Gün gelecek soracağız! - Tünay Süer


Ağır bir yolsuzluk suçlaması altında ezilen başbakan aslında kendisini yargılayamayacak bir adalet düzenini öteden beri istiyordu. Yani yeni bir şey değil.
Anayasayı da değiştirmek istencinin altında hep bu yatıyordu.
Nereden mi biliyorum?
İki sene önceki yazılarımda da söylemiştim.
AKP’nin Anayasa platformundaki tuzak sorularda vardı bu.
Başkanlık diye tutturmuştu ya başbakan, AKP’nin İstanbul’daki platforma davetli olduğum için gitmiş ve ara sorularda uyanmıştım işe.
AKP o sorularla nabız yokluyordu.
Hatırladığım kadarıyla “başbakanlık kaldırılsın mı? Yetkileri cumhurbaşkanlığına bağlansın mı? Adalet bakanlığı kaldırılsın cumhurbaşkanlığına bağlansın .”Gibi acayip sorular vardı.
Bu platform daha ileri demokrasi, daha çok özgürlük yeni anayasası başlığı altında anayasa davası değil, başbakanı daha çok yetki ile donatmak ve ileride yüce divandan koruma, rejimi değiştirme çalışmalarıydı.
İşte bu sebepten CHP’nin bu platform içinde olmasını istemiyordum.
Hatta o platformda CHP’yi temsilen orada olan Konya Milletvekili Atilla Kart’a neden burada olduğunu sorduğumu da yazmıştım o yazılarımda.
Başbakan Erdoğan Anayasa’yı istediği gibi değiştiremedi bunda başarılı olamadı.
Ne diyordu mitinglerinde veya meclis konuşmalarında;
Yavaş adımlarla sindire sindire Allah’ın izni ile hedefe varacağız!
Ne derler, evdeki hesaplar çarşıya uymadı.
Asrın yolsuzluğu patlayınca işler karıştı.
Şimdilerde mağduru oynamaya başladı ve Anayasa'yı yok sayarak yasa çıkartıp, yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmaya çalışıyor. HSYK ile derdi bu.
HSYK'nın yapısında değişiklik öngören yasa teklifini yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin davaları etkisizleştirmek için çırpınıp duruyor.
Başbakanın hayalinde Brunei Sultanlığındaki Sultan Hassanal Bokiah gibi olmak yatıyordu sanırım.  Amacı, Maliye Bakanı ve savunma bakanı görevlerini de yapmak ve kimseye hesap vermeden bir İslami Monarşi Ülkesi ne çevirmekti Türkiye’yi.
Dünyanın hemen hemen en küçük ülkesi;
Yüzölçümü: toplam: 5,770 km²
Kara: 5,270 km²
Su: 500 km²
Sınırları: toplam: 381 km
Ne demiştik, dünyanın en küçük ülkesi ama en büyük 2 sarayı orada.
Altın kaplama bin 788 oda.
Altın ve gümüş kaplama 257 tuvalet.
Altın kaplama uçaklar,
110 araçlık garaj.
Her biri en az 150 bin avroya mal olmuş 650 konuk odası.
Altın kaplamalarla döşenmiş bir Boeing 747 (ek bilgi vereyim; bu uçak 100 milyon dolara satın alınıp 27 milyon dolara döşenmiş)
6 küçük uçak,2 helikopter.
Biri tamamen altından 7 bin otomobil (aralarında bin 574 Mercedes, 604 Rolls-Royce, 452 Ferrari, 209 BMW, 179 Bentley, 21 Lamborghini, 134 Koenigseggs, 1 SSC ve 11 tane de Aston Martin var)
Ben araştırmalarımda bu kadarını bulabildim kim bilir daha neler vardır bilemem.
Bizim başbakanımızın nesi var? İsviçre’de birkaç milyarı olduğu iddia ediliyor.
Oğullarının sadece altı mı desem, yedi mi ne gemicikleri var.
Üstelik şu son 17 Aralık olayı ile çok mağdur olduğunu söylüyor Sn. Başbakanımız.
Çete, Cunta, Paralel Devlet, dış düşmanlar, iç düşmanlar, vatan hainleri ve en sonunda “Haşhaşin”ler.
Başbakan sıkıştıkça ağzına geleni tutamıyor, konuşuyor.
Düne kadar her dediğinizi yaptım dediği cemaate ve tabi onun lideri hoca efendiye ver yansın ediyor.
Meclisteki son gurup konuşmasında “bugün artık geçmişteki bazı yargılamalarında üzerinde çok büyük soru işaretlerinin oluştuğunu daha net olarak görüyoruz” dedi.
E günaydın sayın başbakan, günaydın.
Birden bire zihniniz nasıl da açılıverdi?
17 Aralık operasyonu için;
"Bu operasyon milli olan ne varsa ona kast etmiştir “diyor başbakan.
 Allah aşkına sayın başbakan sata sata, yıka yıka, sile sile, yasaklar getirerek milli ne bıraktınız?
Neyin hesabını yapıyorsunuz? Gün gelecek bizler soracağız elbet.
                                                               ***
Bugün ağzına geleni söylediği o cemaatle Atatürk’ün kurduğu cumhuriyeti yıkmak için ellerinden geleni yaparlarken, Türk ordusunu tasfiye ederken pek güzel anlaşıyorlardı. Aydınlarımız zindanlara kapatırlarken de yargı çok iyi idi.
Ucunun kendisine dokunacağını söylediği yolsuzluklar ortaya çıkınca ve bunların hesapları sorulmak istenince komplolar, ihanetler başlayıverdi birden.
Aslında şu yolsuzluklardan sıyrılmak için milletin beynini yıkamaya çalışıyor.
                                                                      ***
Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın, Gülen cemaatini ima ederek orduya kumpas kurulduğu iddiası ve başbakanın bizzat kendisinin geçmişteki yargılamaların üzerinde büyük sorgu işaretlerinin olduğu itirafı Ergenekon ve Balyoz davalarını aslında çökertmiştir. CHP Ana Muhalefet olarak bunun peşini bırakmamalıdır. Yine tekrar ediyorum kumpas olduğu yetkili ağızlarında itirafı haline gelen davada tüm kahramanlarımız yeniden yargılanacaklarsa en azından tutuksuz yargılanmalı ve haklarında 18 yirmi yıl,34 yıl hüküm verilmiş olanların o sahte delillere dayanarak verilen hükümleri derhal bozulmalıdır. CHP bunun için ne yapabilirse yapmalıdır.
Bu arada Ergenekon davasında ağırlaştırılmış müebbet ile 34 yıl 4 ay hapisle cezalandırılan İşçi Partisi Genel Başkanı  Prof. Dr. Sn. Doğu Perinçek’in, Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu basından öğrendim.. Doğu Perinçek 6 yılı aşkındır kumpaslarla diğer yurtseverlerimiz gibi zindanda.
Düşünüyorum;
Bu insanlar ne yaptılar ya? Adam mı kestiler? Top, tüfek bomba, uçaksavar ile TBMM sini ateşe mi tuttular. Böyle uydurma yalanlarla şerefli, onurlu insanları sırf iktidarlarını, bulundukları yerleri kaybetmeme adına insanlık dışı hapislere kapatan hainlere bin kere lanetler olsun.
Bu arada hele şükür,  Cumhurbaşkanı Gül sesimize kulak verdi. Ergenekon Davası’nda yaklaşık 5 yıldır tutuklu bulunan ve kanser tedavisi göre eski İnönü Üniversitesi Rektörü Profesör Fatih Hilmioğlu’nun özgürlüğüne kavuşması için devreye girmiş. Geç alınan bir karar ama yine de ben kendi adıma teşekkür ederim sayın cumhurbaşkanına.
15.Ocak.2014

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget