Fakir fukara, garip guraba edebiyatı yaparak AKP iktidar oldu...
En büyük darbeyi işçilere vurdu.
Onların emeklerini patronlara sömürtmek için yasa üstüne yasa çıkarttı.
Kölelik düzeni olan taşeron işçilik sistemini yaygınlaştırdı.
Memurlarda bile sözleşmeli denilen kölelik düzeni devreye sokuldu.
Milyonları yoksullaştırdı...
Sonra kendi yoksullaştırdığı bu insanı kurtarıyormuş gibi yine ortaya çıktı.
Partililer eliyle listeler düzenletti.
Onlara devletten yardım aktardı.
Amma yapan devlet değil de AKP imiş gibi gösterdi.
-Oy ver; bu yardımı hep al, diye bir iple bağladı fakir fukara, garip gurabayı.
Öyle de oluyor.
Oyları işçiden alıyor AKP.
Oyları yoksullardan alıyor.
Önce onları bir lokma ekmeğe muhtaç ediyor.
Sonra da torba torba yiyecek vererek kendisine bağlıyor.
1 Mayıs dayanışması
Bütün dünyada çalışanların en büyük meslek dayanışma günü 1 Mayıs'tır.
1 Mayıs; emeğiyle geçinen insanların; patronlarından haklarını isteme günüdür.
1 Mayıs; emeğin hakkını alma mücadelesinin başlangıç tarihidir.
Bu yüzden; işçiler, memurlar, emekliler; köylüler açısından yaşamsal önem taşır.
Hele hele son yıllarda çok daha önemli hale gelmiştir.
Çünkü; işçiler hakları son 50 yılda hiç bu kadar gasp edilmemişti...
Hesap ortadadır.
İnanmayan; son 8 yılda çalışma haklarıyla ilgili olarak çıkartılan yasalara baksın.
Kazak abdal diyor ki
18. Yüzyılın başlarında yaşayan halk ozanlarımızdan Kazak Abdal sanki bugünleri görmüş de öyle söylemiş. Bakalım ne söylemiş:
Eşeği saldım çayıra
Otlaya karnın doyura
Gördüğü düşü hayıra
Yoranın da avradını
Münkir münfakın soyu
Yıktı harab etti köyü
Mezarına bir tas suyu
Dökenin de avradını
Müfsidin bir de gammazın
Malı vardır da yemezin
İkisin meyyid namazın
Kılanın da avradını...
Kazak Abdal söz söyledi
Cümle halkı dahleyledi
Sorarlarsa kim söyledi
Soranın da avradını...
Sendikacı AKP’de
Dünyanın en garip hali işte budur.
Amma gerçek ortada.
İşçilerin bir sendikasının başkanı (Hak-İş) istifa edip, bu partiden milletvekili adayı oldu.
Salim Uslu, Meclis'e girecek.
Orada herhalde işçi haklarını nasıl gasp ettirdiğini anlatacak.
Eğer emeğiyle geçinen milyonlarca insan uyanmazsa...
1 Mayıs kutlamalarının bir anlamı olmayacaktır.
-Uyan ey işçi sınıfı, uyan...
Senin gelirin son sekiz yılda azalırken patronların uzaya çıktı.
Senin alın terini hiçbir iktidar bu kadar kabaca ve insafsızca sömürtmemişti.
Bir düşün; ne oluyor diye kendine sor, sonra da Taksim'e git.
1 Mayıs'ı ananlara destek ol!
Bu büyük emek bayramı hepimize kutlu olsun.
İlahi adalet
Türkiye'de adaletin AKP iktidarı tarafından nasıl kuşatıldığını, nasıl ele geçirildiğini merak mı ediyorsunuz?
O zaman size gazeteci İlhan Taşçı'nın şu kitabını tavsiye ediyorum: "Yargının Siyasallaşma Günlüğü İLAHİ ADALET"
Bu ilginç kitapta son yıllarda yargının nasıl kuşatıldığının belgelerini bulacaksınız.
Örneğin; Ergenekon yargılamasının 30 yılda bitmeyeceğini öğreneceksiniz.
Daha da ayrıntıyı merak ediyor iseniz; HSYK'nın yeniden düzenlenmesine bakacaksınız.
Yeni HSYK'ya kimlerin atandığına bakacaksınız.
Bunlardan sadece 1 tanesinin hikâyesini öğrenmeniz bile yeni HSYK'nın AKP icra kuruluna dönüştürüldüğünü anlamanıza yetecektir.
Türban eylemcisi HSYK üyesi
Yargıyı AKP'nin ele geçirdiğine inanmayanlara bir belgenin özetini verelim:
1 Eylül 2010 tarihinde; yani anayasa referandumundan sonra; AKP Kayseri İl Başkanı Ömer Dengiz imzasıyla Kayseri Baro Başkanı Ali Aydın'a bir resmi yazı gönderiliyor. Bu yazının son paragrafında denilenlere bakınız: " 12 Eylül'de gerçekleştirilen reform sürecinde, milletimizin menfaatini içeren bu tarihi değişiklikte, desteklerini ve emeklerini esirgemeyen başta şahsınız olmak üzere bütün üyelerinize teşekkür eder..."
Gördüğünüz gibi; Kayseri Baro Başkanı; referandum sürecinde AKP militanı gibi çalışmış ve teşekkür almıştır. İş sadece teşekkürle kalmıyor. Ali Aydın; işte bu siyasi tavrı sonucunda HSYK üyeliğine atanıyor. Bu Ali Aydın; Kayseri'de türban eylemlerinde de en önde yer alan isimlerden birisi...
İş bu kadarcık da değil.
Bu Ali Aydın, Mazlum Der isimli gerici derneğin de başkanı. Bunlar, 14 Mart 2008 tarihinde Kayseri Üniversitesi önünde üniversitenin güvenlik görevlilerine de saldırırlar ve bu eylemleri yüzünden mahkemelik olurlar.
İşte Abdullah Gül böyle birisini HSYK üyesi olarak atar. Bu da şimdi hakim ve savcılara yeni vazifeler verir. Siz; özel yetkileri alınan o malum Erzurum savcılarına o özel yetkilerin neden geri verildiğini hâlâ anlamadınız mı?
İlhan Taşçı, Ankara'da çalışmanın verdiği deneyimle; hukuk düzenimize karşı oynanan oyunun perde arkasını gayet çarpıcı örneklerle ortaya koymuş.
İlahi Adalet, Cumhuriyet Kitapları tarafından yayımlanmış.
Zorbalığın pençesinde
İşte bu AKP hukuk sisteminde; insanların başına gelenlerin bir başka öyküsü daha...
Bu kitabı yazan ise Tuncay Özkan...
Onu anlatmaya gerek...
Ergenekon davasının tutuklusu...
Yıllardır içeride...
Ama ortada hâlâ belirgin bir suç, kanıt yok.
Onun suçu; cumhuriyetin değerlerini ödünsüz savunması...
Başına gelen kara olayların hikâyesini de yazdığı son kitabında anlatmış:
Zorbalığın Pençesinde -Silivri Günlüğü-
Kendisine sabırlar diliyorum...
Geçen gün Silivri'den geçerken içim burkuldu...
21. yüzyılda fikre karşı gösterilen bu diktatörce baskı Türkiye'nin yüz karasıdır.
Tuncay da bu zulmün mağdurlarından birisi...
Onun bu ilginç ve trajik kitabı da Cumhuriyet Kitapları serisinden çıktı.
2010'lu yıllardaki utanç verici manzaralara tanık olmak için Tuncay Özkan'ı da mutlaka okumak gerekiyor.
Yorum Gönder