12 Eylül 2010 anayasa değişikliği sayesinde oluşan yeni HSYK’nin Iğdır’dan alıp Silivri Cumhriyet Başsavcılığı’na atadığı Ali İşgören CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında dört sayfadan oluşan bir fezleke düzenlemiş.
Kılıçdaroğlu’nun yargılanabilmesi için dokunulmazlığının kaldırılmasının istendiği fezlekede CHP Genel Başkanı’na isnat edilen suç “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmek”.
Kılıçdaroğlu 09.11.2011 tarihinde CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ı Silivri’de ziyaret etmiş, bu ziyaretin ardından da Silivri Cezaevi’ni toplama kampına benzetirken Ergenekon davasına bakan mahkeme hakkında da şunları söylemişti:
- Onlara yargıç demeyi içime sindiremiyorum.
Sayın Ali İşgören, burada suç unsuru görmüş ve hemen gerekli girişimi yapmış.
Belki de girişiminin sonucunda, Kemal Kılıçdaroğlu, terör örgütüne destek vermekten kovuşturulur, suçu katalog suçlardan olduğundan, mahkemece tutuklanır ve tabii Silivri Cezaevi’ne, pardon “kampusu!”na konur.
***
Kılıçdaroğlu’na yöneltilen “adil yargılamayı etkileme” suçlaması ve hakkında yazılan fezleke üzerine Mustafa Balbay avukatları aracılığıyla bir yazılı açıklama gönderdi.
Balbay’ın söz konusu açıklamasının can alıcı noktası şunu söylüyor:
- Adil yargılamayı etkileme suçunun oluşabilmesi için öncelikle adil yargılamanın olması gerekir.
Gerçekten de, eğer ortada, adil yargılama yoksa, bittabi adil yargılamayı etkileme suçu da oluşamayacaktır.
Hukukta bu türe işlenemez suç derler. Örneğin Ahmet, Ali’yi öldürmek için odasına girer, yatağında yatmaktayken üstüne üç el ateş eder. Ama Ali zaten Ahmet odaya girmeden kalp krizinden ölmüştür.
Böylelikle cinayet suçu da oluşmaz.
Daha doğrusu oluşamaz.
Çünkü ortada öldürülecek kimse kalmamıştır, suçun işlenmesi olanaksızdır.
Aynı şekilde, adil yargılamayı etkilemeye çalışma suçunun oluşabilmesi için her şeyden önce adil yargılamanın olması şartı vardır.
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’na atfedilen adil yargılamayı etkileme suçunun oluşması için de, Ergenekon davasında yargılamanın adil olması gerekiyor.
Demek ki, kendisine suç atfedilen kişide suç işlemek kastının olması da tek başına yetmiyor, ortada etkilenmesi söz konusu olan bir adil yargılanma olması gerek.
***
Öyle görünüyor ki, CHP Genel Başkanı ile ilgili fezleke parlamento önüne gelince üzerinde en çok tartışılan husus bu olacak.
Bilindiği gibi, Kılıçdaroğlu, kendi dokunulmazlığının kaldırılması için başvuruda bulundu bile.
Bununla da yetinmeyen CHP milletvekillerinin hepsi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerine tümüyle katılarak dokunulmazlıklarının kaldırılması için başvuruda bulundular.
Bu dokunulmazlıklar kalkar mı?
Şu anda çoğunluk buna ihtimal vermiyor, böyle bir gelişmeyi çılgınlık olarak görüyor
Ama AKP Türkiyesi’nde “olmaz olmaz”.
Son on yılda yaşadığımız birçok olayı önceden söylediğimizde çoğunluk yine “Olmaz öyle şey” diyordu.
Ama oldu.
Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kalkıp kalkmayacağını, kalkarsa ne olacağını da yaşayarak göreceğiz.
İşin en ilginç yönü ise Balbay’ın ifadesine göre, bütün bu hengâmenin temelinde işlenmesine imkân olmayan bir suçun yatıyor olması.
Hani şairin dediği gibi, “bir işlenemez suç uğruna ya Rab nice rejimler batıyor”.
Ali Sirmen/Cumhuriyet
Yorum Gönder