CHP Barışa Giden Yolda... - Hikmet Çetinkaya
Liberal takımı, yandaşlar ve tarikat şeyhinin müritleri sıkıntılı...
CHP’nin Hakkâri mitinginin görkemli geçmesi, Iğdır ve Ardahan’da Kılıçdaroğlu’nun ilgi görmesi onların canını sıkıyor.
Kurulu düzenleri altüst olacak!
Kılıçdaroğlu’nun “Barış için her bedeli öderim” demesi, KCK operasyonlarını eleştirmesi, Kürt sorununa ilişkin çözüm önerilerini dillendirmesi, “yerel yönetim özerkliği” için söz vermesi, at sırtında ölümü göze alarak İran’dan kaçak mazot getirenlere, “Bu işi yasal olarak yapacaksınız” demesi, yerlerinden zıplamalarına neden oluyor.
Halkımız “yeni anayasa” lafını dinleye dinleye bugünlere geldi...
Artık halkın karnı tok!
Yemiyor!
Türkiye’nin barışa, demokrasiye, özgürlüğe gereksinimi var!
***
Bu kanlı, kirli savaş bitmeli!
Yüz binlerce genç işsiz ve üstelik diplomalı!
Güneydoğu’da işsiz genç oranı çok yüksek!
Ben buna Iğdır’da tanık oldum!
İnsan duygularını çoğaltarak yaşarsa mutlu olabilir!
Eğer duyguları törpülenmişse mutlu olması olanaksızdır...
9 yıllık AKP iktidarı “sadaka toplumu” yarattı, Türkiye’de işsizlik ve yoksulluk arttı...
Başbakan Erdoğan “Kürt açılımı” dedi ama sonunu getiremedi, defteri kapadı, “Türk-İslam sentezi”ni model olarak alıp Güneydoğu’da “Kürt-İslam sentezi”yle 12 Haziran seçimlerine doğru yol almaya başladı.
Peki, Kılıçdaroğlu ne yapıyor?
Kılıçdaroğlu ve ekibi “Kürt sorunu”nu seçim bildirgesine koydu; hâlâ “CHP düşmanlığı yapan” eski CHP’lilere ise kendini bir türlü sevdiremedi.
***
Önceki gün bir televizyon kanalında durduk yere CHP’ye vuran kişi, “yerel yönetim özerkliği”ni gündeme getirip “Kılıçdaroğlu nasıl olsa iktidar olamayacak” deyince, canlı yayına Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu katıldı ve bir dakikada olup biteni anlattı.
Yaşını başını almış kişi, yerel yönetim özerkliğiyle federasyonu karıştırıyor muydu yoksa!
Tartışmacıya şöyle bir baktım.
Bir dönem bakanlık, 9 yıl önce CHP Genel Sekreterliği yapmış olan konuşmacının yüzü bile kızarmadı...
Kılıçdaroğlu’nun “Barış için her bedeli öderim” demesi, Ermenistan sınırının açılacağını açıklaması, okullarda Kürtçenin öğretileceğini söylemesi, miting alanlarında halkı gıdıklamak için verilmiş sözler değildir.
CHP’nin seçim bildirgesini okumadan yaşını başını almış bir siyasetçiye, şimdilerin yazarına böyle bir tavır yakışmaz.
Önce seçim bildirgesini okuyacaksın eleştireceğin partinin, sonra konuşacaksın!
Konuşmazsan Sezgin Tanrıkulu’ndan dersini alırsın, yüzünde alaycı gülümseme olsa bile...
***
Demokratik bir hukuk devletinde her şey açık bir biçimde konuşulmalı ve tartışılmalı. Görüş ayrılığı olsa bile “Barışa giden yolda” yürünmeli, BDP’liler “ayrılıkçı” siyaseti sonlandırıp sermaye-emek çelişkisini gündeme getirmeli.
Kimi Kürt siyasetçiler iki de bir “statü” isteminde bulunup “üniter devlet” yapısını karalıyorlar. Bunu yaparken 1950’den bugüne dek Türkiye’yi gerici-faşist iktidarların yönettiğini görmezden geliyorlar. Hani şu “statü” dedikleri nedir, bilen var mı?
Bu konuların hiçbirisine açıklık getirilmiyor.
Kürtçe okullarda seçmeli ders olabilir!
Türkiye kan üzerinden siyaset yapa yapa bugünlere geldi... Ellerinde molotofkokteyli bulunan Kürt gençleri her gece İstanbul’da kaç otomobil yakıyor sayısını unuttum...
***
Gecenin kör karanlığında, bombalı tuzaklar, suikastlar, karakol baskınları, çatışmalar.
Dedim ya insan duygularıyla yaşar... Duygusuz aşk da olmaz yaşam da...
Umutlarımızın yeşermesi için iyimserlik de yetmez... Önce terörün bitmesi, teröre destek verilmemesi, eli silahlı çetelere “gerilla” denilerek alkış tutulmaması birincil koşuldur.
Ne Türk ne de Kürt milliyetçiliğiyle bir yere varılır.
Birey olmak, demokrasiye ve özgürlüklere dört elle sarılmak gerekir...
Yorum Gönder