YSK endişemi “birazcık” hafifletti - Can Ataklı Köşe Yazısı


Yüksek Seçim Kurulu’nun bazı kararları, referandum sonuçlarının sandık bazında açıklanmaması, oy kullanana sürülen parmak boyasının kaldırılması, anormal artan seçmen sayısı, fazla basılan oy pusulaları kamuoyunda kuşku ve endişe yaratıyor. Açıkçası bunların bir kısmına ben de katılıyorum.

Bu nedenle hafta içinde yazdığım bir yazıda “anormal” gibi görünen 19 milyon fazla oy pusulası konusunu ele almıştım. Yazımda YSK’nın da hükümete bağımlı kuruluşlardan biri haline geldiğini söylemiştim.

Hafta sonunda Yüksek Seçimi Kurulu üyelerinden Zeki Çelebioğlu ile konuştum. “Yazınıza hepimiz üzüldük” dedi önce Çelebioğlu. “Burada görev yapan hepimiz yüksek yargı organlarından geldik, hükümete bağımlı gibi gösterilmek bizleri üzdü” diye sürdürdü konuşmasını.

Ben de, “Ancak oy pusulası sayısı, artan seçmen sayısı ve diğer konular kamuoyunda da kuşku yaratıyor, sonuçta bizler de bu konuları ele almak zorundayız” dedim.

Çelebioğlu “Keşke önce kanunlara baksaydınız” dedikten sonra bazı maddeleri sayarak şunları söyledi: “Oy pusulası sayısını biz belirlemiyoruz, bu kanunla düzenlenmiş, 400’erlik paketler yapılıyor her sandık için. Çok az seçmen olan yerlerde 300 olabiliyor.”

Çelebioğlu “Zaten” diye devam etti; “Basım konusunu da bize yüklediniz, oysa ihaleyi yapan Devlet Malzeme Ofisi, biz tam tersine ihalede verilen 11 küsur milyon liralık bedeli fazla bulup itiraz ettik, bunun üzerine yeniden ihale açıldı.”

Çelebioğlu “Aynı firmanın inanılmaz fiyat kırarak ısrarla ihaleyi tekrar almasının bir kuşku yaratıp yaratmadığı” konusuna bir şey söylemedi.

Seçmen sayısının 4 yılda 8 milyonu aşkın yükselmesinin de kendileriyle ilgili olmadığını, bunun defalarca açıklandığını söyleyen Çelebioğlu “İnanın seçimlerde asla mükerrer oy kullanılamaz” dedi.

YSK Üyesi Çelebioğlu’na “Örneğin çok kuşku yaratan bir durum da polislerin görev yaptıkları sandıklarda oy kullanacak olması, ama aynı polislerin başka sandıklarda da oy kullandıkları söyleniyor” dedim.

“Bu mümkün değil” dedi ve sürdürdü: “Hangi sandıkta hangi polisin görev alacağı önceden bildiriliyor, her sandık tutanağının altında polis ya da başka nedenle görevli olanların listesi vardır, orada sadece o isimler oy kullanır. Tabii bu görevlilerin bir de kendi sandıkları var. O sandıklarda da aynı isimler kayıtlıdır ve (oy kullanamaz) ibaresi vardır.”

Bana göre bunun zaten böyle olması gerek de, referandumda birkaç sandıkta oy kullanan polisler fotoğraflarla saptanmıştı. Bunlara bir şey yapılmadı. Parmak boyasının kaldırılmasının da kendi kararları olmadığını bunun da yasayla belirlendiğini belirten Çelebioğlu “Bu seçimde de aynı bilgisayar sistemi mi kullanılacak?” soruma şöyle karşılık verdi:

“Sistem güncelleniyor. Bazı dedikodular yapılıyor, ama bunlar doğru değil, sistemde hiçbir aksama olmayacak.”

Genel seçimlerden sonra sandık bazındaki sonuçların açıklanacağını da söyleyen Çelebioğlu “Zaten partilere de link vereceğiz, bizden 3-4 dakika sonra onlar da gelen sonuçları görecek, ayrıca onların elinde sandık ve birleştirme tutanakları olmalı, sonuçları diledikleri gibi kontrol edebilirler” diye konuştu.

Çelebioğlu ile konuştuktan sonra aklımdaki tüm kuşkular gitti mi? Tam değil, ama hiç olmazsa kuşku duyulan konularda YSK’nın ne düşündüğünü öğrenmiş oldum. Umarım seçimler Çelebioğlu’nun dediği kadar “düzgün” yapılabilir,



*****


Yargı arka bahçeydi

Bir okurumun mesajında dikkatimi çekti. İktidar yargıyı tamamen ele geçirinceye kadar hep “Yargı CHP’nin arka bahçesi, dedelerinin yeri” propagandasını yapıyordu. Oysa yeni seçilen başkan 30 yıldır Yargıtay üyesi. AKP zihniyetinde olduğunu hiç saklamayan Nazım Kaynak tamamı AKP iktidarı tarafından atanan yeni üyelerin blok oyu ile seçildi.

Demek ki “yargı CHP’nin arka bahçesi” söylemi doğru değil. Eğer öyle olsa iktidar ne Yargıtay Başkanı’nı ne de onu seçecek sayıda kendi görüşünden adamı bulabilirdi.

Bir diğer dikkat çekici nokta da, Yargıtay Başkanı’nın ilk kez ilk turda seçilmesi. Bugüne kadar Yargıtay Başkanı 100’e varan turlar sonunda seçilirdi.

Anayasa referandumu ile yargının daha bağımsız olduğu propagandası yapılmıştı. Kimi aymazlar “yetmez ama evet” diyerek bu “ileri demokrsi hamlesine” destek olmuştu.

Şimdi gerçek ortaya çıktı ki, iktidar yargıya tamamen hâkimdir ve bir talimatla yeterli sayıdaki kişi istenilen yönde oy kullanmaktadır.



*****


Yine sarışın Yıldırım Tuna’dan...

Sarışın kız kütüphaneye girip bankodaki görevliye “Doktorla görüşmek istiyorum” demiş, “Hanımefendi, burası kütüphane” demiş görevli şaşırarak. Sarışın ses seviyesini iyice düşürmüş “Özür dilerim, çok haklısınız” demiş etrafını kontrol edip fısıldamış, “D-o-k-t-o-r-l-a g-ö-r-ü-ş-m-e-k i-s-t-i-y-o-r-u-m... ”



*****


Oy pusulası işaretli olursa

YSK Üyesi Zeki Çelebioğlu ile konuştuktan sonra gelen çok sayıdaki mesajda yeni bir kuşku yaratan durumla daha karşılaştım. Kimi vatandaşlar diyorlar ki “Oylar sayılırken çok dikkatli olunmalı, çünkü iktidarın adamları oy pusulalarındaki en küçük bir işareti bahane ederek oyları iptal ediyorlar.”

Hatta daha da ileri giden var. O da şu: “Sandık görevlisi iktidar adamı, gelenin siyasi fikrini biliyorsa, fark ettirmeden oy pusulasının arkasına tükenmez kalemle çizgi çiziyor, sonra oylar sayılırken, pusulanın işaretli olduğunu ve geçersiz sayılması gerektiğini söylüyor.”

Bu kadarı olur mu, bilemem, ama madem kuşkulanılıyor, demek ki oy pusulasını aldıktan sonra tamamen temiz olduğuna iyice bakmakta yarar var.



*****


Gazetecilik kırıntısı

Televizyonlarda hemen her gece liderlerden biri gazetecilerin karşısında sorulara cevap veriyor. Herhalde sizlerin de dikkatini çekiyordur, Başbakan Erdoğan’ın karşısında süklüm püklüm olanlar sıra Kılıçdaroğlu’na gelince nasıl da “gazeteci” kesiliveriyorlar.

Şaşkınlıkla izliyorum ama içimden de seviniyorum. Çünkü zaten geçmişlerinde de gazeteci sıfatını pek taşımayanlar, AKP iktidarı döneminde kurşun askerlere dönüşmüşlerdi.

Ama şimdi hiç olmazsa Kılıçdaroğlu sayesinde gazetecilik kırıntısı sayılabilecek örnekler sergilemeye başladılar. Kimbilir belki ileride gazeteci olmaya da çaba gösterirler. Kalemlerini ve sözcüklerini yalan, iftira, aşağılama, itibarsızlaştırma için değil de, halkın gerçekleri öğrenmesi için birer bilgi pınarı gibi kullanmayı öğrenirler.

Tabii bu süreçte akıl, mantık, vicdan, ar, haya, namus, konusunda da aşama kaydetmeleri gerekir.

Bakarsınız bu hayal de gerçekleşir.



***


Kılıçdaroğlu, “Onun dişlerini sökeceğim!” diyor. Başbakan, “Ben bu dişleri sana emanet etmem!” cevabını veriyor. Sıka sıka ağzında diş kalmayan vatandaş bu dişe diş mücadeleyi şaşkınlıkla izliyor! (Gani Yıldız)

Yorum Gönder

[blogger][facebook][disqus]

Kemalın Askeri

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget