Dünkü Star gazetesinde yeni hedef MHP İstanbul adayı Prof. Dr. Ümit Özdağ!
Malum bu Star gazetesi önceki gün de Ergun Babahan aracılığı ile Devlet Bahçeli hakkında rezil imalarda bulunan bir mevkute!
Sahibi gizlenen, ama tahmin edilen bu gazete belli ki seçim öncesi bir görev aldı ve şimdi onu yerine getiriyor.
Dün sabah erken saatlerde Prof. Ümit Özdağ’ı aradım ve haberin içeriğini konuştum.
Ümit Bey’e göre yapılan, MHP’ye karşı başlatılan taarruzun devamı.
Amaç MHP’yi sabote etmek ve mümkünse ehlileştirmek.
Buradan hareketle de üniterlikte ve Türklükte titiz olan isimler hedefe oturtuluyor.
Gazetede yazılanlara gelince...
Öncelikle belirtmeliyiz ki Prof. Özdağ’a göre bu bilgiler MİT ya da MGK’dan çarpıtılarak sızdırıldı.
Olayın aslı şu:
Birinci iddiaya cevap:
1997’de Dışişleri Bakanlığı İstihbarat Dairesi Prof. Özdağ’ı arar:
- “Sayın Özdağ Barzani yanlıları ABD’de bir konferans düzenliyor, devlet adına biz ülkesine bağlı bir akademisyen olarak sizin katılmanızı istiyoruz.”
Prof. Özdağ iş yoğunluğu sebebiyle gitmek istemez ama ısrar üzerine hayır diyemez ve o toplantıya Prof. Doğu Ergil’le beraber katılır ve Türkiye Cumhuriyet Devletinin resmi politikası ile örtüşen görüşlerini dile getirir.
İkinci iddia:
Yine yıllar önce Prof. Ümit Özdağ ASAM Başkanı iken Mehmet Mehmetoğlu isimli Güneydoğulu bir işadamı Özdağ’ı ASAM’da ziyaret eder ve PKK bağlamında bazı bilgileri paylaşır.
Özdağ, Mehmetoğlu’nu gönderir ve onun aktardığı ilginç bilgileri randevu alarak MİT’te dönemin Müsteşar Yardımcısı Emre Taner’e anlatır. Üçüncü olay ya da iddia:
Yine Mehmet Mehmetoğlu’nun ASAM’a gönderdiği bir başka şahıs benzer bilgiler verir ve Ümit Özdağ o bilgileri MGK’ya giderek bunu dönemin komutanına aktarır. O yıllarda MGK’da komutan yardımcısı İlker Başbuğ’dur.
Evet hadise budur ve ASAM gibi bir araştırma kurumunun başkanı olarak Prof. Ümit Özdağ’ın bu tür görüşmeleri yapması eşyanın tabiatı gereğidir.
Önemli olan bu görüşmelerin gizli ve sır olmaması ve tamamen devletin bilgisi dahilinde olmasıdır.
Tam bu noktada parantez açıp soralım:
Prof. Özdağ’ın ASAM Başkanı olarak, size önemli bilgiler getirdim diye müracaatta bulunan biriyle görüşmesinden daha doğal ne olabilir ki, üstelik bu görüşmenin içeriği anında devletin en önemli kurumlarına iletilmiştir.
Keza Dışişleri Bakanlığının ısrarlı ricasıyla bir akademisyenin ABD’ye gidip bir konferansa katılmasının neresi anormal?
Tablo bu, lakin belli ki birileri hadiseyi çarpıtıp hem Özdağ’ın şahsını, hem de MHP’yi güya itibarsızlaştırmak istiyor.
Kasetler ve de Bahçeli için yapılan o alçak imadan sonra bu haberle artık kesin teyit görmüştür ki MHP’ye çok çok büyük bir tezgah söz konusudur.
Ve maalesef bu tezgahın içinde olanlara MİT ya da MGK’daki bazı unsurlar da omuz vermektedir ki Ümit Özdağ’la ilgili bu haber servisi bu tezimizi doğrulamaktadır. Evet yapılan AKP’nin ötesinde açık bir devlet komplosudur...
TELÂŞIN SEBEPLERİ
Tayyip panikte, rezil tezgahlar eşikte!
Altını çizerek yazıyorum AKP’nin oyu değil yüzde 45-50’lerde, emin olun yüzde 40’ın bile altında!..
Hayır, temennimi yazmıyorum; yaptırılan iki tarafsız anketin sonucunu paylaşıyorum.
Öyle olduğu içindir ki Tayyip panikte!
Öyle olduğu içindir ki belden aşağı vuruyor!
Öyle olduğu içindir ki komiklikler yapıp hayal satıyor!
Endişem, oluşan panikle Tayyip’in zıvanadan çıkmasıdır!
Şu saat itibarı ile her şey olabilir!
Mümkün değil diyeceğiniz şeyler artık ihtimal dahilindedir!
Montajlarla ağza bile alınmayacak rezillikler olmuş gibi servis edilebilir.
AKP derin devleti iki hafta içinde göreceksiniz çamur saçacak zira seçimi kaybedebileceklerini düşünmeye başladılar!
Ergun Babahan ile Hüseyin Gülerce bunun sinyalini vermiştir.
Baktılar ki MHP’ye yapılan kaset operasyonu geri tepti ve mağduriyet yarattı; yeni bir komploya zemin hazırlıyorlar!
Bu şekilde akıllarınca MHP’yi ya bitireceğiz ya da biteceğiz noktasındalar!
Muhalefet, ama özelikle MHP kurulması ihtimal dahilinde olan bu tür tezgahları öngörmeli ve şimdiden A ve B planlarını hazırlamalıdır.
Tekrar ediyorum; değil Türk siyasal yaşamının, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin en zor 15 günlerinden birine yelken açıyoruz.
Silahlı Kuvvetlerde krize neden olan son tatbikat erteleme olayının perde gerisinde acaip spekülasyonlar var.
Seçim arifesinde generallerin apar-topar ifadeye çağrılmaları ile tatbikat ertelemesi olayı farklı şekillerde özdeşleştirilmeye başlandı.
Tayyip Erdoğan, bir yandan MHP için akıl almaz hesaplar yaparken öbür yandan askeri bir şekilde oyuna dahil edip oradan oy devşirmek istiyor!
Kesin bilgilerimle söylüyorum, Tayyip Erdoğan kaybedeceğini kesin olarak anladığı an seçimi bile yaptırmayabilir; yani o yönde ciddi adımlar atabilir ki böyle bir ihtimal belirmiştir.
Erdoğan eğer aylar öncesinden hazırladığı son belden aşağı kurgu bombalarla da sonuç alamazsa, işte o zaman farklı şeyler yaşanabilir.
Pis, rezil ve pespaye günlere gebeyiz!..
Allah bu memlekete zeval vermesin!
TARİHİN HÜKMÜ
Yayınlanmamış kitap ve kaset, hangisi suç?
Türkiye aslında gerçek anlamda geçen 12 Eylül’de yapılan referandumda teslim alındı.
Öyle, çünkü o referandumla yargı AKP tarafından fethedildi.
O gün bugün yargı AKP’ye el pençe divan duruyor!
Deniz Feneri gibi zekat hırsızlığının Alman yargısı tarafından hükme bağlandığı bir konuda bile AKP istemiyor diye savcılık aradan üç yıl geçmesine rağmen hâlâ Türkiye’de dava açabilmiş değil.
Tamam, geçmişte de yargı peşin hükümlüydü ama o önyargı o zaman hadiselere değil, sadece kavramlara endeksliydi.
Oysa bugün yargı birebir somut olaylarda bile açıktan iktidarın yanında tutum alabiliyor.
Şu tabloya bakar mısınız?
Yayınlanmayan kitap için (Ahmet Şık’ın İmamın Ordusu kitabı) insanları hapse atan yargı, mağdur MHP olunca bazı kasetlerin tamamı yayınlanmadığı için bir şey yapamayız diyebiliyor.
Biri kitap, biri kaset ama kitap AKP ve cemaatin aleyhine ya, orada akan sular duruyor... Soruyorum, o kasetler AKP ve cemaat üyeleri hakkında olsaydı, kaç yüz kişi şimdi organize suçlardan sorgulanır halde olurdu?
Adaleti kirletenleri tarih utançla yadedecektir.
Yorum Gönder