Muhalefet ne yaparsa ne söylerse ya suç ya ülke yararlarına aykırı bulan kafa, yargıyı, yargıçları eleştirmesine de tahammül edemiyor.
Yargıçların kararları eleştirilemez mi,eleştirilir. Hatta sabırları taşıran bir yön, bir İçerik aldığı zaman ağır biçimde de eleştirmek bir haktır...
Ama Türkiye'de hayır! Zira artık dünya âlem biliyor ki yargı, bu iktidarın buyruğunda anayasal bir erktir.
Silivri, bir zamanların bağımsız yargısının tartışılmaz kararlarının infaz yeri değil, bu iktidann muhaliflerini susturmak için kullandığı bir tutukevi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, tutuklu iki milletvekilini ziyaretinden sonra Silivri yargıçtarı ve Silivri zindanı için söylediklerinde yerden göğe kadar haklıdır.
Haklıdır; çünkü Balbay ve Haberal ulusal iradenin seçtiği iki milletvekili olmalarına karşın, Silivri yargıçları, yargı ulusal iradenin üstündedir anlayışı ile tahliye kararı vermemekte, bu iki milletvekilinin ulusun verdiği yasama görevini yerine getirmelerini engellemektedir.
Silivri'de yatanlar yazılarıyla, demeçleriyle, yayımladıkları kitaplarla zulümhanedeki yaşamın insanlığa, sağlığa aykın olduğunu duyurdular bugüne dek, ama iktidar sahipleri bu sızlanmaları dikkate bile almadı...
***
Bir siyaset adamı, bu memleketin kaderinde her zaman önemli görevler üstlenmiş, bugün AKP iktidarının tepe tepe kullandığı demokratik rejime kapıları açmış bir büyük, tarihsel dev bir siyasal kuruluşun, CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; Silivri'deki, bilumum uygulamaları, yargı erkindeki iktidar doğrultusunda yürütülen yargılama yöntemlerini....
....yargıçların "dışarıda ne söylenirse söylensin bizi etkilemez" diye özetlenebilecek, görevlerini ve kararlarını ulusal iradenin üstünde gören mantığını yalın bir dille açığa vurdu...
.....Silivri savcısı, yadsınamaz bu açıklamalardan pek ziyade alındı ve Kılıçdaroğlu,nun dokunulmazlığının kaldırılması için hazırladığı fezlekeyi, Başbakanlık'a mı. Adalet Bakanlığı'na mı, nereyse oraya postaladı!
Ana muhalefet liderinin konuşmasını engellemek, dokunulmazlığını kaldırmakla tehdit
etmek,şu kanının kamuoyunda olgunlaşmasını sağladı;Yargı+iktidar el ele!
***
AKP iktidarının ve hükümetinin muhalefetin eleştirilerine artık tahammül edemez kıvama geldiklerini kanıtlayacak belge niteliğindeki açıklamaları önümüzde duruyor.
AKP'nin, ana muhalefetin dal budak salmış hukuksuzluğa karşı verdiği çetin savaşı hukuk bilir, hukuk devletine saygılı olduğu sanılan, hükümette Başbakan Yardımcılığı görevi üstlenmiş Bekir Bozdağ bakın nasıl açıklıyor:
"CHP'nin grup toplantıları mahkeme salonlarına döndü. Meclis Genel Kurulu'nu mahkeme salonlarına dönüştürdüler. Mahkemeleri, hükümleri veya başkalarını itham eden üslup doğru olmaz."
Bozdağ'ın Kılıçdaroğlu olayını bahane ederek yerdiği bu kısa demeç, iktidarın temel niyetini açığa çıkaran bir işaret.
Memleketi açık cezaevine, yargıyı iktidarın dilediği gibi oyun çevirdiği bir alana dönüştürdükleri yetmiyormuş gibi, ana muhalefetten başlayarak topyekûn partisel muhalefeti de gerçekleri açıklamaktan alıkoyacak bir konuma getirme, bir kuruma dönüştürme girişimlerine şapka çıkarılmasını istiyorlar.
Bu olasılığı doğrulamak için yeni gerekçeler aramaya da gerek yok.
Bu memleketin Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in; "Siyasetçinin eleştiri yapmasına evet ama hâkim, savcılara bu şekilde hakaret edilmesi olmaz. Başkalarına uygulanan yasalar, Kılıçdaroğlu kim ki ona uygulanmayacak" diyen demeci, Bozdağ mantığını ve hukuksal açıdan demokrasilerin vazgeçilmez öğesi muhalefete AKP iktidarının bakış açısını özetliyor.
**
Hükümetin iki bakanının açıklamaları böylesine oluyor da, Başbakan'ın bakanlarından ayrı bir düşünce, bir kafa yapısı mı var?
Nitekim Başbakan, başbakan yardımcıları, bakanlar için hazırlanan fezlekeler, elbette Kılıçdaroğlu için de "hayda hayda olması gerekirmiş" diye kurguladığı mantığını, "Olması gereken olmuştur" diye bir sonuca bağlıyor.
AKP, iktidar olalı beri bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete diyorduk.
Bu özdeyiş bugün değişti artık:
2002'de bindik bir alamete, 2012'de girdik kıyamete!
Ulusumun, ulusal iradesi sayesinde!
Cüneyt Arcayürek/Cumhuriyet
Yorum Gönder