Torbası benden olsun - Tünay Süer

Malezya’da Uzakdoğu seyahatine eşlik eden gazete yazarlarına açıklamalarda bulunan başbakan Erdoğan bu günlerde itirafçı oldu adeta.
Hayırdır inşallah!
Yeniden yargılama tartışmalarına ilişkin, “İçeride günahsız yatan çok kişi var” diyor.
Allah Allah! başbakana bir haller oldu.
Sormak gerek, şimdi mi aklına geldi sayın başbakan?
Vicdanın mı sızlamaya başladı, yoksa asrın soygunu, ayakkabı kutularından çıkan dolarlar ve ucu oğluna dayanan sonrasında dediğin gibi oğlum değil esas beni hedef alıyorlar düşüncesi mi böyle konuşturuyor seni.
Elini, dilini tutan mı var? Yeniden yargı da ne demek?
Alıştık bir gecede yasa çıkartmana.
Torbası benden olsun, yeni bir yasa çıkart ve deki;
Ben yanlış yaptım ey halkım!
Özel Yetkili Mahkemeleri çıkarttığıma ve bunca yurtseveri haksız yere zindanlara tıktığıma çok pişmanım. Bu mahkemede ordumuza, aydınlarımıza yapılan bütün suçlamalar düzmeceydi.
Bundan ötürü görülen davalar ve verilen kararlar hükümsüzdür.
Ergenekon ve ona bağlanan tüm davalar kapatılmıştır.
Özel Yetkili Mahkemeleri lav ediyorum.”
Diyebiliyor musun?
Hiç sanmıyorum.
Çünkü samimi değilsin.
Suçsuz yere demir parmaklılar ardına kapattığın bunca insanın vebali Fetullah Efendiden değil senden sorulacaktır.
Çünkü iktidar olan sensin.
Bu davaların birer düzmece olduğunu bal gibi de biliyorsun.
Hâkim ve savcılar önceden belirlenmiş görevlerini yapıyorlardı.
Öyle ki lehte olan yanıtlara iddianamelerde yer verilmemesi, bilirkişi raporlarının kale alınmaması gibi.
Orada oynanan hain bir tiyatroydu ve halen oynanmaktadır.
Karşısındaki insanı küçümseyen, âdeta alay eden o yargıçlar ve savcılar gün olacak aynı şekilde yargılanacaklardır inşallah. Buna inanıyorum.
Yüzlerce masum insanın hayatlarını çaldın, ailelerini perişan ettin.
Günahı biliyorsan günah işledin ey başbakan!
Merak ediyorum acaba kıldığın namaz tanrı katında sayılıyor mu?
Yol yakınken bu günahtan, haksızlıklardan dön derim.
                                                        ***
Ateşim 39 dan 37 ye ancak bugün düştü. Üşütmüşüm birkaç gündür yatmaktaydım. Tuncay Özkan, dün Fatih Hilmioğlu’nun içler acısı olan son durumunu anlatıp özgürlüğü için herkese çağrı yapmıştı. Bunu okuduğum zaman inanın kahroldum.
Kafam kazan gibi, ağrımadık bir tarafım yok Twiter’a girdim.
Sayın cumhurbaşkanına seslendim kaç kez unuttum. Sn.Hilmioğlu’nun durumunu anlattım ve elindeki yetki ile mutlaka çözüm bulmasını insanlık adına rica ettim.
Bu arada tüm orada olan kişilere de seslendim birlik olalım burayı sallayalım diye ama bir türlü istediğim olmadı. İnsanlar acaba çok duyarsızlaştılar mı ne iştir anlayamadım. Duruma daha fazla dayanamadım ve çıktım.
                                                                      ***
Cemaat ve AKP
1965 ten beri devleti sistemli bir şekilde ele geçirmek isteyen Gülen Cemaati hem ekonomik olarak güçlenmiş hem de uluslararası ilişkilerde önemli bir güç olmuştur
ABD’de süresiz oturum izni almak için yaptığı başvuru dosyasına koyduğu bir belgenin olduğu, yıllardır CIA’dan maaş aldığı, banka dekontlarının bu dosya içinde olduğu iddiaları ortaya atıldı.
Gülen’in kendinden emin şekilde 180 dönümlük bir malikânede yaşadığı ve de 220 FBİ ajanı tarafından da korunduğu da iddialar arasındaydı.
ABD büyük bir menfaati olmasa neden besleyip korusaydı bu hoca efendiyi?
Atatürk ve rejim düşmanı Hoca Efendi yıllar içerisinde ordu ve polis gücünde örgütlenerek her iki kurumunda içini oymaya başlamış,  diğer okullarda yetiştirdiği kişilerin de önemli koltuklara gelmesini sağlamıştır.(Vali, savcı, kaymakam vb.)
İktidar değildi ama iktidardan daha güçlenmiş ahtapot gibi kolları her tarafa uzanır olmuştu. Tayyip Erdoğan bunu yıllar önce fark etmişti. Hocadan, onun gittikçe büyüyen gücünden hoşnut değildi.
2004 yılı Haziran ve Ağustos aylarında MGK, "İrticai Faaliyetlere Karşı Yürütülecek Mücadele" başlığıyla toplandı, alttan alta mücadeleye başladı.
Sessiz ve derinden gidiyordu sanırım.
Fethullah Gülen Cemaati'ne yönelik bu belgeyi Taraf 'ın yayımlamasının ardından iki güç arasında ipler kopmaya başladı. Ve koptu.
Şimdi, birbirlerini yok etmeye çalışıyorlar.       
Zindanlara kapatılmış esaret çeken yurtseverlerimiz için yıllardır kendi çapımda mücadele ediyorum. Yazıyorum, yeri geldiğinde konuşuyorum.
Bazen bir hukukçu olamadığım için esef duyuyorum.
Yasalardan pek anlamıyorum ama inceliyorum kendimce umutla bir açık arayıp duruyorum.
Şimdilerde bu 312. Maddeye taktım kafayı.(Özel Yetkili Mahkemeler)
 İncelediğimizde bu maddenin “Türkiye Cumhuriyeti Hükümet’ini yıkmaya teşebbüs” şeklinde ifadeler taşıyan bir madde olduğunu görüyoruz..
“Yıkmaya teşebbüs” ibaresi çok özel bir suç tanımlaması yapmıyor, yani her şey teşebbüs etmeye girer anlayışı ile bir kural veya ilke olamaz. Bu teşebbüsün sınırları nedir? Hangi hal ve ifadeler kamu düzeni ve mevcut hükümet için tehlike ihtimalini ortaya çıkartır belli değil.
O zaman 312.Madde hem yasada yazıldığı şekliyle hem de şu ana kadar Ergenekon kapsamında uygulandığı şekliyle hukuk devleti kurallarına tamamen aykırı oluyor. Bu nasıl hukuktur? Yasanın bu haliyle oluşturulan Özel Yetkili Mahkemelerin geçerliliği olabiliyor mu?
TMK'nın 10. maddesinde yapılan yeni düzenleme nedeniyle, özel yetkili mahkemelerin dayanağını oluşturan CMK'nın 250, 251 ve 252. maddeleri yürürlükten kaldırıldı. Yürürlükten kaldırılan 250. maddesinin birinci fıkrasına göre, görevlendirilen mahkemelerde açılan davalara kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar, bu mahkemelerce bakılmaya devam edilecek. Denildi.
Allahtan korkmaz, kuldan utanmazlar. Arap’ın yalellisi gibi uzatılan mahkemeler insanların olumsuz şartlarda yaşamalarından ötürü hastalanıp teker teker ölmesine kadar sürecekti herhalde. Türk Milleti olarak buna asla izin vermeyeceğiz. Görecekler, demokrasilerde çare tükenmez derler demokratik haklarımızı kullanarak o kapıları yıkacağız.
TC.Tünay Süer
11.Ocak.2014

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget