Tehlikeye ilk kez Orhan Erinç , Cumhuriyette işaret etti...
Sonra tekrar yazdı...
Geçenlerde Melih Aşık da Milliyette değindi.
"İleri Demokrasi!" bağlamında medyaya bir "ince ayar" daha geliyor
"Devlet Sırrı Kanun Tasarısı." Orhan Erinç'in medyaya getirdiği ağır cezalar dolayısıyla eleştirdiği tasarının özelliklerini CHP Milletvekili Oğuz Oyan,şöyle açıklıyor :
"Tasarı sadece devlet sırrı olan bilgive belgeleri değil, aynı zamanda 'devlet sırrı niteliği taşımayan bilgi ve belgeleri" de kapsıyor.
Bu durumdu iktidarı rahatsız edecek her türlü bilgi ve belge rahatlıkla yasaklanabilecekir. Üstelik de öyle birkaç ay veya yıllığına değil, enazu 50 yıllığına...
Tasarı yasalaşırsa öngörülen cezalar nedeniyle basında yeni bir otosansör başlayacaktır.”
Hangi konulann “devlet sırrı” Olduğuna da. Başbakanlık Müsteşarıyla birlikte 5 müsteşardan oluşan “Devtet Sıorrı Kunu”, yani iktidarın emrindeki bürokratlar karar verecek.
Bu kurulun vereceği karara itiraz ancak yine hükümete, başbakan ve 4 bakandan oluşan “Devlet Sırrı Üst Kurulu”na yapılabiliyor
***
Bu arada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 'Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Yasa Taslağı' üzerindeki çalışmaları olumlu hükümlerin taslaktan çıkarılmasıyla, geriye doğru devam ediyor:
Cumhuriyetten Sevil Arınan'ın haberine göre. Başbakanlık'ın, sevgilileri, imam nikâhlıları ve aynı evi paylaşanları kapsayan "yakın ilişki yaşayanlar” ifadesinin taslaktan çıkarılmasını istemesi üzerine yeni formüller devreye girmiş.Eloktronik kelepçe ve panik kolyesinden vazgeçilmiş,panik kolyesi yerine cep telefonu verilmesi önerilmiş.
Taslakta eşcinslerede de yer yok.
***
Bütün bu "ince ayarlar", yüze yakın gazetecinin içeride olduğu, elliden fazla emekli ve muvazzaf general ve amiralin tutuklu bulunduğu, politikacılann, yazarların, bilim insanlarının yıllardır, hüküm giymeden hapis yattığı "cennet ülkemizde " yapılıyor.
Tam bu arada Avrupa insan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg'in ekim ayında Türkiye'de yaptığı incelemelerin ardından hazırladığı rapor yayımlandı.
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet'te bu rapordan bazı satır başlarını şöyle aktarmıştı:
"Komiser, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde savunma hakkına olağan ceza usulüne kıyasla çok ciddi kısıtlamalar getirildiğini göz önünde bulundurarak, yetkili makamları bu mahkemelerin gerekliliğini gözden geçirmeye teşvik etmektedir."
"Komiser, savcıların ve hâkimlerin, özellikle terörist eylemler ile düşünce, ifade, toplantı ve dernek özgürlüğü hakları kapsamına giren eylemler arasındaki sınırı ilgilendiren AİHM içtihattan konusunda daha hassas hale getirilmeleri gerektiğini düşünmektedir."
"Komiser, özellikle AİHM içtihadı göz önüne alındığında, tutukluluğa çok sık başvurulmasına ve uzun tutukluluğa İlişkin kaygılarını tekrarlamaktadır. Komiser, yetkili makamları, kişilerin mahkûm olmadan önce tutuklu olarak geçirdiği surelerin makul sınırlar dışına çıktığı durumlardan kaçınmaya acilen davet etmektedir, çünkü bu uygulama, tutukluluğun cezaya dönüşmesi anlamına gelebilmektedir.'
Ve bu rapor üzerine Financial Times "Türkiye'nin lideri, otoriter bir yönetime doğru sürükleniyor" diye manşet attı.
Anlaşılan cahil Batılılar,Türkiye'nin bu “İleri Demokrasisinin” “ince ayarlarını” anlamıyorlar!
Emre Kongar/Cumhuriyet
Yorum Gönder