“İktidar olanlar sanırlar ki, her şeyi yapmaya yetkileri vardır. Arkalarındaki irade onları oraya her istediğini yapsın diye değil, memleketi idare etsin diye getiriyor. Demokrasi bir kurumlar devletinin rejimidir. Her şeyi yaparım sanırsın ama yetkin yoktur yapamazsın. Yaparsan onun adı anayasa ihlali olur.” (Süleyman Demirel, 9. Cumhurbaşkanı-2006 yılının ilkbaharı)
Sayın Kılıçdaroğlu hakkında soruşturma açılması, fezleke yazılması hangi akla hizmettir onu bilmek olası değildir. Yakın tarihimizde talihsiz Menderes yukarıdaki bu gerçeği kavrayamadı tam tersini yaparak hem kendisine hem de rejime zarar verdi. Menderes 7 Nisan günü (1960) ne demişti “Memleket artık kabili idare olmaktan çıkmıştır.” O günden tam 11 gün sonra kendisine yakın iki milletvekili Meclis’e bir komisyon kurulması teklifi verdi. Öneri metni şöyleydi:
“CHP’nin yıkıcı, gayrimeşru, kanun dışı faaliyetlerinin memleket sathında cereyan tarzı ve bunların mahiyetlerinin nelerden ibaret olduğunu tahkik, tespit ve memleketin her tarafında yaygın bir halde görülen kanun dışı siyasi faaliyetlerin muhtelif sebeplerine intikal etmek, matbuat meseleleriyle adli ve idari mevzuatın ne surette tatbik edilmekte olduğunu tetkik eylemek üzere bir Meclis tahkikatı açılmasını isteyen önergelerinin kabulu…”
Altında iki imza vardı Bursa Milletvekili Mazlum Kayalar ve Denizli Milletvekili Baha Akşit…
Önerge Meclis’te okundu ve kıyamet koptu. (Bir Numaralı Tanık, K.A.,S.185)
Sayın Kılıçdaroğlu‘nun muhalefetini, iktidarla ilişkilerini en çok eleştirenlerden biriyim. Ama iş bu hale gelince bir lidere yapılanın karşısında durmanın ve olanca güçle Kılıçdaroğlu’nu desteklemenin zamanıdır. O gün İsmet Paşa kürsüye çıkmış ve o anılardan silinmeyen konuşmasını yapmıştı:
“Biz demokratik rejimi kurduk, bu demokratik rejimi istikametinden ayırıp, baskı rejimi haline getirmek tehlikeli bir şeydir. Bu yolda devam ederseniz, ben dahi sizi kurtaramam.” (İ.İ. Konuşmaları – 1960) Gerçekten öyle oldu.
Bundan Sonra Ne Yapmalı? lideri grubunda elbette İsmet Paşa’nın o tarihi sözlerini söyleyemedi. Paşanın o konuşmasından sonra olanlar oldu. Tahkikat komisyonu kuruldu, CHP 20 Nisan 1960′da toplu halde Meclis’i terketti. Sayın Kılıçdaroğlu‘ndan içtenlikle rica ediyorum: “Aradan yıllar geçti ve bugün o günden daha kötü koşulları yaşamaktayız. Bırakınız medyanın teslimiyetini, bırakınız ordunun tasfiyesini, öncelikle CHP’ye yaraşır biçimde şu uzlaşma komisyonundan ve Anayasayı değiştirme çalışmalarından CHP’yi çekiniz.”
CHP
Yine içtenlikle diliyorum ki, CHP‘nin köklerine değer veriniz, Mustafa Kemal‘in partisinin ilkelerini ruhunuza sindirerek gerekeni yapınız. Bakın bakalım o zaman kim demokrasiye bağlı ve sadık, kim yabancıların güdümünde Türkiye’yi bölmek, parçalamak oyununun aktörleri olarak karşımıza çıkacak? Kim Anayasa’yı değiştirecekgücü bu iktidarla paylaşacak? Daha açık söyleyeyim, AKP kiminle sarmaş dolaş olacak? Yolunu hala çizememiş MHP‘yle mi yok sa bağlantıları silahlı terörle kucaklaşmış BDP ile mi? CHP heyecanlı günlerine dönmeli ve bu dehşet verici manzaraya seyirci kalmak yerine karşı güç olarak harekete geçmelidir.
O zaman Sayın Kılıçdaroğlu bizi de, bizim gibi düşünenleri de yanınızda bulacaksınız.
Gün CHP’yi eski gücüne ulaştırma günüdür. Bırakalım şu Yeni CHP türkülerini de rejimi kurtarmanın yolunu arayalım.
Kurtul Altuğ/AYDINLIK
Yorum Gönder