Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor

FETÖ ve Cübbeliye devlet katında itibar kazandırıldı
Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor
Atatürk’ün çizdiği Laik Türkiye Cumhuriyeti rotasından, ülkeyi saptırmaya çalışan AKP-RTE iktidarı, “dinci ve kinci” sloganı ile dinsel öğretiyi artırıp, çeşitli dinci grup ve kişileri ön plana çıkardıkça, ülkemiz çağdaşlıktan çıkmaya ve Orta Doğu’nun gericilik batağına saplanmaya başlamıştır.
15 yıldır din ve mezhep üzerine politikalarını dizayn eden iktidar, başta Fetö’cu olmak üzere, pek çok dinci kişi ve grupları kolladığı için ve komşuları ile mezhebe dayalı politika oluşturduğu için, dinci grup ve militanların palazlanmasına, sonunda ülkemiz dinci militanların ve teröristlerin saldırılarına maruz kalmaktadır.  
Bir ülkede dincilik yarışı başlarsa, o ülkede huzursuzluk da başlar. Çünkü dincilikle aydınlanan, kalkınan dünyada tek bir devlet yoktur. Dünyada dincilik yarışının en yoğun olduğu ülkelerin başında İslam ülkeleri gelmektedir. Dincilik yarışına başlayan ülkeler iflah olmamıştır. Onun için de dünyanın en huzursuz, en geri kalmış, her türlü dinsel kökenli terörün olduğu ülkelerin başında İslam ülkeleri gelmekte.  Orta Doğu’daki ülkelerin sefaletine bir bakın, insanlığı utandıran vahşet yaşanıyor.
Dincilik yarışı yapanlar, çıkar için rant için dincilik yarışı yapmaktalar. Bunun en belli başlı din tüccarlarının başında Fetö (Fetullah Gülen) gelmektedir. Fetullah Gülen, ağlayarak, sümüğünü saçarak cami cami, köy köy, mahalle mahalle verdiği vaazlarla insanları öylesine etkiliyordu ki, insanlar onun, din adamlığı yanında “keramet ehli” olduğuna inanıyorlardı. Fetö, İnsanları vaaz adı altındaki telkinle kendine bağladı. Bu Fetö, TC bürokrasisinde öylesine yükseliyor, öylesine itibar görüyordu ki, laiklikten ödün vermeyen Bülent Ecevit bile bu din bezirgânı adamı yanına alarak devlet protokolüne bile sokuyordu. AKP-RTE döneminde de korunmanın şahını yaşıyor, milletvekilleri, liderler, iş adamları onun müritleri haline geliyordu. Dini, dinciliği kullanan Fetö, bir yandan da rant peşinde koşuyor, şirketler, bankalar kurarken,  dünyanın pek çok ülkesinde okullar açıyordu.  Dinciliği ön plana çıkaran AKP-RTE iktidarı da, ona “mübarek adam” payesi ile yardımcı oluyor, her yönden kolluyordu. Ne ki bazı savcı iddianame, yargıç kararlarında Fetö’nün adı “Muhterem Hocaefendi” olarak bile geçiyordu.
Oysa çağdaş devlet dinle, dincilerle arasına mesafe koyar, dincilik yarışı yapanlara göz yummaz. Aksi halde ülke kaosa sürüklenir, sonunda dinci militanlar terör yaratmaya başlar.
Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor

İNSANI DİNLE EFSUNLADINIZ MI ONA HER ŞEY YAPTIRABİLİRSİNİZ.
İnsanları dini telkinle böylesine efsunladınız mı yaptırmayacağınız şey yoktur. Canlı bomba, dinci terör vb. Hele peşine takılan generaller, yargıçlar, siyasetçiler, devlet bürokrasisinde öteki insanlar, şaşılacak derecede, ilkokulu zor bitirmiş bu din tüccarı adama “himmet parası” adıyla para, servet ve tüm varlıkları ile ona bağlanıyorlardı.
Sonra da 15 Temmuz 2016 da, 31 Mart Vakasından günümüze kadar, tarihimizin en kanlı dinsel kökenli darbesini yaparken suçüstü yakalandı ve bertaraf edildi.
Bu noktada bu din bezirgânlarının ülkeye yaptığı kötülüğü görünce, düşünür Karl Marx’ın (1818-1882) 150 yıl önce söylediği şu sözleri hatırladık:
“..Din dünyadaki sıkıntıların tesellisi ve baskıları meşrulaştıran teorisidir. […] Dinin sefaleti hem gerçek sefaletin ifadesi hem de bu gerçekliğe itiraz edilmesidir. Din mutsuzluklar altında ezilen yaratığın son nefesi, kalpsiz bir dünyanın şefkati, ruhsuz bir çağın ruhudur. Din toplumun afyonudur. Halkın gerçekten mutlu olabilmesi için sahte bir mutluluk olan dinin yok edilmesi gerekir. İçinde bulunduğumuz durumun vehimlerinin yok edilmesini istemek aslında bu vehimlere ihtiyaç duyan durumun terk edilmesini istemektir…”  https://www.derindusunce.org/2011.04.27/din-toplumun-afyonudur-karl-marx/ [1]

ŞİMDİ DE CÜBBELİ AHMET UÇ VERMEYE BAŞLADI
Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor
Giden yıllarda, plajlardaki kadınlı erkekli denize girmeyi günah sayan, bu yüzden insanları Cehenneme sokup sokup çıkaran Cübbeli Ahmet Hoca’yı, yanında iki karısı olduğu halde, jet sky dedikleri deniz motosikleti ile denizde âlem yapan resimlerini görmüşsünüzdür, herhalde.
Tıpkı Fetö gibi doğru dürüst devlet okullarında okumamış, ezberlediği dualar, kulaktan duyma bazı bilgilerle insanlara tıpkı Fetö gibi öylesine vaazlar, fetvalar vermeye başladı ki, akla zıyan laflar etmekte.  Cübbeli Ahmet Hoca, insanları ateşleyen, etkileyen öyle konuşmalar yapıyor ki, bazı yandaş TV lar onunla röportajlar, diz konuşmalar yapmaya başladılar. Yani sizin anlayacağınız tıpkı FETÖ gibi kendi dalında tırmanışa geçti, yavaş yavaş onun gibi vaazlarını paraya dönüştürmeye, gıdım gıdım para kazanmaya başladı.

KİMDİR BU CÜBBELİ AHMET HOCA
Ahmet Mahmut Ünlü, 27 Şubat 1965 tarihinde aslen Giresun, Görele’li olan varlıklı bir ailenin oğlu olarak İstanbul'un Fatih ilçesine bağlı Çarşamba Semtinde dünyaya geldi. Babasının adı Yusuf, annesinin adı ise Rabia'dır. Hazinedaroğulları unvanı ile tanınan ataları, 18. asırda bugünkü Özbekistan sınırlarının içinde bulunan Buhara şehrinden göç etmişlerdir.[  Babası Yusuf'un sahibi olduğu fabrika, Türkiye'nin en büyük tel çivi fabrikası haline gelmiştir.
Çocukluk yaşlarında cübbeye ilgi duyması ve giymesinden dolayı adaşı olan yaşıtlarından ayırt edilmek için Cübbeli Ahmet olarak çağrılmaya başlandı. Nakşibendî Tarikatının İsmailağa Kolu olarak bilinen dergahında halen liderlik konumunda olan Mahmut Ustaosmanoğlu tarafından özel olarak eğitildi, 11 yaşına kadar Fatih Çarşamba İsmailağa camiinde medrese eğitimine devam etti.
12 yaşında Yavuz Selim ve Kasımpaşa Camii gibi büyük camilerde verdiği vaazlar büyük kalabalıklar tarafından izlenmeye başlandı.
İlk defa 1983 yılında 17 yaşındayken Hacca giden Mahmut Ünlü, askerlik zamanı geldiğinde ileri derecede şeker hastası olduğu anlaşılınca askerlikten muaf oldu. İsmailağa Camisinde kurduğu ders halkalarında 10 sene içerisinde birçok isim yetiştirerek hizmetlerine devam eden Ünlü, Türkiye'nin ve Dünyanın muhtelif bölgelerinde düzenlediği sohbetlerinde, vaazlarını yüz binlere ulaştırdı. Yoğun ilgi ve talep sonucunda Ünlü, merkezi Fatih İlçesinde olmak üzere bir vakıf kurulmasına karar verip Fatih Hak Ve Hizmet Vakfı'nı 1990 yılında kurdu.
1997 yılına kadar ailesinin kazancı ile geçimini sağlayan Ahmet Mahmut Ünlü, 1997 yılında babasının işlerinin bozulması ve iflas etmesi neticesinde çok sıkıntılı günler geçirdi. 1997'den sonra bizzat kendisinin kaleme aldığı risalelerin geliri ile geçimini sağladı.    1999 Gölcük depremi hakkında yaptığı konuşmanın ardından ''Halkı din, mezhep ve inanç farklılığı gözeterek, birbirine karşı kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa alenen tahrik etmek'' suçundan 2 yıl 7 ay 3 gün hapis cezasına çarptırıldı fakat sadece 13 ay hapis yattı. Fatih Hak ve Hizmet Vakfı tarafından İstanbul Beykoz semtindeki 20 dönüm arazi üzerine kurulu külliyenin yapılmasına önderlik etti. Külliyeye, hazine arazisi üzerinde kaçak olarak inşa edilmesinden dolayı el konuldu ve Hazine'ye devredildi. [2]
Görüldüğü gibi, özgeçmişinde devletin müspet ilimle ilgili resmi ilkokul, ortaokullarında okuduğuna dair hiçbir kayda rastlanmıyor, şu hocadan, bu medreseden ders ve icazet aldı gibi kayıtla bulunmakta sadece; bu kişi ve kurumlar da irticanın, gericiliğin kaynağı kişiler. Yani anladığımız kadarı ile oradan buradan irtica dersleri almış, verdiği öğütlerle insanları dediğimiz gibi Cehenneme sokut sokup çıkarıyor. Tıpkı Fetullah Gülen’in aynısı, tıpkısı diyebilirisiniz.
Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor

 CUBBELİ METEOROLİJİYİ YADSIYAN OSMANLI ÜLEMASI GİBİ
Bir vaazında güneş ay tutulmasını bilimsel yönden açıklayanları “güneşe aya tapanlar”  diye suçlayan Cübbeli Ahmet Hoca, ay tutulmasını izlemek için ABD den Avrupa’dan Türkiye’ye gelen meraklılar ve bilim adamları için, “ayı gözlediler, baktılar, sen ayı olduktan sonra aya baksan ne olacak” diyordu. Güneş ay tutulmasında hemen namaza durulmasını öğütlüyor. Tıpkı cahil Osmanlı uleması gibi bilim adamlarını, araştırmacıları aşağılıyordu.
Küçüklüğümde hatırlıyorum 1950 li yılların birinde, güneş ve ay tutulduğu zaman köy hocası ve büyüklerimiz “şeytan ayı ve güneşi tutmuşlar, teneke çalalım, tüfek atalım” derlerdi. Herkes eline bir teneke gibi şeyler tangırtılı tungurtulu sesler çıkarır, tüfeği tabancası olanlar silah atarlardı. Bir süre sonra, ay veya güneş tutulması biter, “oh çok şükür, şeytanların elinden kurtardık” diye şükrederlerdi. Hele bir sarı öküz hikâyesi vb var bunlar bir başka yazı konusu. Bu dünyada cehalet kadar karanlık bir şey yoktur. Cehaleti de “Cübbeli”ler gibi dünyadan habersizler dışa vuruyor.
Adam oturmuş, kafasında sarığı, çenesinde harman süpürgesi gibi sakalı ve sırtında cübbesiyle dinin sahibi gibi, sakalını bir bir bu yana sallayarak özel fetva veriyor.

DİNCİLERİN ÖZÜNDE RANTÇILIK VARDIR:
Cübbeli'nin 'Yakmayan Kefen' Sohbeti Ortaya Çıktı!
Cübbeli Ahmet Hoca, basında çıkan "yakmayan kefen" satışı yaptığı ve hatta bu ürünün internet sitesinden satışını, sohbetinde anlatarak cemaati satın almaya teşvik ettiği açıklandı. Cübbeli Ahmet o sohbetinde, Ortaya çıkan görüntülerde kişiyi kabir azabından koruyacak kefenin özelliklerini anlatıyor, hem de sorgu meleklerinin sorularına rahat cevap vermelerini sağlıyor” diyor. Hatta satın alabilecekleri mağazanın adını bile veriyor.

Kısaca nerede bir dincilik yarışı yapan, dincilik propagandası yapan bir kişi varsa, bilesiniz ki onun sonunda o adamın rantçılık istemi olduğunu görebilirsiniz. Bunu Cübbelilerden ta yukarılara kadar her kademede gördük, görüyoruz.

SATRANCIN GÜNAHLA NE İLGİSİ VAR.
Aşık Dertli’nin dediği gibi, “şeytan bunun neresinde”
Cübbebli Ahmet, dünyanın her yerinde binlerce yıldır oynanan, okullara bile tasfiye edilen, Türkiye’mizde federasyonu bile bulunan satranca kafayı takmış, satranç oynayanları cehenneme sokuyor. Bu kadar cehalet görülmedi.
"Tavla, satranç oynamayın günahtır, domuz eti yemiş kadar günahtır, sonra Cehennemde çatır çatır yanarsınız vs" diyor. “Satranç oynamaktansa ateşi tutmak daha hayırlıdır. Satranç oynayan kişi insanların en yalancısı, lanetlenmiştir. Oynayana bakan da domuz eti yiyen gibidir”
İslam dini böylesine yobaz, cahil insanların fetvasına mı kaldı. İşin acı tarafı bu cahil adamı, birtakım TV lara çıkarıyorlar. İslam dininin kuralları, beş şart belli,  Fetö, ya, Cübbeliye, bilmem ne şeyhine hiç gerek yok. Onlar kendi itibarları, kendi rantları için çaba gösteriyorlar, saf inanlarımızı kandırıyorlar.
Din Tüccari Cüppeli Terlik Satiyor, tanesi 130 liradan, üstelik sitesinde sipariş telefonları da var.
SATRANCIN TARİHİ

Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor
M.Ö. 2000'li yıllarda satrancın oynandığına dair bulgular Mısır'da piramitlerdeki kabartmalarda vardır. Satranç, MS 6. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıktı. MS 10. yüzyıla gelindiğinde tüm Asya'ya, Ortadoğu ve Avrupa'ya yayılmıştı. En geç 15. yüzyıldan itibaren Avrupa'da soylular arasında çok popüler bir oyun haline geldiğinden "kraliyet oyunu" olarak anılmaya başlandı. Kurallar ve dizilişler zaman içerisinde çeşitli değişiklikler gösterdi ve 19. yüzyılda bugünkü standart halini aldı. 20. yüzyıl Avrupa’sında toplumun entelektüel üst tabakaları arasında yayıldı ve dünyanın en popüler oyunlarından biri haline geldi.
Oyunun icadı konusunda birkaç efsane mevcuttur. Bunlardan biri Sissa ibn Dahi, buğday tanesi efsanesidir. 6. yüzyıldan beri satranç Îran'da bilinmektedir. Buradan 7. yüzyılda İslam'ın yayılışıyla birlikte Orta Doğu'da ve Kuzey Afrika'da yayılır. Endülüs Emevîleri, İtalya, Bizans İmparatorluğu ve Rusya yoluyla oyun, 9. ila 11. yüzyıllar arasında Avrupa'nın diğer yerlerine yayılır. Burada bir yandan şövalyelerin yedi yiğit erdeminden sayılırken diğer yandan kilise tarafından uygun bulunmuyordu. 15. yüzyılda oyun kuralları belirleyici şekilde değişir. Bu yüzyıldan sonra bugün oynanana benzeyen modern satrançtan bahsedilebilmektedir. İspanya (16. yüzyıl), İtalya (16./17. yüzyıl), Fransa (18./19. yüzyıl), İngiltere (19. yüzyıl) ve Rusya (20. yüzyıl), sırayla satrançta Avrupa'nın önder ülkelerinden oldular.
19. yüzyılın ortasından beri düzenli satranç turnuvaları yapılmaktadır. İlk resmî Dünya şampiyonu Wilhelm Steinitz'tir. 1924'te Dünya Satranç Federasyonu (FIDE) kurulmuştur.
Bilgisayarların icadı ile birlikte 20. yüzyılın sonunda iyi satranç oynayabilen satranç programları piyasaya çıkmıştır. Bu programlardan bazıları günümüzde dünya şampiyonları seviyesinde oynayabilmektedirler. Hafızalara yer etmiş olan en iyi örnek Garri Kasparov ile Deep Blue (IBM) arasında oynanmış olan satranç maçlarıdır.
M.Ö. 2000'li yıllarda satrancın oynandığına dair bulgular Mısır'da piramitlerdeki kabartmalarda vardır. Satranç, MS 6. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıktı. MS 10. yüzyıla gelindiğinde tüm Asya'ya, Ortadoğu ve Avrupa'ya yayılmıştı.
Satranç, iki oyuncu arasında satranç tahtası ve taşları ile oynanan bir masa oyunu. Dünya çapında turnuvaları düzenlenir ve bir spor dalı olarak kabul edilir. [3]

SATRANCIN EĞİTİMDEKİ FAYDALARI
Bilim adamları insanların iki şekilde düşündüğünü ifade etmektedir. Biri lisan kullanılarak yapılan yani kelimeler ve cümleler ile düşünme, diğeri şekilleri, görsel ve uzaysal sembolleri kullanarak yapılan düşünme. Bu konuyla ilgili olarak şöyle bir düşüncem var. Bütün okul dersleri ağırlıklı olarak lisan kullanılarak yapıldığı için doğal olarak bu düşünme tarzının gelişimine katkı sağlıyor. Fakat görsel-uzaysal düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik fazla bir etkinlik yok okul programlarında. Kısmen resim, görsel sanatlar ve geometri gibi derslerin bu alanda faydalı olduğu söylenebilir. Öğrencilerimizin görsel uzaysal düşünme becerilerini geliştirmede satranç dama gibi oyunların çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu sebeple satrancın okullarda çok daha yoğun olarak eğitim amaçlı kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Şimdi sizlerle sancın yararları ile ilgili bildiklerimi paylaşmak istiyorum. [4]

SATRANCIN BELLİ BAŞLI YARARLARI
1-Satranç konsantrasyonu arttırır. Satranç oynarken bir tek hedefe kitlenirsiniz. O da rakibi mat etmek ve oyundan zaferle ayrılmak. Böylece öğrencilerimiz hedef yönelimli olmayı öğrenirler.
2-Satranç hafızayı geliştirir. Açılışlar ve uzun varyasyonların incelenmesi hafızayı gelişimini olumlu etkiler.
3-Satranç mantıksal düşünmeyi geliştirir. Satranç stratejik oynamayı gerektirir. Mesela taşlarınızı hızla oyuna dahil etmeyi, şahınızın güvenliğini sağlamayı, hiç bir taşınızı karşılıksız vermemeyi, aklınızda tutarak her hamlede en mantıklı hareketi yapmak için sürekli düşündüğünüz için mantığınız gelişir.
4-Satranç hayal gücünü ve inovatif düşünceyi geliştirir. Sizi yeni arayışlara yöneltir. Sonsuz sayıda farklı kombinasyonu düşünürken hayal gücünüz gelişir.
5- Satranç kararlarımızın sorumluluğunu almayı öğretir. Satranç tahtasında yalnız başımıza olduğumuz için bağımsız karar verme becerimiz gelişir.
6-Satranç davranışlarımızın sonuçlarını tahmin etme becerimizi geliştirir. Bir hamle yapmadan önce bütün ihtimalleri göz önünde bulundurarak tedbirli olma kavramını öğretir.
7-Satranç içsel motivasyonu arttırır. Daima içinde bulunulan şartlar içindeki en iyi hamleyi, en iyi planı yapmayı, en uygun taktiği geliştirmeyiaraştırmaya yönlendirir.
8- Satranç sıkı çalışmanın başarıyı getirdiğini öğretir. Satrançta oynadıkça gelişirsiniz. Kaybetbeye ve hatalarınızdan ders almaya hazır olursunuz. Gelmiş geçmiş en büyük satranç ustalarından Casablanca şöyle der: "Kaybettiğiniz bir oyundan öğrendikleriniz kazandığınız bir oyundan öğrendiklerinizden çok daha fazladır. İyi bir oyuncu olmadan önce yüzlerce defa yenilmelisiniz."
9- Satranç her yaştaki insanın oynayabileceği bir oyundur. Satranç oynamayı her yaşta öğrenebilirsiniz ve satrancı bırakmak için zorunlu bir yaş sınırı yoktur. Genç yaşlı herkes birbiriyle oynayabilir.
10- Satranç okul ödevlerini ve notlarını geliştirir. Satranç oynayan çocuklar okul derslerini de daha iyi öğrenmektedir ve hayatta başarılı olma şansı da daha fazladır.
11- Satranç dünyanızı genişletir. Satranç oynayarak Türkiye'nin ve dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan turnuvalara katılarak farklı yerler görebilir, yeni dostluklar edinebilirsiniz.
12- Satranç ucuzdur. Satranç pahalı aletler ve ekipman gerektirmez. Sadece bir satranç takımı yeterlidir. Ayrıca kendinizi geliştirmeniz için bilgisayarla da satranç oynayabilirsiniz, isterseniz internet üzerinden farklı ülkelerden insanlarla oynayabilirsiniz.
13- Satranç metanet kazandırır. Satrançta yenilen ve yenilgi karşısında yılmamayı öğrenen bir öğrenci hayattaki kötü ve üzücü olaylar karşısında da yılgınlığa kapılmadan hayat mücadelesini sürdürür. Satrançta dalgınlıkla bir taşınızı kaybetseniz de mücadeleyi sürdürmeyi öğrenirsiniz.
Burada saydığımız ve sayamadığımız çok sayıda yararı olan satrancın okullarımızda yaygınlaştırılmasının düşünen ve araştıran bireyler yetiştirmemize çok faydası olacağına inanıyorum. [5]
CÜBBELİ AHMAT HOCA’YA TEPKİLER
Cübbeli Ahmet Hoca’nın bu açıklamalarına tepkiler gelemeye devam ediyor. Türkiye Satranç Federasyonu Cübbeli Ahmet’in yaptığı sohbetin ardından açıklama yaparak cevap vermiş ve hukuli süreci başlattıklarını açıklamıştı.
Dincilik Yarışında Fetö Gidiyor Cübbeli Geliyor

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik’te Cübbeli Ahmet Hocanın sohbetinde yaptığı bu ilginç açıklamalara yönelik sert eleştirilerde bulundu. Bakan Ömer Çelik, satranç oyununun din adına yasaklanmasını son derece akıl dışı bulduğunu söyledi.
CNN Türk canlı yayınına katılan Bakan Ömer Çelik, Cübbeli Ahmet’in yaptığı satranç açıklamasına cevap verdi. Bakan Ömer Çelik, “kendisinin de satranç oynadığını, herkese de satranç oynamayı tavsiye ettiğini, bunun din adına yasaklanmasını ise akıl dışı bulduğunu, satrancın aklın neşesi ve meydan okuması olduğunu” ifade etti. [6]

Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com


SONNOTLAR

[1] https://www.derindusunce.org/2011.04.27/din-toplumun-afyonudur-karl-marx/
[2] https://tr.wikipedia.org/wiki/Ahmet_Mahmut_%C3%9Cnl%C3%BC
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Satran%C3%A7
[4] https://blog.milliyet.com.tr/innovation05 Nisan '10
[5] https://blog.milliyet.com.tr/satrancin-egitimdeki-faydalari/Blog/?BlogNo=236762
[6] https://www.haberandum.com/gundem/bakan-celik-ten-cubbeliye-satranc-cevabi-h7369.html

Cevat Kulaksız

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget