Sıfır Rakımdan Sıfır Notları - Ahmet Tan

Batum gezisinde, bizim “Ucube”nin de esrarı çözüldü. Yani aşağı yukarı, sağdan sola çözüldü...
Gece gündüz ışıltılı bedenleriyle deniz kıyısında dans eden Ali ile Nino’yu gördükten sonra bizim “Ucube”ye “yıkın!” emrinin verildiği anlaşılıyor.
Yani Ali ile Nino’dan esinlenen heykeltıraş Mehmet Aksoy değil...
Sayın Başbakanımız.
Bizim “Ucube” birbirlerinin karşısında dikilip donmuş ikiliydi...
Verilmiş sadakaları varmış. Yoksa kıyamete kadar da öyle kalacaklardı.
O devasa bedenler Ermenistan’la Türkiye’yi simgeliyor-muş-lardı(!)
Bunlar da Azeri Türkü Ali ile Gürcü kızı Nino’yu temsil ediyor-muş.
Demokrasi temsil rejimi!
Ama nedense, halkın yarısının değil, neredeyse tamamının sevdiği Acara Başbakanı Levan Varşalomidze “Bunlar demir yığını sökün şunu!” dememiş.
Yani komşuda pişen her şey, her zaman komşuya düşmüyor.
Müzik ve ışıklar içinde birbirinin çevresinde dönüp duruyorlar...
Usul usul yaklaşıp sarmaş dolaş oluyorlar... Sonra iç içe geçiyorlar...
Ve birbirlerinin içinde kayboluyorlar.
Yani aralarında “sıfır sorun” bile yok.
***
Aslında “sıfır sorunu” olanlar, insanlar, halklar değil, devletler...
“Sıfır sorun” diye politika izleyince... Gerisi kolay...
Sıfırın önüne hemen 1’den 9’a bir rakam konulabiliyor.
Suriye ile öyle oldu!
İran’la da öyle oldu-olacak!
Iran’la 1699 yılından beri barış içindeyiz. Yeryüzü siyasi haritası belki elli kere değişti. Ama İran’la sınırlarımız değişmedi.
İktidarın “Komşularla ‘sıfır’ sorun!’” diye tutturmasından beliydi.
Bu sıfırın önüne Amerikan kalemiyle çeşitli rakamlar konulacağı!..
“Van minit” narasının arkasından gelen “sıfır sorun” nakaratı...
Onun da arkasında, patlayan-patlatılan terör...
“İnsansız uçaklar” dümeni.. Malatya’ya yerleştirilecek İsrail’e koruma kalkanı!
Sıfır sorun...
Oldu mu Suriye ile yüzde 100...
İran’la yüzde 90 sorun...
***
Sorun isterseniz, “Sıfır sorun nerede?”
Yanıtı hazırlamışlar:
Batum sınırında!
Ali ile Nino sarmaş dolaş..
Sorunsuz...

Bir 23 Nisan Karakteri

Ölen her insanla yazılmamış bir tarih de yok olur gider.
Kime kısmet olur, 23 Nisan 1920 günü, dünyaya gelmek...
Ve yaşamı boyunca bu “tarih”in hakkını verebilmek...
Kurtuluş Savaşı yapmış bir Meclis’in 4 dönem üyesi olmakla..
Kırım Türklerinin 25 yıldan beri ülkemizdeki değişmez lideri kabul edilmek...
Arasında, bilinmez bir yazgı birliği var...
Ve Çocuk Bayramı günü doğmasıyla.
Tıpta çocuk doktorluğu mesleğini seçmesi arasında da...
Bilinçle ve yürek çarpıntısıyla atılan her adım..
İnsanoğlunun bireysel-toplumsal yazgısını belirliyor.
İnsan hayatı doğumdan ölüme bir bütün.
Atomu parçalayarak Tanrı’ya ulaşmaya çalışılıyor...
Ama insanın yazgısını bölmek mümkün değil.
Çocuksu ve sevecen kişiliğinin gerisinde Kırım Türklüğünün yaşaması, yaşatılması için yaşamı boyunca çelik gibi bir duruş sergiledi.
Onu fikren ve bedenen 90 yılı aşkın süre dipdiri tutan da bu bütünsel kimliği ve kişiliği oldu.
Ahmed İhsan Kırımlı’yı sonsuzluğa uğurladık.
Eski turizm bakanlarından yazarımız Orhan Birgit’in selefiydi.
Kırım Türklerinin, sevenlerinin, ailesinin başı sağ olsun.

TURSAB...

Asker takıntısı olanlar “sivil” deyince sadece “asker olmayan”ı anlıyorlar.
Oysa sivil önce, uygar-medeni demek.
Uygarlık ve medeniyetse sadece insana değil, kuruluşlara da özgü bir erdem.
Sivil toplum kuruluşlarının da insani erdemlere sahip olanı var, olmayanı var.
TURSAB, sayıları fazla olmayan insani erdemlere sahip sivil kuruluşlarımızdan...
Siyasetçi yaşlanıp kenara çekildiğinde, başta partisi, o kişinin üzerine çarpı işareti koyuyor.
Bu hüzünlü gerçeğin istisnaları da var.
Türk turizminin bu en köklü kuruluşu, turizme emeği geçmiş siyasetçileri her vesileyle hatırlıyor, onurlandırıyor.
TURSAB çok özen ve emekle hazırladığı üç ciltlik Karadeniz Bölgesi kitaplarını, 1970’lerin Turizm Bakanı A. İhsan Kırımlı’ya da gönderdi...
Ne yazık ki Atatürk kuşağına özgü zarafetiyle bilinen Dr. Kırımlı, Başkan Başaran Ulusoy’a bir teşekkür mektubu yazamadan aramızdan ayrıldı.

YÜRÜMEK SAĞLIKTIR!

Aile hekimliği sistemi kör topal yürüyor...
Bakanlık bundan aldığı cesaretle her geçen gün hekimler üzerindeki baskıyı arttırıyor.
Son bir KHK ile il sağlık müdürlerine saati 2 (iki) TL’den hekimlere nöbet tutturma yetkisi tanıdı. Sözleşmelerinde ve görev tanımında olmayan yeni yükümlülükler icat edilmekte, polikliniklere, onur kırıcı baskınlar düzenlenmekte, her tür bahane ile aylıklardan anlamsız kesintiler yapılmakta...
İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSHAD), bu pazar aile hekimliği sistemi ve kendilerini hasta edebilecek tüm bu sıkıntılara dur demek için yürüyecek. (18 Aralık Pazar, İstanbul Tünel-Taksim arası saat 12.00).

Ahmet Tan/Cumhuriyet

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget