İşte ABD’nin ihraç ettiği demokrasi - Kurtul Altuğ

Ünlü siyaset bilimci Duverger, “İnsanları düşündürmemenin yolu; seks, kriminal olaylar ve eğlence endüstrisine yönelterek düşünmeyen insanlardan oluşan ahmaklaşan bir toplum yaratmaktır” diyor.
“21. Yüzyıl o evreyi artık, ulusal devletlerin gençlerini, başka uğraşlara iterek, onların düşünmesini, eylem yapmasını önlemek için ya şiddeti ya baskı rejimlerini, düşünceyi hapse sokmakla başardı” diyorduk ki şimdi başka bir yol öne çıkarıldı: “Savaş tamtamları çalarak, füzesavarları ulus devletlerin topraklarına yerleştirerek, siyasetin doğasına pek de uymayan savaş korkusunu yüreklere yerleştirmek.”
Süper devletler artık, atom başlıklı füzeleri kimin daha çok yaptığı, toplumlara kıyameti yaşatacak nükleer güç yarışını, evrensel bir “korku imparatorluğunu” ulusların başına sararak dediğini yaptırmaya başladı.
Öyle anlaşılıyor ki bu çok kutuplu dünyada, 2011’de hızlanan yeni bir oyun sahneye konulmaktadır: “Geri kalmış ülkeler ve devletleri ya da bizim gibi Ortadoğu’daki ordusu güçlü ülkeleri bölgesel ve konvansiyonel silahlarla birbirine kırdırmak, kendi finansal ve silah gücüyle teslim almak.”

İspanya ve İtalya

Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlarından biri olan İtalya’nın renkli başbakanı Berlusconi devrildi. Ama geride, iktidarı zamanında yapılmış yedi gelecek kuşağın ödeyerek bitiremeyeceği iç ve dış borç kaldı.
Son günlerde ABD devlet adamlarının, başkan yardımcılarının, CIA eski ve yeni başkanlarının ülkemizdeki trafiği neden böyle arttı? Başbakan’ı ziyaret edip taleplerini iletiyorlar ve işin garibi bu işi yaparken hasta olduğu bir zamanı seçiyorlar.
Siz bunca yıldır yaşadığımız sistem içinde yabancıların bizim içişlerimize karıştığına, en önemli meselemiz olan Anayasa hazırlıkları yolunda iktidarın başına tavsiyelerde bulunduğuna tanık oldunuz mu?
Bu marifeti bir zamanlar Damat Ferit Hükümeti’ne, bir zamanlar Tanzimat paşalarına karşı yaparlardı.

Bir hatırlatma yapalım.

1956 yılında Nelson Rocofeller (Baba), zamanın başkanı Eisenhower’e yazdığı bir mektupta şöyle diyordu:
“Bizim politikalarımız, hem global yani dünyanın bütün kara parçalarını kapsayan hem de total olmalıdır. Yani politik, askeri, ekonomik, psikolojik tedbirleri ve özel metotları bir bütün içinde bir araya getirmelidir. Başka bir deyişle yapılacak şey atlarımızın hepsini tek bir arabaya koşmaktır.”

Sonra usul ve metotları sıralıyordu:

“En önemlisi, ABD tarafından kurulmuş askeri paktlardan herhangi birinin etki alanı içinde Asya ve Afrika’nın az gelişmiş bölgelerinden gelmektedir. -Petrol, kurşun alüminyumu kastediyor- Süper stratejik maddelerin bu arada uranyumun durumu da yukarıdakiler gibidir.” (Atatürk ve Cumhuriyet’e Saldırılar, Siyah Beyaz Yayınları)
Mektup kadar yazanı da önemlidir. Bence, globalizmin ateşini ilk yakan Roccofeller’in önerileri şimdi uygulanmakta.

Ya bizim durumumuz?

Bizim durumumuz ise içler acısıdır. “500 milyar doları aşmış cari açık ve onu katlayan iç borcu olan bir ülke nasıl olur da bağımsızlıktan söz edebilir?” demeyin. Bunu ana muhalefete ve onun başkanına sorun.

Yukarıdaki mektup, 1956’dan sonra her gelen ABD Başkanı’na yazılmıştır. Acaba hiç okudu mu? Anayasa hazırlıkları için masadan kalkmayacağını söyleyen parti yönetimi, Anayasa’ya dış ve iç borçlar -İtalya gibi- maddesi sıkıştırılıverilirse, acaba o zaman da onu, ABD’de temsil eden Amerikanofil heyet, yeni kuşaklara yüklenecek bu borçla Düyunu Umumiye rezaletini aynı kefeye koyacak mı?

Kurtul Altuğ/AYDINLIK

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget