Beraber yürüdünüz o yollarda - Tünay Süer

“2002’den beri AKP ve cemaat işverenlerinin kendilerine verdiği görevleri büyük uyum içinde yerine getirdiler. Şiir gibi çalıştılar, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye yönelik golleri paslaşarak attılar ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı kumpası beraberce kurdular.
Bugün ise geldiğimiz yerde emperyalizmin iki taşeronu birbirlerine karşı savaş ilan etmiş durumdadır. Karşılıklı operasyonlar birbirini takip etmektedir. Bu savaşın görünürdeki en büyük nedeni, pastanın (Devlet gücünün) paylaşılması sorunudur.
Aydınlık gazetesi yazarı emekli tuğamiral Türker Ertürk, bugünkü yazısına böyle başlamış.
Evet, aynen amiralimizin dediği gibidir.
Bence bir eksik vardır, o da Genelkurmay Başkanının insanı kahreden sorumsuzluğu ve personeline sahip çıkmamasıdır. Sessiz kalmak, kimse kusura bakmasın bence işbirliğidir.
Gizlisi saklısı kalmadı bu adi oyunun.
Kumpası yapanlar ve bu kumpasa göz yumanlar bir gün mutlaka hesap vereceklerdir.
İlahi adalet iki dünyada da yakalara yapışacaktır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
                                                                ***
Başbakan Erdoğan bugün (04.01.2014) Dolmabahçe’de ki ofisinde İktidara yakın gazeteci ve yazarların davet edildiği toplantıda:
Cemaatle pazarlığa girmeyi düşünmediğini, Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yeniden yargılamaya dair Adalet Bakanlığı’nın bir çalışması olduğunu ve paralel devlete karşı mücadelede taviz vermeyeceğini belirtmiş.
Yeniden yargılamak!
Paralel devlet (!)
Cemaatle pazarlık (!)
Türkiye’yi kimler yönetiyor?
AKP paralel devlet, Cemaat arasında kalmış ve fiilen yıkılmış, hükmü kalmamış bir iktidardır artık.
Suçları vatanlarını sevmek ve Atatürk ilkelerine bağlı olmak olan yüzlerce yurtseveri yeniden yargılamaya neden kalkarsınız ki?
Her şey açığa çıkmışken neyi, kimi yeniden yargılayacaksınız?
Uyduruk yalan ihbarlarınızı, delillerinizi atın çöpe bitsin bu iş diyeceğim ama olmaz zira bu kumpası hazırlayanların hepsinden hesap sorulmalıdır.
Dört duvar arasında kaybolan yılların, ayrılıkların, hasretlerin, çekilen acıların, gözyaşlarının hesapları teker teker sorulmalıdır.
Ben insanım diyen her kişi sorar ve sorgular.
Bu ne bitmez kin, bu ne tükenmeyen iktidar hırsı ve bu nasıl bir hainliktir?
Suriye'de tekbir sesleriyle kelle kesenlerden ne farkınız var ey hainler?
Onlar kelle kestiler, sizler suçsuz insanların ve ailelerinin hayatlarını çaldınız.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel ‘de yeniden yargılamaya olumlu bakıyormuş ve hukuki yol varsaymış yeniden yargılamadan yanaymış!
Ya bu nasıl kafadır?
Yıllardır personeli hücrelerde ömür tüketsinler, aileleri perişan, onurları kırılmış darmaduman olmuşlar ve şu işe bakın ki komutanları olan kimse halen hukuki yol varsa diyebiliyor.
Hukuk iğdiş edilmiş bilmek veya anlamak istemiyor veya işine gelmiyor Sn. Özelin.
Hey efendi komutan;
Yahu Allah aşkına senin askeri savcıların, hukukçuların yok mudur?
Neden araştırmıyorsun?
Şimdiye kadar neden gıkın çıkmadı?
Görevi devraldıktan birkaç ay sonra gerek insani gerekse yasal görev ve sorumluluğunun gereği olarak Ekim 2011′de Hasdal Askeri Cezaevinde ziyaretlerde bulunduğunu söyleyen sayın genelkurmay Başkanı bakın neler demiş;
“Ziyaretimin amacı, sorumlu ve vefalı! Bir kişi olarak arkadaşlarımı dinlemek, onlar için hukuken ve idari olarak ne yapabileceğimi belirlemek ve her şeyden önemlisi moral vermekti.”
Haydi, canım oradan.
İki seneyi aşkındır görev başındasınız, personeliniz için ne yaptınız?
Balyoz davasının kararları açıklanırken Türkiye nefesini tutmuştu adeta. Ya siz, siz Sayın Özel Silah arkadaşlarınız ağır cezalar alırlarken Kosova’da camisinde ne işiniz vardı?
Halâ yapacak bir şeyleriniz var sanırım, yapamayacak kadar beceriksizseniz çıkartın o şerefli elbiseyi üzerinizden ve emekliye ayrılın.
                                                                 ***
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: ''Seçimlerden önce Gülen hareketi ile Hükümeti karşı karşıya getirerek, Hükümeti yıpratmak isteyen üçüncü bir taraf var'' diyor.
Ona da iki çift sözüm var.
"Gülen hareketi ile Hükümet arasında sorun yok “diyebiliyorsun halen.
Başbakan ise tam tersini söylüyor.
“- Devlette paralel yapıya müsaade etmeyeceğiz. İninize girip bunları tek tek ortaya çıkartacağız.
-Hem dindarım diyeceksin hem de gözünü kırpmadan masum insanlara iftira atacaksın. bu alçaklıkları yalanları hukuk önüne çıkartacağız.”
Evet, başbakan böyle diyor.
O zaman sizlere sormak gerek, başbakanın söylediği bu sözler sadece yolsuzlukla, yani ayakkabı kutularındaki paralarla veya oğlu hakkındaki iddialarla mı ilişkili?
Ergenekon düzmecesi ile yüzlerce insana iftira atıp zindanlara kapatmak dindarlığın veya dinin neresinde var?
Hangi hukuktan bahsediyorsunuz?
Siyasallaşmış hukuktan mı? Yoksa kendi dünyanızda yarattığınız, adına hukuk dediğiniz bir gecede çıkarttığınız torba yasalardan mı?
Özel yetki donanımlı mahkemeler birilerinin emrine göre karar alırlarsa bunun adı hukuk değil guguk olur.
Hukuk kişilere mahsus değil tüm toplum için olmalıdır. Çünkü bir gün gerçek hukuk herkese gerekli olacaktır.
Günahlarınızın hiç değilse birazının af olması için açın Silivri, Hasdal, Sincan, Maltepe, Hadımköy kapılarını hem de bir an önce.
Kumpasla yapılan yargı hukuk, alınan kararlar gerçek değil, bu davalar toptan hükümsüzdür.
TC.Tünay Süer

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget