“Dinci kinci” tarlası ürün vermeye başladı! - Cevat Kulaksız

“Dinci kinci” tarlası ürün vermeye başladı! - Cevat Kulaksız
Sözcü’de yazan Yılmaz Özdil, bir yazısında Rusya elçisi katili dinci kinci için “dinci kinci tarlanın ürünü” diyordu, ben de ondan esinlenerek böyle bir başlık attım.
İnsanları Cennet de vaat ederek dincilikle yoğurur, inancına göre dinci telkinle kafasını doldurursanız, öylesi gerilmiş yay gibi bu insanın yapmayacağı kinci, saldırı, terör olayları yoktur. Başta canlı bomba olmak üzere, aklınıza gelen her türlü melaneti yapar, yaptırabilirsiniz. Aşağıda dini telkinle insanları nasıl fuhşa, felakete sürüklendiğine ilişkin haber ve olaylara yer vereceğim.
Hani bir devlet büyüğümüz bir zaman önce, “dinci kinci nesil yetiştireceğiz” demişti ya, onu biraz irdeleyeceğim. Bir devlet adamının “dinci kinci nesil” yetiştirme sözü, istemi, toplumu, insanları rencide eden, tahrik eden bir sözdür. Din, özellikle geri kalmış ülke insanlarının bam telidir, din dediniz mi o insanlar birden gerilir, her türlü kutsalın üstünde görülür.
Bir devlette dincilik yarışı başlarsa o ülke iflah olmaz, terör ve saldırıların merkezi olur; birçok din ve mezhebin çalkalandığı, birçok mezhebin birbiriyle kavgalı olduğu Orta Doğu ülkelerini görüyor ve yaşıyoruz. Dincilik yarışı arttıkça ortamda, ülkede insan hakları da, hukuk da, adalet de gider. Dünyada dincilikle aydınlanan, kalkınan, ileri giden tek bir devlet gösteremezsiniz.

HİÇBİR DİNDE KİNCİLİK YOKTUR
Kincilik diyorduk,  kincilik dünyanın hiçbir dininde, hiç bir uygar toplumunda yoktur, ön görülmez, istenmez. Sonra kime karşı kincilik?  Topluma, demokratik düzene mi? Neyse nerden bakarsanız bakın, kincilik doğru bir istem değildir.
Kinciliği, dincilikle veya dinciliği kincilikle doldurursanız, kurgularsanız, camilerden sokaklara kadar karşınızdaki aşırı dinci, maceracı insanları adeta tetiklerseniz, saldırgan hale getirirsiniz. Eylemlerde “Allaha ekler” diye nara atanlar, toplumu tetiklemeye, tahrike gayret edenlerdir, insanları gerili yay gibi kurgulayanlardır Sonunda o kurulu yay birden boşalır, her ortamda karşıt inanç ve düşüncedeki insanları her şekilde öldürecek hale getirilir.
“Dinci kinci” tarlası ürün vermeye başladı! - Cevat Kulaksız
Diyanet İşleri Başkanı’nın yılbaşından önceki Diyanet hutbesinde “Yılbaşını kutlamak Müslüman’a yakışmaz” mesajına ilaveten birçok camilerde hadis söylemleri ile “Hıristiyan adetlerini yapanlar onlara benzer” şeklindeki söylemlere varan vaazları manidar olsa gerektir. Diyanet ve camilerdeki imamlar, konuşmalarında, ülke içinde her din ve mezhepten insanların olduğunu, insanların birbirlerinin inançlarına saygılı olması gerektiğini hatırlatmalıdır. Müslümanlık çoğunlukta diye, tahrike varan konuşmalar yapılamamalıdır. Aksi halde, elçiyi öldüren gibi, İstanbul’daki Reina’a saldıran gibi militan ruhlu insanları saldırmaya, öldürmeye tetiklemiş olurlar.  Yaşadığımız bu iki saldırı yüreklerimizi yaktığı kadar, bizi dünyada utandırmıştır. Sonra, bir yılı bitirip yeni bir yıla başlarken insanların yeni bir dünya, yeni bir umut için eğlenmeleri başka dine öykünmemidir.
Dünyanın nice başka ülkelerinden Avrupa’nın en büyük kenti İstanbul’a eğlenmeye gelen, ülkemize para bırakan yabancıları da düşünerek, diyanetimiz de, imamlarımız da daha özenli konuşması gerekirdi. Biraz hoş görülü olmalıyız, barış için, huzur için. Kaldı ki değişik inanç ve mezhepteki insanların ve de laik bir ülkenin insanları istediği gibi eğlenmekte özgür olmalı değil mi?  İstanbul’un gece eğlence merkezi Reina’ya yapılan silahlı saldırı da, kurulan yayın boşalmasıdır, “dinci kinci tarlanın ürünüdür”.

DEMOKRATİK BİR ÜLKEDE YILBAŞINI KUTLAYAN İNSANLARI CEZALANDIRAMAYIZ, SUÇLAYAMAYIZ
Yılbaşı gecesinden önceki Cuma vaazlarında imamlar, yılbaşı kutlaması aleyhinde öylesine hadisli örnekli konuşuyorlardı ki, Ankara’da benim gittiğim camideki (Maltepe Denizcilik Müsteşarlığı mescidi) imamın konuşmasından biraz endişe etmiştim, doğrusu. Hoca, “yılbaşı kutlarsanız onu kutlayan Hristiyanlar gibi olursunuz” diyordu. Bir yılı bitirip yeni bir yıla, yeni bir yaşa başlamanın sevinci ve heyecanıyla insanların biraz sevinip eğlenmesini nasıl bir anlayışla Hristiyanlığa bağlıyorsunuz. Dediğim o cuma vaazındaki imam, “hindi yok tavuk var” gibi laflar ediyordu. O vaazı veren imam, ülkede her dinden, her mezhepten insanların olduğunu, tahrik edici konuşmanın kin ve düşmanlığı artıracağını bilmeliydi. Ülkemizin barışa ihtiyacı olduğu günümüzde bütün imamlar, konuşmalarına daha ılımlı yapmalıydı. Çünkü insanımız çılgınlaşan terörden iyice gerilmeye başlamıştı.
Demokratik, laik bir ülkede, insanların eğlenmesine, herhangi bir günü kutlamasına devletin de, dinin de karışmaması gerekir, herkesin inancı herkesedir. Bir ülkede her inançtan, her düşünceden insanlar olduğunu bilmemiz gerekir. Diyanet işleri de imamlardan, “bu kritik, terörle çalkalanan ülkede imamlar vaaz ederken daha yumuşak, ılımlı olmasını” istemeliydi. Madalyonun daima bir tarafını görürsek, mutlaka yanılgıya düşeriz.

CÜBBELİ DE BAŞ TAHRİKÇİLERDEN
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen, olur olmaz konularda (satranç gibi) akla ziyan güya hutbeler yayan Ahmet Mahmut Ünlü ise yılbaşına ilişkin, "babanın katilinin bayram yaptığı günde bayram yapar mısın? Babanın katillerinin, dininin düşmanlarının kutlamalarına katılma. Noel kutlama" demesi ses getirmişti.
Öte yandan Tebliğciler İstanbul ve İzmir'de Noel bildirisi dağıttılar. İzmir'de bildiri dağıtan tebliğcilere halk tepki göstermiş, polis tebliğcileri korumaya almıştı.
Bunlar sadece birkaçı yılbaşı kutlamaları İslamcı kesim tarafından günlerce yılbaşı kutlamaları hedef gösterildi. Kutlayanlara karşı şiddet içerikli ifadeler kullanıldı. [1]
“Dinci kinci” tarlası ürün vermeye başladı! - Cevat Kulaksız

TEDBİR, ÖNLEM, İSTİHBARAT YETERLİ DEĞİLDİ.
Medyadan öğrendiğimiz kadarıyla, Reina baskınında, katliamında emniyet tedbirinin yeterli olmadığını söylemek gerekir. Reina’nın önüne bir polis ve yanında konuştukları bir güvenlik görevlisi var, ikisi de ölmüş.
Bazen Cuma namazlarında Ankara Maltepe camisine giderim. Cuma günü camiye bir saldırının olacağını asla tahmin etmeyiz. İnanır mısınız, bu cami önünde sivil ve resmi en az on tane polis görürsünüz.
IŞİD (DAİŞ) den dolayı ülke adeta bir savaş yaşamaktayken, İstanbul gibi mega (devasa) bir kentte en büyük gece kulübünde, dünyanın birçok ülkesinden gelenlerin de olduğu (nitekim öldürülenlerin çoğunluğu 25 kişi yabancıydı), dincilerin yılbaşı kutlamanın günah olduğunu söyledikleri bilindiği ve tahriklerin yoğun olduğu halde, polis daha etkin tedbir almalıydı. İçeride yüzlerce insan eğlenirken, polis özellikle sivil polisler gece kulübünün önünde çevresinde, biraz uzaklardan tetikte beklemeliydi. Böylesi kritik günde, Taksim meydanından ziyade, Reina gibi büyük gece kulübünde İstanbul polisi çok daha etkin tedbir almalıydı. Dediğimiz gibi, bir caminin önünde aldıkları tedbir kadar tedbir almamışlar. Çünkü yılbaşı kutlaması ve onun yanında yurdun birçok yerinde tehdide varan tahrikler vardı.
Yurdun birçok yerinde, medyaya yansıyan haberlerden izlediğimiz kadarı ile yılbaşı kutlamalarına karşı, dinsel telkinlerle eleştiri ve tepkiler görülüyordu.
Böylece, gerek Rus elçisinin öldürülmesi gerek Reina baskını, “dinci kinci tarlanın ürünüdür” demekten kendimiz alamıyoruz.

DİNCİLİK YAPAN DEVLET İFLAH OLMAZ
Dünyada din ve mezheple kalkınmış, aydınlanmış bir devlet yoktur. Dinciliği ön plana çıkaran, bilimi yadsıyan İslam ülkelerine bir bakar mısınız, hangisinin durumu iyi. Hepsi birbirinden beter, hepsinin halkı, uygarlığın, refahın zirvesinde yaşayan, bağnaz kişilerin “gâvur” dediği Avrupa ülkelerine gitmek için can atıyorlar, sahillerimizde binlerce insan oralara gitmek için denizlerimizde can veriyorlar. Neden? Aklı başında insanlar bunu düşünmesi lazım.
Bir devlette dincili yarışı başladı mı o ülke geriye gitmek şöyle dursun, felakete sürüklenir. Orta Doğu bataklığındaki ülkeler dincilik ve mezhepçilik adı altında birbirini kırıyor,  (hatırlayınız Müslüman bir militan, başka bir Müslüman’ı öldürmüş, kalbini çıkarıp yiyordu), tüm insanları sefalet içinde perişan oluyorlar. Bizde de, maalesef 15 yıldır “dinci kinci” nesil gayretleri artan oranda devam etmekte. Ülkede bütün okulları imam hatip yapsanız, herkese zorla 400-500 sayfalık Kuranı ezberletseniz uygar toplum mu olacağız. Kesinlikle mümkün değil. Olsa Arap ülkeleri olurdu. Öyleyse dinci toplum yaratma çabası yanlıştır, devam ettikçe ülke teröre, geriye, bataklığa sürüklenir.
Hal böyleyken, adam kesen, adam yakan, parçalayan, adam vuran, canlı bomba, cansız bomba vb üreten nice katliam yapan terör estiren bu bölgelerden, genellikle İslam ülkelerinden çıkıyor. Nedeni, dini de, mezhebi de çıkar için birbirine karşı tahrik ediyorlar, birbirine karşı kullanıyorlar. Bir Müslüman grup öteki Müslüman gruba “Allahu ekber” diyerek saldırıyor, birbirini düşman görüyorlar. İslam dünyasının cehalette, vahşette böylesine zirve yaptığı görülmüş müdür bilmem.
Bu tür terör saldırıları, can kayıpları yüreğimiz yakıyor, ama inanır mısınız cebimizi de yakmaktadır. Çünkü terörün çok olduğu, adaletin bozuk olduğu bir ülkeye turist gelmez, nitekim turizm sektörü kan ağlıyor. Böyle ülkeye yatırım gelmez, yabancı para gelmez, sermaye daha sakin ülkelere kayar. Siz olsanız böylesine bombaların patladığı, terörün zirve yaptığı ülkeye yatırım yapar mısınız? Böylece ülkemiz her yönden kan kaybediyor, ülkemiz fakirleşiyor. Ekonomi uzmanlarının dediğine göre Türkiye, bu AKP döneminin son on yılında yüzde 3,3 kalkınma hızı ile Cumhuriyet tarihinin en az gelişme trendini yaşıyormuş. Yani ülke fakirleşiyor demektir. [2]
Kısaca insanları dinsel yönden tahrik ve teşvikle yönlendirdiğiniz zaman,  onlara aklın alamayacağı kadar kötü ve iğrenç şeyler yaptırabilirsiniz. İsterseniz, buna bir yakın tarihimizden, bir de binlerce yıl öncesinden, inançla, şartlandırma ve yönlendirme ile neler yapılabilirliği konusunda örnek verelim.
“Dinci kinci” tarlası ürün vermeye başladı! - Cevat Kulaksız

CENNET VAADİ İLE CİHAD FUHŞUNA IŞID’A GİDEN KADINLAR
Güncel olduğu için IŞİD (Irak Şam İslam Devleti-DEAŞ) den örnek verelim. İslami telkinle,  Cennet vaadi ile kadınların nasıl gönüllü fuhşa yöneltildiklerini birkaç yıl önce IŞİD belasından bilmem izlediniz mi?  Yobaz ve cahil bazı sapkın şeyhlerin, IŞİD palazlanırken “cihatta mücahidin cinsel arzularını yerine getiren kadınlar sevaba ve Cennete girerler” telkin ve fetvası ile başta Tunus, Ürdün olmak üzere bazı Arap ülkelerinden, ne ki Avrupa ülkelerinden bile macera meraklısı genç yaştaki kadınlar, kızlar ikişer üçer olarak bazen yurdumuzdan geçip Suriye’ye doğru giderlerdi. Suriye’de, Irak’ta çarpışan dinci militanların cinsel arzularını tatmin etmek için sanki hacca gider gibi, kadınlar sevap için fuhşa gidiyorlardı! Dünya haber ajanslarına düşen haberlere göre Suudi Arabistan’dan 15-16 yaşlarında yirmi uçak dolusu kadının seks cihadı için Suriye’ye gönderildiğini yazıyordu. Ayrıca IŞİD’in, işgal ettiği çeşitli kentlerde esir aldıkları Türkmen, Şii, Ezidi, Hıristiyan ve Kürt kadınlarını, kendi arzularını tatmin ettikten sonra, bu kadınlar köle pazarında hem de açık artırmayla satılıyordu. (Bu açık artırma satışını internetten bir videodan izlemiştim)  https://www.kurtulusyolu.org/m-el-arifiden-dunyadaki-musluman-kadinlara-cagri-cennet-icin-sevisin/Oraya giden kadınlar,  pek de sevap olmayan, ne ki İslam’la asla bağdaşmayan fuhuş yanında bu işte köle gibi satıldıklarını, militanlar tarafından birbirlerine peşkeş çekildiğini dehşetle gördüler.
“…IŞİD'den ayrılan Fransız kadın yaşadıklarını anlattı IŞİD’le iş birliği yapan kadınlar ise sadece savaşçıların cinsel arzularını tatmin ediyor. Biz kadınlar erkeklerin malı olduğumuzu biliyoruz. Ellerinde bir liste var; esmer istiyorum, sarışın istiyorum. Bu yaşta istiyorum” diye konuştu. [3]
Bir süre sonra IŞİD ve öteki dinci militanlardan hamile kalmış bu kadınlardan bazıları Tunus’a geri döndüklerini, Tunus yetkilileri açıklamışlardı.

TUNUS’LU CİHAD FUHUŞÇULARI
“Cihad El Nikah”  yani  “Seks Cihadı” iddiaları bir süre önce dünya gündeminde idi. Konu son günlerde özellikle Tunus İçişleri Bakanı Lütfü bin Ceddo’nun Tunus parlamentosunda yaptığı konuşmayla tekrar alevlendi. Ceddo; “Seks cihadı” yalanıyla kandırılan Tunuslu genç kızların Suriye’de 20, 30 ve 100’lü gruplardan oluşan cihatçı militanlar arasında takas edildiğini ve genç kızların ülkelerine hamile olarak geri döndüklerini söyledi. Tunus İçişleri Bakanlığının 2013 Mart ayından bu yana Suriye’ye gitmek isteyen 6 bin Tunus vatandaşına çıkış izni vermediğini dile getiren Bakan Lütfi bin Ceddo, Tunuslu gençleri “cihat” yalanıyla Suriye’ye gönderen bir şebekeyi çökerttiklerini ve 86 kişiyi bu gerekçeyle gözaltına aldıklarını belirtti. Çıkış izni vermedikleri kişilerin hepsinin 35 yaş altında olduğuna dikkat çekti.”
Görüyorsunuz din adına kadınlar, kızlara telkinle fuhuş bile yaptırılıyor. [4]

TANRILAR İNSAN KANI İÇTİLER…
Bunlar da din ve inançları uğruna bu vahşeti yapıyorlardı.
Aztek dini çok tanrılı olmakla birlikte iki tanrı, Huitzilopochtli ve Quetzalcoatl daha bir ön planda olup her işi düzenleyen takvimle sıkı bir bütün halinde damgalarını tüm kültlere basmışlardır. Aztek dininin inanılmayacak denli fazla sayıda insan kurbanıyla kendini gösteren tüyler ürpertici bu özelliği vardır. Aztekler insanları kitleler halinde tanrılarına kurban ediyorlardı; hatta büyük doğal afetlerde yaklaşık 20,000 insanın kurban edildiği bilinmektedir. Aztek rahiplerinin açıkça bilinen işlevi de, amansız tanrıların öfkelenerek herkesi kötürüm ve hastalıklı bırakmamaları, dünyayı yakıp yıkmak için onlara körpe insan yürekleri ve insan kanı sağlamaktı. Kurban edilecek insanlar hem de gönüllü olarak sıraya girerler.  Bunlar piramitlerin basamaklarından çıkartılır, dört rahip tarafından tutularak tapınaklara yürütülür, kurban taşı üzerine kolları ve ayakları gergin durumda sırt üstü yatırılır, beşinci rahip tarafından kullanılan ve volkanik taştan yapılmış bıçakla göğüsleri baştanbaşa yarılarak açılır, sonra kurbanın hala çarpmakta olan yüreği yerinden burularak koparılır ve tanrıya sunulurdu. (Günümüzde Suriye’deki İslami militanlar da aynı şeyi yapmışlar, muhalifin kalbini çıkarıp çiğ çiğ yediklerini gazete resimlerinden görmüşsünüzdür).
Ceset ise piramit merdivenlerinden yuvarlanarak atılırdı. Savaş tutsaklarının yanında köleler, bazı genç erkek ve bakire kızlar kurban edilenler arasındadır. Tüm bu vahşet din ve inanç adına yapılıyordu. Bu yönüyle Aztek uygarlığı bir anlamda yüksek kültürünü günümüz insanına vahşi görünen bir takım uygulamalarla birleştirmektedir. [5]
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com

SONNOTLAR

[1]  https://odatv.com/yilbasi-kutlamalari-boyle-hedef-gosterildi-0101171200.html

[2]  CHP İstanbul Milletvekili Ekonomist İlhan Kesici, CNN Türk de 28.12.2016 günlü Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın sorularıyla açıklamalarda bulurken, 2007-2016 daki Türkiye büyüme hızının yüzde 3,3 le Cumhuriyet tarihinin en düşük düzeyde olduğunu ve Türkiye’nin fakirleştiğini söylemişti.

[3]  https://t24.com.tr/haber/iside-katilan-kadinlar-yalnizca-savascilarin-cinsel-arzularini-tatmin-ediyor,300804

[4]  https://www.kurtulusyolu.org/m-el-arifiden-dunyadaki-musluman-kadinlara-cagri-cennet-icin-sevisin/

[5]  https://haberguncel.blogspot.com.tr/2015/09/tarihte-kurban-ve-kurban-adetleri-cevat-kulaksiz.html


Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget