Birkaç gün önce, Ankara-Sıhhiye köprüsünün altında her gün binlerce insanın gelip geçtiği kaldırımda, remini de çektiğim bir yaşlı kadın, yere oturmuş kocaman bir çöp poşetinin içinden bayat ekmekleri seçip bir kenara ayırıyordu. Gelip geçen insanların belki acıyan, soran bakışlarına aldırmadan, sanki evinde çalışıyormuş gibi ilgisiz-umarsız ekmekleri çöpten ayırıyordu. Resmini çekerken bir kez bana baktı, hiçbir şey söylemedi, ne yüzünü kapattı, ne bir şey dedi. Demek ki bunu sık sık yapıyordu ki, artık bu onun için çok doğal hale gelmişti. Ben utandım, çekindim ama çok doğal bir şey yapıyormuş gibi durmadan ekmekleri ayırmaya devam ediyordu.
Kadını öylece bırakıp yoluma giderken, bir kez geriye döndüm baktım, orta yaşlı adının Harun Gökmen olduğunu öğrendiğim bir adam, eğilmiş ekmek seçen kadına bir şey söylüyormuş gibi geldi bana. Geriye döndüm, adamı bana yaklaşırken çevirdim, -affedersiniz, çöpten ekmek arayan o kadına bir şey mi diyorsunuz, dedim. Adam yavaşça, “avucunun içine para koydum, şununla kendine bir kebap ısmarla, dedim”, dedi. Ben de kendisine, -hay Allah senden razı olsun” dedim. Adam, “ne yaparsın arkadaş, artık yoksullarımız gözümüzün önünde çöpten yavan ekmek arar hale geldiyse vay halimize” dedi ve yoluna devam etti. Ben de sizin için böylece 2017 nin ilk ayının ilk haftasında bir sokağımıza ayna tutmuş oldum.
EKMEK SAVAŞ YILLARINDA NİMETTİ
Birden hafızamın derinliklerinden çocukluğumun 1950 li yıllarından kalan bir sahneyi anımsayıverdim. Küçüklüğümde her zaman beni kollayıp, her kötü şeylerden esirgeyen koruyan, kollayan babaannem –Zeynep Ebem- aklıma gelmişti. O rahmetli ki her şeyimi ona borçluyum, çünkü ben, daha emerken “dem gitmeden” (kan kaybından) annemi kaybetmişim. Kendisine ailece hep “Koca Ana” dediğimiz bu yaşlı babaanne, yolda belde nerede bir ekmek kırıntısı görse yerden alır, ekmeği öper alnına koyar, daima başından yüksek bir yere koyardı. Çünkü o, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının kıtlık yıllarını, ekmeğin karne ile satıldığı yılları yaşamıştı. Ekmek onun için, kutsaldı, “nimetti”. Onun, “Mora şehrinden de bir top atıldı, kız gelin kalmadı esir satıldı” diyen ağıdını da hatırlarım.
Neyse, sevgili okuyucu, benim yazılar bazen “konu konu açıyor” gibi köy kahvesi sohbetini anımsatıyor. Biz asıl ekmek israfına dönelim.
“Cep telefonuma Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) inden, “ülkemizde 6 milyon ekmek israf ediliyor. İsrafın ekonomik boyutu bir buçuk milyar Lira. Ekmeğimizi, emeğimizi, geleceğimizi israf “etmeyelim” şeklinde bir mesaj gelince bu konuyu irdelemeye karar verdim.
Bu mesaj nedeni ile ayrıca tanık olduğum ekmek israfı ile ilgili bir olayı anlatmak istiyorum.
SAĞLIĞA ZARAR VEREN BAYAT EKMEKLER VE ONU YİYEN İNEKLER, YA VERDİĞİ SÜTLER!
Badi’nin tasması elimde, haliyle kaldırımlardan, sitelerin önünden geçerken, poşet içine konmuş ve de bayatlamış üş beş ekmek bulunan naylon torbaları site duvar demirlerine asılmış halde görürüm. Güya “ihtiyacı olanlar, süt satanlar falan alsınlar” diye konulan bu ekmekler, zaten bayat olduğu için, orada günlerce durur, hiç kimse almaz bazen. O ekmekler önce mavi sonra siyah küf oluşturarak orada günlerce durur. Küf dediğimiz bakteridir, çevreye durmadan saçılır.
Köpeğimle kaldırımlardan giderken, poşet içinde site duvar demirlerine asılan ekmekleri (özellikle kar yağınca) alıyorum, parkların belli yerlerine ekmekleri ufalayıp dağıtıyorum, ertesi gün geldiğim zaman bir tane ekmek kırıntısının kalmadığını görüyorum; demek ki kuşlar ve aç sokak köpekleri yemiş oluyorlar.
Bu arada topluma zarar veren başka bir sakıncalı olaya değinirsek; özellikle sokak sütçüleri o ekmekleri, o bayat ekmekleri alsın diye konulan, sokak sokak vatandaşlara süt satan üreticiler küflenmiş ve gıda özelliğini yitirmiş ekmekleri ineklerine yedirmekteler. O küflü, bakterili ekmeği yiyen ineklerin ne derece sağlıklı süt vereceğini, acaba o ekmeği koyan ve o sütleri alan vatandaşlar işin ayırdında mıdır acaba?
Bu durumu mahallemizdeki 1. Nolu Sağlık Ocağı Aile Doktorumuz Nihat Kaya’ya anlattığım zaman, “insan sağlığı açısından çok tehlikeli” olduğunu söylerken şunları diyordu:
“Oraya poşetler içine konup bekletilen, zaten bayat olan bu ekmekler günlerce durdukça, binlerce değil, milyonlarca bakteri üretir ve çevreye savrulur, insan sağlığını tehdit eder, onun için bayat ekmekleri o şekilde poşetlerle asmak çok çok hatalıdır”.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kıtlık görmüş, ekmeğin karne ile alındığı zamanları yaşamış olan yaşlılarımız, “biz kırkın kıtlığını” gördük diyerek ve ekmeği bir “nimet” bilerek yolda buldukları ekmek kırıntılarını alarak öpüp alınlarına koyarlar sonra da yüksekçe bir yere bırakırlar ki, kuşlar yesin diye. Dünyanın bir dilim yavan ekmeğe muhtaç yoksul ülkelerinde açlık çeken insanları da düşününce, ben de site duvarlarına poşetle asılmış bayat ekmekleri alıyorum, parklarda ağaç diplerine ekmekleri ufalayıp atıyorum ki, açlık çeken kuşlar, sokak kedileri ve sokak köpekleri yesin diye. Hemen her gün, her site duvarında en az üç, beş poşet içinde asılmış bayat ekmeklere rastlamak mümkündür.
TMO ARAŞTIRMALARINA GÖRE EKMEK İSRAFI KORKUNÇ BOYUTTA.
Neyse, amacım çevre bilinci ile yaptığım bu olayı anlatmaktan ziyade, asıl konumuz olan ekmek israfına devam etmek istiyordum.
Türkiye’de çiftçiden hububat alıp stoklayan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) Şubat 2013 teki araştırmalarına göre, ülkemizde, yılda parasal değeri bir buçuk milyar lira olan ve günde altı milyon ekmek bayatlatılmak suretiyle çöpe atılarak korkunç bir israfa neden olunmaktadır. Aynı kaynaktan öğrendiğimize göre, günde üretilen 101 milyon ekmeğin, 95 milyonu tüketilirken, altı milyonu, 542 bin ton buğdaya denk düşen yılda 2,1 milyar liralık ekmek çöpe atılarak israf edilmekte. Aynı kaynakta bu israfla ülkemizde 80 hastane, 500 okul yapılabileceği de vurgulanıyordu.
“Araştırma verilerine göre 2012 yılı itibariyle ülkemizde; günde 25.295 ton, yılda 9,2 milyon ton ekmek üretilmektedir. Bu miktar, 250 gr ekmek standart baz (temel) alınarak adete dönüştürüldüğünde, üretilen ekmek miktarı günlük 101 milyon, yıllık 37 milyar adete karşılık gelmektedir. Üretilen ekmeğin bir bölümü henüz fırınlarda satılmadan, bir bölümü de satın alındıktan sonra tüketilmeyerek israf edilmektedir.
Gıda israfının küresel hacmi 1.6 milyar ton iken ülkemizde günde 6 milyon ekmek israf oluyor, bu da günde yaklaşık bir buçuk milyar liralık ekmeğin çöpe gittiği gösteriyor.
Ekmeğin amacı dışında kullanılması, yani insan gıdası olarak tüketilmemesi veya çöpe atılması, israf olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla insan gıdası olarak kullanılmayıp hayvanlara verilen ekmeklerin de israf edildiği kabul edilmektedir.
EKMEK TÜKETİMİ AZALIRKEN EKMEK İSRAFI ARTMAKTA.
İsrafın boyutu, ekmek üretimi ve tüketimi arasındaki farktan okunabilmektedir. 2012 yılı itibariyle ülkemizde günlük 23.809 ton, yıllık ise 8,7 milyon ton ekmek tüketilmektedir. 250 gr standart ekmek üzerinden hesaplanacak olursa günlük 95 milyon, yılda 35 milyar adet ekmek tüketilmektedir. Kişi başına günlük ekmek tüketimimiz günlük 319 gr olarak bulunmuştur. 4 yıl önce kişi başına ekmek tüketimi 331 gr olarak tespit edildiğine göre, az da olsa ekmek tüketiminde azalma görülmekte. Ne yazık ki öbür taraftan da ekmek israfında artma görülmektedir. Daha önceki araştırmaya göre kişi başına ekmek israfı 17,4 gr iken 2012 araştırmalarında 19,2 olarak tespit edilmiştir.
Tarım alanlarının ve üretimin azalması yanında israfın artması, insanlığın geleceği açısından düşündürücü olsa gerektir.
Kaynak: Ekmek Tüketimiyle İlgili Tutum ve Davranışlar ile Ekmek İsrafı ve İsraf Üzerinde Etkili Olan Faktörler Araştırması, TMO 2012 Araştırması
GIDA İSRAFI KONUSUNDAKİ DÜNYA VERİLERİ
Yılda 805 milyon insanın (Dünya nüfusunun % 11,3’ü, gelişmekte olan ülke nüfuslarının %13,5’i) yetersiz beslendiği, yaklaşık 10 milyon insanın ise açlık ve yetersiz beslenmeden hayatını kaybettiği dünyamızda, yıllık 1,3 milyar ton gıdanın israf edildiği tahmin edilmektedir.
Bu israfın ekonomik değeri ise 1 trilyon ABD $’na karşılık gelmektedir.
Dünya Gıda Örgütü verilerine göre israf edilen veya kayba uğrayan miktar, dünya gıda üretiminin üçte birini oluşturmaktadır.
Dünyadaki gıda kaybı ve israfının dörtte birinin önlenmesiyle bile yetersiz beslenen 805 milyon insanın gıda ihtiyacı karşılanabilmektedir.
Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde kişi başı gıda israfı yıllık 95-115 kg, Sahra Altı Afrika’sı ve Güney-Güney Doğu Asya’da ise 6-11 kg arasındadır.
Gıda kayıp ve israfının ekonomik karşılığı, gelişmiş ülkelerde 680 milyar ABD $, gelişmekte olan ülkelerde ise 310 milyar ABD $’dır.
ABD’de gıda üretimi için su kaynaklarının % 80’i, toplam arazilerin % 50’si ve enerji bütçesinin % 10’u kullanılmasına rağmen üretilen gıdanın % 40’ı israf edilmekte veya kayba uğramaktadır. Son 40 yılda gıda israfı % 50 oranında artış göstermiştir.
Her 6 Amerikalıdan 1’i gıdaya erişimde sıkıntı yaşamaktadır.
İsrafın % 15 oranında azaltılması halinde, ABD’de açlıkla karşı karşıya olan 25 milyon insanın gıda ihtiyacı karşılanabilecektir.
Kanada’da tarladan sofraya kadar uzanan gıda zincirinde kayba uğrayan veya israf edilen gıda miktarının ekonomik karşılığı 27 milyar ABD $’dır.
Bu değer toplam gıda üretiminin yaklaşık % 40’ına, Kanada Gayrı Safi Yurt İçi Hâsılası’nın (GSYİH) ise % 2’sine denk gelmektedir.
Bu değer, aynı zamanda en fakir 32 ülkenin GSYİH toplamından fazladır. Avrupa Birliğinde her yıl 89 milyon ton gıda (kişi başı 176 kg) israfı yapılmakta olup bunun ekonomik karşılığı 11,4 milyar €’dur.
Bu miktarın 2025 yılına kadar % 50 oranında azaltılması hedeflenmektedir. Tüm gıda israfının % 42’si evlerde, % 39’u üretim safhasında,
% 14’ü yiyecek/içecek hizmeti sektöründe (catering), % 5’i toptancı veya perakendeciler tarafından yapılmaktadır. AB Komisyonunun 2010 yılı bulgularına göre; AB’nin yıllık ekmek üretimi 32 milyon ton civarında olup toplam tüketim 22,5 milyon tondur (kişi başı ortalama tüketim 50 kg).
Bu veriler ışığında AB’de üretilen ekmeğin yaklaşık % 30’u israf edilmektedir.
İngiltere Çevre Gıda ve Kırsal İşler Bakanlığı (DEFRA) tarafından yayımlanan 27 Temmuz 2010 tarihli rapora göre; 2008 yılında satın alınan tüm gıda ve içeceklerin % 15, ekmeğin ise % 32 oranında israf edildiği belirtilmektedir.
İngiltere Atık ve Kaynaklar Eylem Programı (WRAP) verilerine göre yıllık unlu mamuller israfının 680.000 ton, maliyetinin ise 1,1 milyar Pound
(yaklaşık 1,8 milyar ABD$) olduğu hesaplanmıştır. İngiltere’de toplam gıda ve içecek israfı ve kaybı 8,3 milyon tondur. Bu miktarın 5,3 milyon tonu önlenebilir düzeydedir.
Avusturya’da bir yılda üretilen ekmeğin % 10’u (yıllık 70 bin ton) israf edilmekte olup bu israf 1 milyon Avusturyalının yıllık tüketimine karşılık gelmektedir.
Alman Tarım Bakanlığı verilerine göre Almanya’da her yıl 11 milyon ton gıda israf edilmektedir. İsrafın % 60’ı hane halkı, % 20’si satış yerleri, % 17’si ise restoran ve kafelerde gerçekleşmektedir. Her yıl kişi başına yaklaşık 81,6 kg gıda israf edilmekte olup bunun 53 kg önlenebilir israftır.
İtalya’da hububat ürünleri üretimi kişi başı yıllık 158 kg, fiili tüketim ise 94 kg olarak gerçekleşmektedir. Yani üretimin yaklaşık % 40’ı israf edilmekte veya kayba uğramaktadır.
Gelişmiş ülkelerde çöpe atılan gıdaların % 40'ı, aslında yenebilecek durumdadır.
Gelişmiş ülkeler yılda yaklaşık 222 milyon ton yenebilir ürünü heba etmektedir. Bu miktar, neredeyse Sahra Altı Afrika ülkelerinin yıllık toplam gıda üretimine karşılık gelmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde yiyeceklerin ziyan olmasının nedenleri ise daha farklıdır. Fakir ülkelerde, taşımacılık ve depolama alanındaki yetersizlikler nedeniyle hasatın
% 40'ı daha tarladan tüketiciye ulaştırılırken ziyan olmaktadır. Ayrıca ürünlerin işlenmesi ve paketlenmesi aşamasında da kayıplar meydana gelmektedir.
Gelişmekte olan ülkelerde yılda 150 milyon ton buğday heba olmaktadır. Bu kayıp, tüm fakir ülkelerdeki açlığı ortadan kaldırabilecek buğday miktarının altı katını oluşturmaktadır.
https://www.ekmekisrafetme.com/Pages/GenelBilgiler/DunyadaIsraf.aspx
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
Yorum Gönder
Açlık ve susuzluk dünyanın sonunu getirecek. Türkiye gıda israfında kaçıncı sırada?