Yiğit insan, kalpaksız Kuvvayı Milliyeci, tüm Kemalistlerin yüz akı, en zor koşullarda bile kırılmak pahasına, eğilip bükülmeden doğruları araştıran, sevgili “Sakıncalı Piyademiz” Uğur Mumcu’nun, karanlık güçler tarafında alçakça şehit edilişinin 24.yıldönümüdür.
Sevgili Uğur, biyolojik olarak aramızdan ayrılmışsa da O, aydın düşünceleriyle, düzgün kişiliğiyle, ilkeli davranışlarıyla, araştırmacı gazeteciliğiyle hep bizlerle beraber yaşamakta ve gün geçtikçe de, gençlerimizin aydın geleceklerine önderlik yapmaktadır.
Uğur’u andıkça acı, tatlı anılar belleklerde tazeleniyor.
Sevgili Uğur, Ankara Hukuk Fakültesinde, benden bir sınıf gerideydi. Buna karşın O, tüm demokrat ve Kemalist gençlerin lideriydi. 1964 yılında “Talebe Cemiyeti” adayımız, üçüncü sınıf öğrencisi Uğur’la seçimlere girmiş ve kazanmıştık.
Şimdi yapılıyor mu? Bilmiyorum. Bizim dönemimizde Fakülteler arası tartışmalar (Münazara) yapılırdı. Uğur, bu tartışmaların değişmez bilge konuşmacısıydı. Daha o dönemlerde onu dinleyenler, engin bir bilgiye ve genel kültürüne sahip olduğunu hemen fark ederek hayranlık duyarlardı.
Sonraki yıllarda Mesleğe başlayınca, Cumhuriyet gazetesinin okuru olarak yıllarca, sevgili Uğur’un yazılarını büyük bir keyifle okuma olanağı buldum.
Sevgili Uğur, araştırmacı gazetelik yaşamında yobazların, kaçakçıların, eli kanlı katillerin, devleti soyan hırsızların, laik Cumhuriyet karşıtlarının karabasanıydı. Üretken kişiliğiyle yazdığı tüm kitaplarla geniş bir okuyucu kitlesine kavuşmayı ve tüm bildiklerini onlara aktarmayı başarmıştı.
Adalet Bakanı Sayın Seyfi Oktay’la birlikte Bakanlık üst düzey bürokratları olarak bir görev nedeniyle İstanbul’da bulunduğumuz bir sırada, acı haberi duymuş ve yıkılmıştık. Çok sevdiğimiz bir aydınımızı kaybetmenin derin üzüntüsüyle hemen görevi yarıda keserek Ankara’ya dönmüştük. Yağmurlu bir günde yurdun dört bir yanından gelen mahşeri bir kalabalıkla ve gözyaşları içinde Uğur’umuzu ebedi yolculuğuna uğurlamıştık.
Bu satırları yazdığım şu anda bile içimde büyük bir sızı duymakta ve ruhumda yoğun duygular yaşamaktayım.
Tarih baba, Sevgili Uğur’u çoktan altın harflerle sayfalarına yazarken, katillerini lanetle anılacaklar listesine eklemiştir.
Sevgili Uğur, 25.08.1975 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki GÖZLEM Köşesinde “Sesleniş” Başlığı ile yazdığı yazıda, darağacına gönderilen ve vurulan gençlerin haykırışlarını dile getirerek “Vurulduk ey halkım unutma bizi” diyordu.
Ülkesinin bağımsızlığı, yurttaşlarının esenliği, gençlerimizin aydın geleceği için çırpınan Sevgili Uğur, halkının gönlünde taht kurmuştu. Çıkarlarına dokunduğu karanlık güçler tarafından 24 Ocak 1993 günü alçakça şehit edildi.
Sevgili Uğur, sen rahat uyu bu halk seni unutur mu? Asla unutmaz ve bu sevgi kuşaklar boyunca devam edecek.
Sevgili Eşin Güldal, gözbebeğin çocukların Özgür ve Özge Mumcu, hatıranı sevenlerinle birlikte yaşatmak için ellerinden geleni yapıyorlar
Bugün, yurdun dört bir yanında coşkuyla anılıyorsun. Şehit edildiğinde arkandan gözyaşları döken bizim kuşak, anılma günlerinde artık gözyaşları dökmek yerine düşüncelerini ve ilkelerini gençlerimize benimsetmeyi kutsal bir görev biliyor.
Laik Cumhuriyet için yaşamlarını feda eden tüm Cumhuriyet şehitleri ile birlikte, Işıklar içinde uyu.
Aramızdan ayrılışının 24. yıldönümünde, seni sevgi, saygı ve büyük bir özlemle anıyorum.
Unutmadık, unutturmayacağız.
24.01.2017
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
Yorum Gönder