Bakan, Ankara’ya çağırdığı rektör ve müdürlere ‘Siz de etkilenirsiniz’ dedi
Türkiye’deki Fransız okullarının müdürleri ile Galatasaray Üniversitesi Rektörü’nün Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafından Ankara’ya çağrılarak Fransa Ulusal Meclisi’nde bugün oylanacak ‘soykırım iddialarını inkâr edenlerin cezalandırılması’ yönündeki yasanın yürürlüğe girmesinden Fransız okullarının da etkileneceği yönünde uyardığı öğrenildi. Bu görüşme üzerine Fransız okullarının müdürleri dün Fransız basınında yer alan deklarasyonu hazırlayarak Fransız siyasetçilerine yasanın geçirilmemesi çağrısında bulundu.
Edinilen bilgilere göre, Lozan Antlaşması’na göre ‘yabancı okul statüsündeki’ St. Benoit, St. Michel, Notre Dame de Sion, St. Pulcherie, St. Joseph (İstanbul ve İzmir) liselerinin Fransız müdürleri ile Galatasaray Üniversitesi Rektörü Ethem Tolga önceki gün Dinçer tarafından Ankara’ya çağrıldı. Müdürler ve Tolga ile ayrı ayrı görüşen Dinçer, yasanın geçmesinden duyduğu kaygıyı ileterek engellenmesi için Fransız okullarının da destek olmasını istedi. Dinçer’in görüşmede, “Engellenmesi için bütün gücünüzü kullanmanızı bekliyoruz. Yasa yürürlüğe girerse Türkiye ile Fransa arasında her alanda olduğu gibi kültürel ilişkiler de olumsuz etkilenecek. Bundan sizler de etkilenebilirsiniz” mesajı verdiği ileri sürüldü.
Görüşmeden sonra mektup gitti
Fransız okullarının müdürleri Dinçer ile yaptıkları görüşmenin ardından ortak bir mektup kaleme alarak bunu başta Nicolas Sarkozy olmak üzere Fransız devlet adamlarına ve bugün oy kullanacak parlamenterlere gönderildiler. Ortak metnin, ülkenin etkili gazeteleri Le Monde, Liberation ve Le Figaro’da da ilan olarak yayımlanması kararlaştırıldı. Metinde şu ifadeler yer aldı:
“Türk dostlarımız bu girişimi, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk halkını ve Fransa’da yaşayan Türk topluluğunu doğrudan hedef alan’ son derece düşmanca bir saldırı olarak görmektedir. Eğer bu metin onaylanırsa, Fransa ile Türkiye arasındaki ikili dostane ilişkilere zarar verecek ve ‘geriye dönüşü olmayan’ siyasi, ekonomik ve kültürel sonuçlarla ciddi bir kriz yaşanacaktır. Biz, Türkiye Cumhuriyeti’nden önce 1923’te kurulmuş bir Fransız-Türk Liseler ağıyız. İlkokul ve ortaokullarımızda her yıl 6000 genç Türk, ikili bir kültürel ve pedagojik sistemde eğitim görmekte. Bu ağ, Türkiye ile Fransa’nın kültürel ve ekonomik menfaatlerinin ve herkese saygı çerçevesinde ve laiklik ilkeleri içinde farklı kültürler ve dinler arasındaki diyaloğun hizmetinde çalışıyor. Bu ağ sayesinde Fransız kültürü ve dili yayılıyor. Ankara’daki idari ve siyasi muhataplarımız Voltaire’den ve Aydınlanma çağından alıntılar yapıyorlar ve insan hakları ile ifade özgürlüğünün beşiği Fransa’nın, bu yoldaki girişimlerini anlayamadıklarını belirtiyorlar. Bizler, 21. yüzyılın başında son derece önemli bir jeostratejik bir önem taşıyan bu bölgede frankofoninin ve Fransa etkisinin ateşli savunucularıyız. Her iki ülke için böylesi verimli bir gerçeklik niçin tehlikeye atılıyor? Fransa ile Türkiye, aralarındaki ticaret ve (12 milyar Avro), Türkiye’deki Fransız yatırımları açısından (15 milyar dolar) önemli ekonomik ortaklar. Türkiye, Fransa ihracatında AB ülkeleri ile İsviçre dışında dünya üzerindeki 3. pazar konumunda. Fransa Türkiye’de 100 bin civarında istihdam yaratıyor. İki ülke arasındaki böylesi verimli bir gerçeklik niçin tehlikeye atılıyor? Türk dostlarımız bize soruyorlar, ‘Tarihi yorumlamak siyasetçilere mi düşer?’ diye. Fransız tarihçiler bu bellek kanunlarına karşı değiller mi? Doğru olan, yetkili uzman komisyonların bu konuda çalışmaları değil mi? Bu metin, bizleri barışa mı götürür, hırsların şiddetlenmesine mi? Bu acı olaylar üzerinde berabarce çalışması gerekenler öncelikle Türkiye ve Ermenistan değil midir? Fransa, kendi tarihindeki tüm dönemlerde, diğerlerine ‘ders verebilecek’ bir açıklığa sahip midir? Bizce, zararlı ve önceden kestirilemez sonuçları olacak bir siyasi hata olan bu metni oylamamanızı rica ediyoruz.”
Bakanlık: Bir nevi lobicilik
Görüşme sonrasında Fransız okullarının öğrencileri ve mezunları arasında “Ankara’dan örtülü uyarı geldi” iddiaları yayılırken gazetemize bilgi veren bakanlık kaynakları, bu yorumun doğru olmadığını belirterek şunları aktardı:
“Onlara bizim bir telkinimiz olmadı. Ancak kendileri bizim söylememize gerek olmadan ellerindeki imkânları seferber ettiklerini bildirdiler bize. Bir nevi lobicilik yapıyorlar. Demokratik rejimlerin temelinde bu vardır. Mektuplarından da bahsettiler bize. Bunların en güzel tarafı, bizim ülkemizde yaşayan yabancı insanlar olmaları. Ülkemizde kendilerine nasıl davranıldığını en iyi onlar bilir ve anlatır. Bu yüzden onların atacakları adımları önemsiyoruz tabii ki.”
Utku Çakırözer/Cumhuriyet
Yorum Gönder