri bastırmada kullanılan yöntemler, iddiaların doğruluğunu kanıtlıyor…
“Yeşil isyanı” bastırmak için İran rejiminin başvurduğu ilk yöntem; “uluslararası medya” temsilcilerini derdest edip, derhal kapı dışarı koymak olmamış mıydı?
Suriye yönetimi de bugün aynı yönteme başvuruyor.
Başta Dera olmak üzere, gösterilerin yapıldığı her yerde askeri güçleri devreye sokan Esad hükümeti de, dünya basınına kapıları kapatıyor.
Suriye’de şu anda küresel medyanın doğrudan tanıklık edemediği bir katliam yaşanıyor.
Gerek Mısır; gerek Tunus’taki tablodan, çok farklı bir durum bu.
Mısır, Tunus’taki gelişmeleri, dünya ayrıntılı biçimde izliyordu. Suriye’den alınabilen haberler ise bugün gıdım gıdım sade internet sitelerinde örgütlenen aktivistlerinden gelebiliyor.
Esad rejiminin kaderini son kertede bu sanal âlem eylemciliği ve Suriye liderine ordunun bağlılık düzeyi belirleyecek.
Yorum Gönder