Halk bu kadarını yemez, gelen yıl umuttur. (Necati Doğru)
Neyse ki son olaylarla milletin gözü biraz açıldı. (Emin Çölaşan) 2014 yükselen toplumsal dalganın gerçek meyvelerini vereceği bir yıl olacak. (Mustafa Balbay) Karar verdim, bu yıl her zamankinden daha edepsiz olacağım. Siyasetini al git diyeceğim herkese. (Ayşe Arman)
Belagat şehveti ile korkuyla, öfke ve nefretle parçalanan bu ülkenin kardeşlik yürüyüşü, o sahillerden başlayacaktır. (Ertuğrul Özkök
2014’ün ilk gününde bu umut verici satırları okuduktan sonra, 40 yıldır yaşadığım semtte insanlar neler düşünüyor yoklaması yapmak istedim. Berberde, pastacıda, içki satan dükkânda, simitçide, sokakta ve takside.
Ülkenin başbakanı hiç yorulmadan avaz avaz bağırıyor, Sedat Ergin’in sözünü ettiği muharebe gücü ve yeteneği ve halkın saflığını ve zaafını çok iyi kullanma becerisi ile ağır suçlamalar yapıyor; savcıya, hâkime, HSYK’ye, polise tehditler savuruyor. Partisinin, masum insanları hapsetmek, orduya kumpas kurmak için suç ortaklığı yaptığı bir örgütü ihanetle suçluyor. Yolsuzluk soruşturmalarını engelliyor, yargıya müdahale ediyor.
Kanıtları çarşaf çarşaf medyaya düşen yolsuzlukları bir komplo, bir dış mihraklar ve yerli hainler komplosu olarak ilan ediyor. Gelişmekte ve büyümekte olan ruhsal bir durumu, bir paranoyayı anımsamamak mümkün değil. Evet ezeli ve ebedi bir soru. Acaba bu olanlar karşısından sade vatandaş ne düşünüyor? Yukarıdaki iyimserliklere uygun düşen gözlemlerim var elbette. Ama günlerdir sergilenen bu açık tabloya karşın büyük bir imanla ve inançla Erdoğan’ı haklı bulan ve onu destekleyen; onun öfkesine, nefretine, suçlamalarına katılan, AKP’ye kayıtsız şartsız yandaşlık eden insanlar hiç eksik değil. Sormuyor, düşünmüyor, öğrenmiyorlar. İleri sürdüğünüz olay ve kanıtları duymuyor, umursamıyorlar. Hapiste yıllardır yatanlar onlar için bir haksızlık nedeni değil. Daha somutlaştırırsak, sokak dostluğu yaptığım biri, Mustafa Balbay yeniden hapse girecek diyor iftiharla. Sen girersen ziyaretine gelirim diye ekledi. Din, İslam, Kuran, inançlar, jandarma, yollar, camiler onların argümanları arasında. (Bana gönderilen bir mektuptaki “Türk milleti Allah’ın yolundan sapmıştır, yeniden Allah’ın nizamı kuruluncaya kadar burası artık bir darülharp bölgesidir” vurgulamasını hiç unutmam). Bir diyalog kurup bir şeyler anlatmanız, ikna edici olmanız olanaksız. Doğan Kuban’ın sıkça vurguladığı cehalet vesayeti saptamasına elbette katılıyorum. Ama burada bence onun ötesinde bir şey var. Yılmaz Özdil’in bugün genişçe sergilediği 2013 olaylarının, kısaca abartmasız, rezilliklerinin diyebiliriz, nasıl oluyor da vatandaşın küçümsenemeyecek bir bölümünde hiçbir yansıması olmuyor! Ben inanç ve bağnaz dindarlık faktörünü sıkça dile getiririm. Ama bunu da yeterli bulmuyorum. Ben yine de 2014’e iyimserlikle bakıyorum. Bu ülkenin gençliği Atatürk ideallerini, aklın, bilimin, çağdaşlığın, bağımsızlığın, antiemperyalizmin önemini ve önceliğini gittikçe daha iyi anlıyor. Herkese çalımını atıp röveşatasını atan Gezi gençliğine güveniyorum. Atatürk’ün defalarca bu gençliğe hitap edişi boşuna değil. 2014 daha aydınlık bir yıl olacak.
Yorum Gönder