Evlerine ateş salsın. Yuvalarını başlarına yıksın! - Tünay Süer

Dini referans gösteren, ulemaya sorulmasını düşünen, din kimliğini Türk kimliğinden üstün gören başbakan, İmam Hatip Liselerinin 100. Yıl Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla yaptığı konuşma ile bir başbakandan ziyade vaaz veren hoca gibiydi.
Onu dinlerken sanki Türkiye Cumhuriyetinde değil Arap ülkelerinden birisindeymişiz hissine kapılıyor insan.
Esselamü Aleyküm ve rahmetullah. Önder’e teşekkür ediyorum. Diye başladığı konuşmasından
Bize gelen emir son derece kesindir:
"Festakim kemâ ümirte”  Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!
Ancak doğru olursan kazanırsın. Kalıba göre şekil alan, ilke ve çizgi ahlak ve edep tanımayan hiçbir mücadele zafer kazanamaz, menzile ulaşamaz" Diyerek başladığı konuşmasında bir anısını da ustaca anlattı.
İstanbul İmam Hatip Okulu Vefa'da hizmet verirken orada imam hatibe hazırlık kursuna gitmiş.
Hocası Bekir Topaloğlu bir gün tüm hocaları, öğrencileri toplamış ve
“ Şu okul bahçesinin dışından bahçeye sarkan meyvelere günlerdir el sürmediniz. Her gün altında oynadığınız halde o elmalara dokunmadınız. Sizi bunun için tebrik ediyoruz” Demiş.
Bu konuşma sanırım yirmi küsur yıl önce olmuş.
İlahi başbakan, devir değişti. O tarihte bahçeye sarkan elmalara kimse dokunmamış ama bu tarihlerde hormonlu elmaları beğenmeyip yeşil dolarları ayakkabı kutularına dolduranlara ve onları koruyanlara ne demeli?
Derelerin altından çok sular akıp geçti, İmam Hatipli olmanın ayrıcalıklı olduğunu söylüyorsun haklısın.
Tüm İmam Hatipliler değil belki ama senin bu konuşmaları yaptığın sırada Atatürk Posterini yerinden söküp ayakları altında çiğneyenler de İmam Hatipli değiller mi?
Bu mudur bahsettiğin ayrıcalık?
Atatürk ve onun kurduğu Laik cumhuriyete düşmanlık.
İnsanın aklına durup dururken o yıllarda etmiş olduğun ve halen yalanlamadığın yemin geliyor.
"Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma,  Türkiye'yi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allah’ım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim."
İktidara geldiğinden beri bunun için çalışmadın mı?
Şimdi okyanus ötesinden sana beddualar yağdıran hoca efendi ile de bunun için birlikte hareket etmedin mi?
“Son zamanlarda evlatlarımla ilgili olarak ana muhalefetin yaptığı çamur atma propagandaları. Açık net söylüyorum, benim evlatlarımdan bir tanesi böyle bir şeye karışsın, bir saniye yanımda tutmak evlatlıktan reddederim. Dedin.
Bunun doğru olmadığını biliyorsun yani suçlamayı CHP değil Savcı Muammer Akkaş yaptı. "Çıkar Amaçlı Suç Örgütü Kurmak ve Kurulan Örgüte Üye Olmak" ile suçladı. Şüpheli sıfatıyla hakkında çağrı kararı çıkarttı.
AKP eski bakanlarından Abdüllatif Şene bugün Halk TV de şöyle dedi. “Bir hadis vardır, sultana en büyük cihat, yaptığı hatayı yüzüne söyleyebilmektir. Ben bir İmam Hatipliyim, başbakan çocuğunu korumak için tüm kurumları altüst etti. İmam hatiplilere yaptığı konuşmayı alkışlamalar beni kahretti.”
Bu sözler büyük sözler. Anlaya saz anlamayana .....
Bilal Erdoğan hakkında söylenenler iddia da olabilir doğru da. Hukukun ve adaletin karşısında herkesin eşit olması gerekirken sen öyle yapmıyor, oğlunu adaletten kaçırıyorsun. Yolsuzluk ve rüşvet ile ilgilenen ne kadar savcı varsa hallaç pamuğu gibi sürdün adamları. Haklarında suç duyurusu olanları değil, onlara ceza kestin. Mademki oğluna çok güveniyorsun ki bu bir baba olarak doğaldır o zaman yargı önüne çıkartacaktın. Böylesine oğlunu kaçırmak yasaları çiğnemek bir yana oğlun suçsuz olsa bile suçlu duruma düşürüyorsun.
Yanlış yapıyorsun başbakan, çok yanlış.
Yargıya güvenmiyorsun biliyoruz ama cemaate kim teslim etti?
İnlerine gireceğim demen seni bağışlatmaz. Zira Türkiye Başbakanı olarak onların senin tabirinle o inlere girmelerine sen izin verdin. Ancak ucu sana dokunmaya başlayınca çark ettin.
Yıllardır bunca insanın haksız yere tutuklanmalarına, zindanlara kapatılmalarına sessiz kaldın.
Kalıba göre şekil alan, ilke ve çizgi ahlak ve edep tanımayan hiçbir mücadele zafer kazanamaz, menzile ulaşamaz diyorsun ya bunları kendin için de düşünsen biraz iyi olur sanırım.
Sen başbakan hoca efendiyi de haklı çıkartıyorsun. Adam ne diyor bak;
Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gittin.
“Yasama da, yürütme de, yargı da benim” Diyorsun aldanıyorsun. Gün gelir bunlar hep senden sorulur.
Hoca efendiye gelince,
Arkasına CIA ve MOSSAD’ı almış, yıllardır ülkeyi parçalamak, din devletine döndürmek için elinden geleni yapmış, şimdi okyanus ötesinden beddualar yağdırıyor.
“Cinayeti görmeden masum insanlar üzerine gidip onları karalamaya çalışanlar
Allah onların evlerine ateşler salsın. “Diyor.
Âmin hoca efendi âmin!
Yıllardır eline geçirdiğin yargı ile Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer
suçları olmayan insanların esir hayatı yaşadığı yerler oldu.
 Sütten çıkmış ak kaşık gibi başbakana beddualar yağdırıyorsun ya!
“Bazen kuvvet insanı küstahlaştırabilir, mümin bile olsa ahlaken firavun olur.
Bazen nimetlerin sağanak sağanak başına yağması da insanı böyle nemrutlaştırır firavunlaştırır”
“İktidar havasıyla gurura kapılmış ve küstahlaşmış Firavun, Nemrut…”Diyorsun ya sen ondan bin kat daha beter hainin tekisin.
 Hoca Efendi -Bulaştı bulaşmadı mülazası ile belki cinayet sayılabilecek bir kısım icraatta bulunuyorlar diyor ve devamla;
“Şöyle demek geliyor içimden, demeden kendimi alamayacağım.
Hiç bi zamanda demek istemediğim bişeyi demek geliyor içimden.
Dinin ruhuna aykırı bir şey yapmışlarsa,
Yaptıkları şey kuranın temel disiplinine aykırıysa
Sünnet seyhıyaya aykırıysa, İslam’ın hukukuna aykırıysa
Modern hukuka aykırıysa,Demokratik telakkilere aykırıysa
Allah bizi de onları da yerlerin dibine batırsın.
Evlerine ateş salsın. Yuvalarını başlarına yıksın”.
Hoca hızını alamayıp daha devam ediyor kısa kestim.
Ben bu bedduaları yapana şunu diyorum.
Sizin dinden anladığınız, bir ülkeyi parçalamak, Müslümanı Müslümana kırdırmak, suçsuz insanları sırf kendi menfaatleriniz için hapislere tıkmak, haram para yemek, zindanlara attırdığınız ölümcül hastalıklara yakalanan insanlara bile merhamet etmemek midir?
Her şeyi Allah yaptı diyerek sanki onun elçisiymiş havalarına girmek, bir kuru ekmek için yaşam savaşı veren insanlara göre altın taslardan su içmek, sizin dindarlığınız bu mudur?
Böyle bir din nerede var?
O zaman sizin Allah’ınız başka bir Allah. Ben böyle bir Allah’ı tanımıyorum. Dini kullanarak insanları sömürdüğünüz yeter gayri.
Şahsi hırslarınız, zümrevi hırslarınız, güç ve iktidar gözü dönmüşlüğünüzü öne çıkarıp sıratı müstakimden sapmışsınız siz.
O zaman Allah sizi de, onları da yerlerin dibine batırsın. Veya iflah etsin. Âmin

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget