Hurma cumhuriyetinde muhalefet sefaleti - Merdan Yanardağ

Bir hurma cumhuriyeti haline gelen Türkiye’de giderek sertleşen, ahlak ve sınır tanımayan, hukuku ve kamu düzenini altüst eden, çatışan tarafların suç ortağı olduğunu unutmamak gerekiyor. Siyasal İslamcı iktidarın her iki kanadı da dinci karşı devrimin, 12 yıllık karanlık dönemin; neo-liberal yağma düzeninin ortak sorumlularıdır.

Daha önce ortaya attığım ve mevcut durumu çok iyi açıkladığını düşündüğüm kavramla ifade edersek eğer; Türkiye yeniden fetrete düşmüş durumda. Merkezi otorite iki iktidar odağı arasında parçalanmış; oluşan siyasal otorite boşluğu bütün toplumsal dinamikleri harekete geçirmiş halde.

Bu fetret döneminde muhalefet güçlerinin kendi seçeneklerini büyütmek yerine, çatışan taraflardan birini desteklemesi ya da yedeğine düşmesi, oyunun dışında kalmaya, iktidar mücadelesini kaybetmeye yol açacaktır. Asıl aktörlerden kim kazanırsa kazansın, yedeklenen güçler her halükârda kaybetmiş olacaktır.


ŞEHZADELER SAVAŞINDA SOL
Sol ve CHP, bu şehzadeler savaşında kendi bağımsız hattını kurmak ve cepheden bir muhalefet çizgisi izlemek zorundadır. Eğer, örtülü de olsa, taraflardan birinin desteklendiği ya da yedeğine düşüldüğü takdirde, bu tutum siyasal felakete yol açar. Bunu yapan parti ya da hareket, intihar eder. Ne yazık ki, kendisini sol’da sayan iki büyük siyasal muhalefet gücü bu hatayı yapıyor.

Öyle anlaşılıyor ki CHP, bu kavgada Cemaati destekleme konusunda kararlı. Cemaat ve ABD desteğiyle iktidar olabileceğine ikna edilmiş görünüyor. Evet, belki bu yolla iktidar olunabilir ama o sizin hükümetiniz olmaz. Sizi iktidara taşıyan güçlerin elinde rehin olursunuz.

BDP ise AKP Hükümeti'ni “çözüm süreci” adına desteklemeyi sürdürüyor. Kürt siyasal hareketi, böylece dinci-faşizan bir rejimin inşa edilmesine destek verdiğinin farkında mı bilmiyorum, ama Türkiye’nin tarihsel, ilerici, aydınlanmacı ve devrimci birikiminden hızla uzaklaştığı açık. Gittikleri yerde 200 yıllık gericilikten ve emperyalizmle işbirliğinden başka şey bulamayacakları da kesin.

CHP, Cemaatin bugün AKP ile çatışsa da, iktidarın bir parçası olduğunun farkın değil! Cumhuriyetin tarihsel kazanımlarını birlikte tasfiye eden, cinayeti beraber işleyen 12 yıllık iktidar ortaklarından habersiz görünüyor! Ortada net bir oportünizm var.

İKİ KİRLİ KILIÇ

Cemaate karşı mücadeleyi yükseltmek, devlet içindeki “Yeni Gladyo’nun tasfiye edilmesini istemek neden AKP iktidarına ve yolsuzluklara karşı mücadelenin üzerini örtsün ki? CHP’yi yöneten anlayışın temel tezi bu. Afedersiniz ama siz iki işi birlikte yapamıyor musunuz? Biz aptal mıyız? Masonik, mafyatik bir çeteye; sola, yurtseverlere ve aydınlanmacılara karşı acımasız bir şekilde tertip kuran (elbette AKP Hükümeti'nin desteği ve katılımıyla) yeni tipte bir Gladyo yapılanmasına karşı mücadele ederken, neden yolsuzluklara karşı eleştirimizi geri çekelim ki?

Hem AKP’ye hem de Cemaate karşı mücadele, bugün aralarında çatışsalar da tek bir iktidar gücüne karşı savaşmak demektir. CHP siyasal bir intihar koşusunun içinde olduğunun farkında mı emin değilim ama tehlikeli bir oyun oynandığı ortada.

CHP birbiriyle çatışan iki kirli kılıçtan birisinin kabzasından tutuyor. Bugün neredeyse bütün eleştirilerini geri çektiği Cemaat, 2007’den itibaren kurulan bütün tertiplerin sorumlusudur. Evet AKP Hükümeti'yle birlikte yaptılar, ama operasyon gücü Cemaattir.

Ergenekon, Balyoz, Şike, Devrimci Karargâh, Oda TV, KCK, Askeri Casusluk gibi bütün davaları, bugün CHP’nin sahip çıktığı savcılar ve polisler tezgâhladı. Sahte dijital kanıtları üreten, insanların ev ve işyerlerine bunları koyan, telefonları dinleyen, şantaj kasetleri oluşturan, uydurma gizli tanıklar üreten, sahte ihbar mektupları yazan, toprağa muhimmat/silah gömen bu çetedir. Biliyoruz. Başbakan da itiraf ediyor.

Türkan Saylan’ı Kürt çocuklarına –ki onlara göre bütün Kürtler PKK’lı oluyor- burs veriyor, Harp Okulu öğrencilerine burs verdiği kızları gönderiyor diye iftira metni niteliğinde iddianameler yazan, CHP’nin bugün sahip çıktığı savcılar ve Zekeriya Öz değil midir? Zekeriya Öz, nasıl olur da “temiz eller” soruşturması yapar?


O KILIÇTA HRANT’IN KANI VAR
CHP’nin kabzasından tutuğu kılıç kirlidir. O kılıçta Hrant Dink’in, Necip Hablemitoğlu’nun, Danıştay Yargıcı’nın kanı var. Karşımızdaki, bir inanç hareketi değil aynı zamanda bir cinayet şebekesidir. Ben bütün bunları yazdığım, ortaya çıkarmak için mücadele ettiğim, gerçeğin peşinde koşan bir gazeteci olmaya çalıştığım için hapisteyim.

Kuddisi Okkır cinayetinin sorumlusu bu çetedir. Vicdansız ve acımasızdırlar. Ölüm yatağındaki insanları, o dinmek bilmeyen dinci-gerici kinleri ve intikam duyguları nedeniyle hapishanelerde tutmayı sürdürüyorlar. Bugün Suriye’de tekbir getirerek insan boğazı kesen, kestiği insan başlarını sergileyenlerin kininden farklı değil bu çetenin intikam ateşi.

Prof. Fatih Hilmioğlu, sırf Malatya İnönü Üniversitesi’ni bir El Ehzer Medresesi olmaktan çıkardığı ve oradaki dinci yapılanmayı dağıtıp çağdaş bir üniversite yarattığı için, acımasızca öldürülmek isteniyor. Türkiye’de neredeyse herkesin serbest bırakılmasını istediği, 10 yıl rektörlük yapmış bir insanın hapiste tutulması çetenin sıradan bir işidir. Kinleri böyledir.

Unutmayın ki, bu çetenin elinde CHP için de hazırlanan dosyalar, şantaj kasetleri ve dijital belgeler var. Böyle şantaj kasetlerinin olduğunu biliyorum, bunu bazı CHP yöneticileri de biliyor. Ayrıca Deniz Baykal’a yapılan siyasal amaçlı şantajın sonuçları ortada.

Sonuç olarak ortada Başbakan’ın itiraf ettiği, bir illegal yapılanma, gerektiğinde cinayet bile işleten bir çete, masonik bir örgüt var. Mafyatik yöntemler de kullanan, ahlaki hiçbir sınır tanımayan bir örgüt söz konusu.

YENİDEN YARGILAMA
Bazı CHP sözcüleri/yöneticileri AKP Hükümeti'nin hem bu çeteyi tasfiye konusunda hem de bu dönemde açılan davalarda yeniden yargılanmanın ve özgürlüğün yolunu açacak yasal düzenlemeler konusunda samimi olmadığını söylüyor.

Siyasette samimiyet testinin yolu, tam da bu konularda iktidarı sıkıştırmaktır. Samimi olmadıklarını ben de biliyorum. Ancak AKP, bugüne kadar görülmemiş ölçüde sıkışmış durumda.

CHP, iktidara “haydi” demeli, madem istiyorsun, gel özel yetkili mahkemeleri bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıralım. Bu tutumun iki sonucu olacaktır ve her ikisinde de muhalefetin kazanacağı açıktır.

Ancak CHP, Barolar Birliği Başkanı Prof.Metin Feyzioğlu’nun önerisinde AKP kadar bile ilgi göstermedi. Bu, anlaşılır ve kabul edilir bir tutum değildir. Adil yargılanmaya destek verme konusunda bir tereddüt olmadığını, bu konuda Meclis’e bir yasa tasarısı sunulduğunu biliyorum.

Ancak bunlar düşük profilli ve yasak savmaya dönük girişimler. Türkiye gündemine taşıyacak, iktidarı silkeleyecek bir tutumla olayın üzerine gidecek yerde, usül tartışmaları yapmak, ince iktidar hesaplarına girmek anlaşılır değil.

Sonuçta öyle garip bir tablo çıkacak ki; söz konusu ahlaksız tertiplerin kurbanı olan insanlar zindanlarda kalacak, bunun faturası da CHP’ye çıkacak.

Olur mu, olur!

Ama bunun bedeli çok ağır olur. CHP’nin iki milletvekilinin bu ahlaksız tertiple 5 yıla yakın hapishanede tutulduğunu unutmaması gerekiyor. Asıl samimiyet testi budur.

İKTİDARI DÜŞÜRMEK ve DARBE

CHP ve muhalefet güçleri yüklense her an iktidar düşecek. Muhalefetin bunun için ne Cemaate ne de başka bir güce ihtiyacı var. Ülke ve toplum hazır.

Yolsuzlukların üzerine toplumsal dinamikleri de harekete geçirerek gitmek gerekiyor. Ortada gerçek bir iktidar yok. Hükümete el koymuş, bir tür saray darbesi yapan bir ekip var.

AKP bugün iktidarda işgalci durumundadır. Bütün meşruiyetini yitirmiş halde direniyor.

Polis yargı kararlarını uygulamıyor. Emniyet, hükümetin emrinde silahlı bir politik örgüt konumuna gelmiş durumda. Bu ülkede hükümetin ve AKP’lilerin yolsuzluk yapması serbest, soruşturmak ise adeta yasak.

Böyle bir iktidar fazla kalamaz. Muhalefet, kitleleri alanlara dökmeli. Sürekli eylem ve protesto gösterileriyle gayri meşru AKP Hükümeti'nin kendisini toparlamasına izin verilmemeli.

Bir yandan da devlet içindeki çetenin yani yeni Gladyo’nun tasfiyesi için bütün olanaklar seferber edilmelidir.

Türkiye çok özel bir tarihsel dönemeçten geçiyor. Hayatı ve siyaseti doğru okuyan,  ona uygun yol iz izleyenler kazanacak. Ancak CHP, yeni Gladyo ile işbirliği yaparsa, biter.

CHP Cumhuriyet’in kurucu kuvvetlerinden birisidir, sıradan bir parti değil. Dolayısıyla bütün Türkiye’nin, toplumun, Cumhuriyet’in sorumluluğunu alan bir yerden, tarihsel bir perspektifle hareket etmelidir. Böyle dönemlerde toplumun büyük kesimi, daha çok da CHP’ye oy vermeyenler, dönüp bu partiye bakarlar. CHP’nin buna bir cevabı olmalı.

Sanırım CHP’nin de Türkiye’nin de en önemli eksiği sol. Sol’u yeniden büyük siyasal güçler alanına/arenasına taşımak gerçek çare olarak görünüyor.

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget