Hulusi Akar'ın Bir Koltuktan Gayrı Neyi Kaldı ki?!.

Türk Milleti'nin “Ulu Önder” saydığı Mustafa Kemal Atatürk'ü “Firavun” addeden bir kişiyi bu kritik süreçte hangi saik ve düşüncelerle ziyaret ettiğinizi açıklasanız

Hulusi Akar'ın Bir Koltuktan Gayrı Neyi Kaldı ki?!.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden daha eski olan askeri okullar, askeri hastaneler bir gecede kapatıldı.
Bizzat kendisi, “Bize sorulmadı”  diye itiraf etti.
Yine bir gecede Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları Milli Savunma Bakanına, Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı İçişleri Bakanlığı'na bağlandı... Cumhurbaşkanı ve Başbakanın, “Gerekli gördüklerinde Kuvvet Komutanları ile bağlılarından doğrudan bilgi alabilmesi ve bunlara doğrudan emir verebilmesi, verilen emrin de herhangi bir makamdan onay alınmaksızın derhal yerine getirilmesi”  kararlaştırıldı.
Yani Genelkurmay Başkanı'nın by-pass olacağı ilân edildi, sesi çıkmadı.
Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutanı, orgeneral ve oramiraller Yüksek Askeri Şura'dan tabir-i caizse atılırken, siyasilerin sayısı arttırıldı... YAŞ'ın genel sekreterliği Genelkurmay 2. Başkanından alınıp, Milli Savunma Bakanlığı'na verildi.
Sustu.
Askeri yargının kaldırılması ve daha AKP'nin 2007 Anayasa teklifinde yer alan Jandarma Genel Komutanı'nın MGK'dan çıkarılması planı yeni anasaya teklifiyle hayata geçiriliyor.
Bir görüşü var mı, bilmiyoruz.    
Anıtkabir'de askerler, askerlerin üstünü aradı... 10 Kasım'da yapmayı planladığı, günlerce öncesinden duyurulan, “Ata'nın Huzurunda Ordu Millet Elele”  etkinliğini son anda ertelemek zorunda kaldı.
Hep birlikte dona kaldık!..  
En nihayetinde 24 gün önce çıkartılan son kanun hükmünde kararname ile kuvvet komutanlarının atanması veya görev süresi uzatımında artık Genelkurmay Başkanı'nın görüşünün alınmaması kararlaştırıldı, yetki tümüyle Milli Savunma Bakanı'na devredildi... Keza “Astlara, üniformalı veya üniformasız asker amirleriyle, sivil amirlerinin verdiği emirleri yerine getirme zorunluluğu”  kondu.
“Koltuğumdan başka nem kaldı”  denecek bu tablo karşısında da kılı kıpırdamadı.
Nereden gelip, nereye mi gidiyoruz? Kardak'a...
“Yunanistan adalarımızı işgâl ederken neredeydiniz?”  diye eleştirildi, eleştiriliyor... “Darbeci askerleri vermeyen Yunanistan'a haddi bildirildi”  diye övüldü, övülüyor...
İyi de şunu düşünmüyoruz:
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yanındaki komutanlar üzerinde ne etkisi ve yetkisi var ki?!.  TSK'nın geldiği konumu dostumuz da düşmanımız da bilmiyor, görmüyor mu?
O pozların tam ortasında “Patron”  Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Başbakan veya “Başkomutan”  Erdoğan durmuş olsa, eleştirileri de övgüleri de anlar, daha sağlıklı yorumlar yapabilirdik.
Baksanıza Kardak çıkartmasına Işık da şaşırmış olmalı ki, Genelkurmay Başkanı Akar'ın rutin programları çerçevesinde bölgeyi ziyaret ettiğini belirtip, “Detaylı bilgiye sahip değilim doğrusu. Ama dediğim gibi sorunların konuşularak barışçıl yöntemlerle çözülmesi en temel prensibimiz”  demiş.
Ahh Hulusi Bey,
İçeride, dışarıda başımız yeterince dertteyken, bir de “Kardak pozu”  tartışması çıkartmanın sırası mıydı?
Kardak işlerini Ali Türkşen'ler gibi askerlerimize bırakıp da;
Meclis Komisyonuna gidemeseniz bile millete 15 Temmuz'da neler olduğunu anlatsanız,
“1923'ü değerlerimizden kopma dönemi”  olarak nitelendiren, sizin “Ebedi Başkomutan”, Türk Milleti'nin “Ulu Önder”  saydığı Mustafa Kemal Atatürk'ü “Firavun”  addeden bir kişiyi bu kritik süreçte hangi saik ve düşüncelerle ziyaret ettiğinizi açıklasanız,
Ve paylaşım masasına konmuş, adeta satılığa çıkarılmış Kıbrıs için de birkaç poz verseniz daha iyi olmaz mıydı?
Müyesser YILDIZ
31 Ocak 2017  

Müyesser Yıldız

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget