BU YIL FUARI ÜÇ YÜZ BİN KİŞİ ZİYARET ETTİ.
6-15 Ocak 2017 tarihleri arasında devam eden 11. Ankara Kitap fuarına 12.01.2017 günü gittim. Her gün binlerce okuyucunun ziyaret için geldiği ATO Kongre Merkezindeki kitap fuarına en çok öğrenciler ilgi duyduğunu gördüm. Ayrıca son gün 15.01.2017 günü de ziyarete gittim. Son gün girişi Pazar olması nedeni ile daha da kalabalıktı.
Benim vardığımda, öğrenciler kafileler halinde yanlarında öğretmenleri ile giriyorlardı. Öğrencilerden de kolej öğrencileri girerken de çıkarken de, falan kolejin öğrencileri şuraya buraya diye anons yapılıyordu. Sonra da en çok üniversite öğrencileri kitaplara ilgi gösteriyorlardı. Öylesine kalabalık vardı ki, dışarıda içeri girmek isteyen yüzlerce kişi, fuar binasının önündeki alanda dolanı dolanı S harfleri çizerek sıra olmuşlardı. Ziyaretçilerden her yaştan, her meslekten kişiler (özellikle öğrenciler) hatta engelliler, çocuk arabası ile küçük bebekler anne ve babaları ile ziyaret ediyorlardı.
İçeri girdiğimde, danışma görevlilerine, -şimdiye kadar kaç kişi fuar ziyaretinde bulundular- dedim. “300 bin kişi ziyaret etmiş durumda, bunun bu kadar fazla olacağını hiç tahmin etmiyorduk, gittikçe kitap okuyan insan artıyor demek ki” diyorlardı.
Stantları dolaşırken kitaplarda yüzde 20 den yüzde 40-50-60 a varan indirimler olduğunu gördüm. Bazı yayınevleri fuarın son gününde “kitapları dörtte bir fiyatına sattıklarını” söylediler.
Fuar içinde ayrıca, sahaflar çarşısı oluşturulmuş, Osmanlının son dönemlerde basılan dergiler, gazeteler, kitaplar da satılıyordu.
Dolaşırken, kitap satanlardan bir görevli, “burası biraz çarşılardan ayrı olduğu için olsa gerek bir kebabı 20-30 liraya veriyorlar” diyerek yiyeceklerden yakınıyordu.
Stantları dolaşırken, çok uzun yıllar görmediğim, numaralı gözlüklü soyadından bizim köylülerden Çoban’lardan olduğunu öğrendiğim bir köylüme rastladım. (Kaman-Yelek’ten). Adam yanımda yürümeye başladı, konuşması biraz faullü geldi. Konuşmasını yanımızdan geçenler rahatça duyuyordu. Biraz sesini yavaşlat dememe rağmen, yanımızdan geçenlerden beş altı kişinin duyduğunu sandığım bir tonla Çoban soyadlı ve adını bilmediğim köylüm, “Cevat abi aslında hiç kitap okumayacaksın” demesin mi? Aman Tanrım, ne diyor bu diye ben telaşlanırken, etraftakiler, aynı şekilde “ne diyor bu mal” der gibi bakıyorlardı. Beni bir sıkıntı sardı. Bazen böyle hemşeri de insana sıkıntı verebiliyor. Kendisine:
“ Bu lafı bir söyledin bir daha söyleme. Yav köylüm kitap fuarında bu nasıl konuşma, sen buraya niye geldin” diye ona biraz diklendim, “Hemşerim lütfen benden uzak dur” diyerek onu uzaklaştırdım. Hani camiye gidersiniz de adamın biri, cami önünde “namaz kılmayacaksın aslında” dese ne dersiniz onun gibi bir şey. Ama canım sıkıldı, sinirlendim.
Dolaşırken, bazı stantların önünde durup kitaplara bakarken, kitapçı, “nasıl kitaplar pahalı mı” dedi. Ben de ona, üstadım, okumadığım kitaplara bakıyorum üzülüyorum; cüzdanıma bakıyorum, daha çok üzülüyorum” dedim. Kitapçı güldü. Ben stantları dolaşmaya devam ettim. Bazı yazarlar stantlarda kitaplarını imzalıyorlardı.
11. ANKARA KİTAP FUARINDA ENGELLİ BİR YAZAR.
Bir sütünün dibinde engelli arabasına oturmuş, önüne kitaplarını yığmış, isminin Erdal Yalçın olduğunu öğrendiğim felçli-engelli bir yazara rastladım. Kendisini zorlukla konuşarak şöyle anlattı: “Ben Diyarbakır’lıyım 42 yaşındayım. İki yaşında iken hastalıktan felç oldum. Yazdığım kitaplarımı, fuarları dolaşarak satıyorum. Şimdiye kadar 15 kitabım oldu, yazdıklarım, kendi kitaplarımı satıyorum”.
Yüzde 98 engelli olan 42 yaşındaki Erdal Yalçın, tek parmağıyla 15 kitap yazdı
Yüzde 98 engelli olan 41 yaşındaki Yalçın, henüz 2 yaşındayken geçirdiği havale sonucu tekerlekli sandalyeye mahkûm oldu. Engelli olduğu için okula gidemedi ama küçükken annesinin götürdüğü çocuk spastik derneğinde okuma yazma öğrendi. Henüz çocukken yazmaya hevesi olduğunu söyleyen Erdal Yalçın, zorlukla kullandığı tek parmağıyla 15 kitap yazdı. Bununla da yetinmedi, bir de dergi çıkarmaya başladı. İnsanlara herkesin mutlaka küçük de olsa yapabileceği bir şeyler olduğunu kanıtlamak isteyen Yalçın, bu zorlu ama bir o kadar da başarılı hayat hikâyesini şöyle anlatıyor:
İnsanları ve tüm yaratılan canları çok sevin diyen Yalçın, "80’li yıllarda resim yapıyordum, birçok karma resim sergisine katıldım. Ülkemizde resim sanatına pek rağbet olmadığını anladım ve resim yapmayı bıraktım. Çünkü geçimimi bir şekilde sağlamak zorundaydım. Aslında edebiyatta en çok şiiri seviyorum. Kendimi şair olarak nitelendirebilirim. Ama şiir kitaplarına da ilgi olmadığı için öyküler yazdım. Eğitimimi dışarıdan tamamlayarak üniversite sınavlarına girdim. Az bir puanla kazanamadım. Ama pes etmeyeceğim. Seneye tekrar sınava gireceğim” dedi.
ENGELİM BAŞARIMA ENGEL DEĞİL
“İnsanoğlu her ne olursa olsun kendine acımamalı. Yaratılmışların en şereflisi insandır. Her zor anımızda yıkılmayıp, zayıf yönlerimizi unutup güçlü taraflarımızı ortaya çıkarmalıyız. Ben kitap yazmaya başlarken insanlara bir mesaj vermek istedim. Engelliyim ama bunun başarılı olabilmeme engel olmadığını göstermek istedim. 16 yılda 15 kitap yazdım. Bu kitapları kendim satarak paramı kazanıyorum. Bundan çok mutlu oluyorum. Benim yaşadığım bu mutluluk tarif edilemez. Yazmaya devam edeceğim.”
MİLLETVEKİLİ OLMAK İSTİYORUM
“Türkiye’de birçok kişi kitabımı okudu. İki büyük hayalim var, ilki bir gün tüm insanların kitaplarımı okuması, ikincisi de engellilerin haklarını savunabilmek için milletvekili olmak. Ben toplumumu seviyorum. Toplumsal sorunlara eğilmeyi istiyorum. Bugüne kadar birçok kitap fuarına katıldım. 14 Mayıs'ta da Kocaeli Kitap Fuarı'na katılacağım. Bu konuda TÜYAP’ eleştirmek istiyorum. Yayınevleriyle çalışmadığım için beni fuara kabul etmiyorlar. Yayınevi olmadan değil yazar olmadan kitap olmaz."
GEÇİMİ YAZARLIKTAN
İnsanları ve tüm yaratılan canları çok sevin diyen Yalçın, "80’li yıllarda resim yapıyordum, birçok karma resim sergisine katıldım. Ülkemizde resim sanatına pek rağbet olmadığını anladım ve resim yapmayı bıraktım. Çünkü geçimimi bir şekilde sağlamak zorundaydım. Aslında edebiyatta en çok şiiri seviyorum. Kendimi şair olarak nitelendirebilirim. Ama şiir kitaplarına da ilgi olmadığı için öyküler yazdım. Eğitimimi dışarıdan tamamlayarak üniversite sınavlarına girdim. Az bir puanla kazanamadım. Ama pes etmeyeceğim. Seneye tekrar sınava gireceğim” dedi.
Alıntıhttps://www.karar.com/gundem-haberleri/tek-parmagiyla-15-kitap-yazdi-105923
Engelli yazar Erdal Yalçın: “siz kimsiniz” diye bana sordu. Ben de:
Emekli öğretmenim internette yazılar yazıyorum, internet gazetecisiyim” dedim. O yavaş bir sesle “ellerinden öperim hocam” dedi. Allah yardımcın olsun, başarılar dilerim, dedim ayrıldım.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
Yorum Gönder