Dünkü gazetelerin tümünde; '12 Eylül 1980 darbesini yapanlar hakkında düzenlenen iddianame'nin kabul edildiği yazılıydı.
İddianamede; dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve arkadaşlarının; darbe yapabilmek için Türkiye'de kargaşa çıkarttıkları iddiaları yer alıyor.
Herkes, şimdi bu iddianamede dile getirilenleri yeni duyuyormuş gibi yapıp sahte şaşkınlık belirtileri gösteriyor.
1994'ten başlayarak Akşam Gazetesi'ndeki köşemde bunu yazıyordum. Daha önceki makalelerimde de temel iddiam bu idi. Güneş Gazetesi'ne geçtikten sonra 12 Eylüllerde bu iddiaları net biçimde dile getirdim. Sadece araştırarak değil o yıllarda çatışmaların içinde yaşayan birisi olarak da önemli bilgiler edinmiştim.
GİZLENEN GERÇEK
Lakin iddianame eksik...
Çünkü; 12 Eylül darbesini Genelkurmay'daki komutanlar yaptılar amma bunların arkasında daha derin bir güç vardı.
O tarihte, Sovyetler Birliği ile ABD (Batı Bloku/Kapitalist dünya) arasında şiddetli bir çatışma vardı.
İran'da Humeyni karşıdevrimi olmuş; bu ülke ABD kampından ayrılmıştı.
Amerika; Türkiye'nin de aynı duruma gelmemesi için yönetime kendi adamlarını getirip muhalefeti kırdırmak istemişti.
Bunun için de polisi, MİT'i ve asker içindeki darbecileri kullandı.
Özel Harp Dairesi'ni (1970'lerin Kontrgerilla'sı) kullanarak MHP'li ülkücülerle solcu gençleri birbirine düşürdü.
İki tarafa da silah temin etti.
Öğrenci çatışmaları yetmeyince işi bir adım daha ileri götürerek kitle çatışması yaratmaya başladılar.
İşte Kahramanmaraş katliamı ve öbür kanlı olaylar bu amaçla planlandı.
Yani darbenin arkasında ABD bulunuyordu.
Kenan Evren ve öbür generaller bu işte ABD piyonu olarak yer aldılar.
Darbede sadece Kenan Evren ve generaller değil dönemin
- Polis teşkilatı,
- MİT,
- Bazı siyatçiler de görev yaptılar.
DARBEYLE HESAPLAŞMAK
Maalesef; iddianame; darbeyi ve bütün darbecileri sorgulamıyor.
Sadece; bu işte piyon gibi kullanılan Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya hedef alınmış.
İşte bu tutum; darbecilerin büyük bölümünü gizliyor.
Şimdiye kadar darbecilerle uğraşan; bu konuda mahkemelerde hesap vermek durumuna düşürülen birisi olarak kamuoyunu uyarmak gibi bir görevimin olduğunu bilerek yeniden söylüyorum:
12 Eylül'le ve darbecilerle hesaplaşmak böyle olmaz.
- Generallerin arkasındaki asıl gücü gizlemeyeceksiniz. İddianameyi hazırlayan Sayın Savcı'ya soruyorum: Dönemin Amerikan büyükelçisi; Maraş katliamından önce o bölgeye gidip, 'Türkiye'yi çok önemsiyoruz; başka güçlerin eline geçmesine izin vermeyeceğiz.' anlamında konuşurken darbeye işaret etmiyor muydu?
- Darbecilere hizmet eden polislerden MİT'çilerden de hesap soracaksınız. İddianamede MİT ve emniyet niye yok? Var da biz mi bilmiyoruz yoksa?
- O dönemde darbecilerle işbirliği yapan siyasetçileri de sorgulayacaksınız. Onların adı nerede?
Eğer darbe soruşturması bu biçimde yapılırsa ben de bu millet de o yargılamayı alkışlarız.
Yoksa yeni bir perdeleme yapılmış olur.
SİVİLSİZ DARBE OLMAZ
Darbeyi sadece askerin işi gibi görmek ve göstermek; darbe gerçeğini gizlemenin bir başka yoludur. Türkiye'deki ve dünyadaki darbeleri incelediğinizde bu işin sivil ayağının daha önemli olduğunu anlarsınız. Gerek 1960 darbesi; gerek 1971 müdahalesi asker işi gibi görünse de bunların da arkasında sivil güçlerin desteği bulunuyordu. 12 Eylül de sivil bir kesimin desteği, hatta halk desteği ile yapıldı.
Bu yüzden 12 Eylül'ün sivil ve bürokratik uzantısını mutlaka bulmak; yargı önüne çıkarmak gerekiyor.
DEVAM ETMİŞTİR
12 Eylül darbesi; sadece 1980'le kalmadı. Sonraki süreçte de sözünü ettiğim MİT, polis, darbeci asker ve sivil uzantıların yaptığı operasyonlarla 12 Eylül yaşatıldı. Sivas yangınını çıkaranlar bunlardı. 1995 yılında 12 Mart'ta Gazi'deki kahveyi kurşunlatanlar; ertesinde orada katliam yapanlar da aynı darbenin uzantıları idiler. 28 Şubat süreci de bunların eseridir. Bu süreçleri de sorgulayın. Yoksa...
Kimse bizi bir ayağı çukurda olan Kenan Evren'e hapis cezası vererek darbe ile hesaplaştığına inandıramaz.
Rıza Zelyut/GÜNEŞ
Yorum Gönder